Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Bahar Aşkın Habercisi mi? Nevruz Kutlanabilir mi?
Aslında konuyu buraya kopyalayacaktım ama başaramadım .Güzel olduğu için link veriyorum..Yani ben çok beğendim.
ilimyolu.com/haber/news/168.html
http://www.mollacami.com/konu/nevruz-ve-nevruz-kutlamalari-12426.html
__________________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.
Sevgili LEDUNN kardeşim;
Eğer siteyi biraz dikkatlice takip edebilseydiniz, linkini verdiğiniz yazının, YOLCU kardeşimizin hatırlattığı ve "Cemreler" (http://www.mollacami.com/konu/c-e-m-r-e-l-e-r-12211.html) başlıklı makalemizden "intihal" olduğunu rahatlıkla fark edebilirdiniz. Neyse, çok da önemli değil. Maalesef internet ortamı -ekseriyetle- bu ve benzeri illetlerle mâlul. Belli bir ahlaki ve hukuki sistem oturuncaya kadar da bu yanlışların önüne geçmenin, engel olabilmenin mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır. Hayırlısı olsun.
Benim şahsen tüm site üyesi kardeşlerimizden ricam; öncelikle kendimiz bu yanlışlığa düşmemeye gayret etmemiz... Sonra da sitede yayınlanan yazıları -özellikle orijinal makaleleri- imkan nisbetinde mutlaka okumaya özen göstermemiz. Yoksa bu ve benzeri durumlarla her an karşılaşabilmemiz kaçınılmaz olur.
Bilgi ve ilginizi rica ederim.
Selam ve muhabbetlerimle...
Allahü Teala Hepinizden Razı olsun..Konu çok güzel dile getirilmiş..Üç linkte özde bir olsada farklı güzellikler sunmuş..Teşekkür ederim.
Sevgili kardeşim birdamlasev;
Allah senden de râzı olsun. Ama belirtmem gereken bir durum var: LEDUNN kardeşimizin verdiği http://www.ilimyolu.com/haber/news/168.html bu link, sitemizdeki benim iki ayrı yazımdan intihal yani hırsızlama... Ben onu anlatmaya çalıştım. Bilmem meramımı anlatabildim mi?
Teşekkür ederim.
Selam ve dualırımla...
Sevgili kardeşim Bizi Hırsızlıkla Suçluyosunuz..Fakat size birlink vereceğim..O linkteki konuya ve Tarihe çok dikkatli bakın...
http://www.delikanforum.net/showthread.php?t=10944
Tarih orda nedir biliyomusun..13.06.2003
Lütfen yapmış olduğun haksız itham için önce Allaha Karşı tövbe İstiğfar et Sonrada bir erdemlik yapıp zatı alimizden özürdile.Ömrüm boyunca ben hiç kimsenin yazısını çalmış değilimdir.Aslında güzel olan yazıların kimin olduğuna bakmam ben yazıları yüzlerce sitede gördüm tek kelime etmedim.Ama sizdeki enaniyet her hali ile belli oluyor.Bu Yazının kaynağı nerdedir biliyormusun Yıllar önce fazilet takvimi için yazılmış hazırlanmış bir yazıdır.Ben neyin nerden ve nasıl olduğunu çok iyi biliyorum..Hırsız iması yaptın birşey demedim ama açıkdile getirince dayanamadım..Bu mesajı ve linki vermek zorunda kaldım. Büyük bir olasılıkla www.ilimyolu.net adresindeki kardeşlerimizde senin yazını değil ledunn ordaki yazısını dikkate alıp o konuyu hazırlamışlardır..Ben güzel bulduğum için sizinle paylaşmak istedim..
Görelim Mevlam Neyler Neylerse güzel eyler.
Sevgili kardeşim LEDUNN;
Ben seni itham etmiyorum... Benim ithamım o sitelerle ilgili... Sizden ve diğer arkadaşlarımızdan ricam ise; sadece aslı kendi sitemizde olan yazıları diğer sitelerdeki intihallerinden ayırt etmeniz, etmeye çalışmanızdır. Bunun çaresi de okumaktır. Değilse size bunun ötesinde söylediğim bir şey yok.
Doğrudur, yazıların aslı ilk olarak Fazilet takviminde yayınlanmıştır. Fakat o yazıları hazırlayan da benim. Kısacası 1992-2002 yıllarına ait Fazilet takvimlerinin gerek telif ve gerekse teknik sorumlulukları on yıl süreyle bu aciz kardeşinizin omuzlarındaydı.
Sözünü ettiğin forumda ve diğer bazı forumlarda daha başka yazılarım da var yayınlanmış olan... Her neyse. Bu bizim, özellikle de İslami kesimin onulmaz bir hastalığı maalesef! Oysa yazmanın da, iktibasın/alıntının da bir usulü vardır. Bu usule uymadığımız takdirde hem hukuki hem de ahlaki sorumluluk altına gireriz. Yaptığımız iş meşru bile olsa, eğer meşru yollarla yapmazsak, bırakın ecri, sorumluluktan yakamızı kurtaramayız. Bu hususta son derece hassas davranmaya mecburuz.
Hasıl-ı kelam netice-i meram; ne sizi intihalle filan itham ediyorum, ne de enaniyetle filan işim olur... Tek yaptığım, daha doğrusu yapmak istediğim; bazı şeylerin daha bir dikkatle ifası ve usulüne uygun olarak yerine getirilmesidir.
Öyle alınmana, kırılmana, darılmana da gerek yok. Mesele bundan ibarettir.
Bilmem anlatabildim mi!
Selametle...
Bence bir dini hizmet yapmışsanız Karşılığını Allahtan beklemeniz..Bu yazıları okuyupta bir kişi iman ediyor veya kendini düzeltiyosa..Mavlamın defterinde kaydınız en güzel şekilde hayır hanenize geçiyodur..
Bırakın yazılar birçok sitede dolaşsın önemli olan en güzel hizmeti yapabilmek..
Veda hutbesindeki önemli mesaj nedir..Burda olmayanlara olanlar aktarsın.Tamam konularını kitaplaştır ismini ön plana çıkar bütün bu yazılar senin ismini referans verilerek yazılsın.
Benim bildiğim fazilet takvimleri bir heyet cercevesinde hazırlandığı..Eğer bu yazılar sizinse sizinle tanışmak isterim.Bilgi arşivinizdende faydalanmak..Ne dersiniz..Ücret karşılığı bu bilgilerin orjinallerini bana satın..Ne kadar isterseniz vereceğim..Ben Bunları allah rızası için yaptım diyosan..Mevlamda seni mükafatlandırsın diyorum..
Ama bu yazıların orjinallerine sahip olmak isterdim..Çünkü kitap bastırmak istiyorum toparlayıp..Bu konuda yardım edersen sevinirim..
Saygı bizden..
es-Selâmü aleyküm verahmetullâhi ve berakâtüh...
Sevgili LEDUNN kardeşim;
Yaptığımız, yapmaya çalıştığımız hizmetlerin karşılığını elbette ki Allah’tan bekleriz. Bunun aksini düşünmek mümkün mü halis bir mü’min için! Hatta bunun da ötesinde, Allah’ın rızası dışında hiçbir beklentimiz olmaz, olamaz da. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretleri, gazinin-mücahidin ücret alması, onun yaptığı hizmetlere halel getirmez, alacağı ecirde-sevapta bir noksanlığa sebep olmaz, buyururlar. Bu da ayrı bir mevzu… İstidraden sunmuş olduk.
Ben yazılarımın sitelerde dolaşmasından müşteki değilim… Şayet şikâyetçi olsaydım, mollacami gibi daha pekçok sitede yazılarımı yayınlamazdım. Benim rahatsızlık duyduğum mesele, daha önce de belirttiğim gibi, “intihal”dir.
Bilirsiniz, her şeyin bir usûlü, uyulması gereken esasları-metotları, kaideleri-kuralları vardır. Mesela hadis rivayet edecekseniz ravilerini, şiir nakledecekseniz şairini, yazı iktibas edecekseniz yazarını… belirtmeniz gerekir. Hatta ayrıca yayınlandığı yeri, tarihi vs. de… Buna uymayacak olursanız, yine daha önce de açıklamaya çalıştığım üzere hukuki ve ahlâki sorumluluk altına girersiniz. Efendim ben Allah rızası için güzel şeylerin yayılmasını istiyorum, diyebilirsiniz. İyi güzel de, meşru bir şey gayr-i meşru yollarla yapılmaz. Yapılırsa ne olur? Tek kelimeyle vebal altında kılırız. Müsbet manada elimize hiçbir şey geçmez. Sadece kul hukukunun altında eziliriz.
Veda Hutbesi’nde Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.), “Burda olmayanlara olanlar aktarsın.” buyururken, bunları kendi sözünüz olarak nakledin demiyor. Ya ne diyor? Rasûlüllah’ın sözü olarak bildirin diyor. Hadis usûlü bunu gerektirir.
Ben neyi kitaplaştıracağıma, neleri nasıl değerlendireceğime kendim karar veririm. Kitap çalışmalarımı çok merak ediyorsan bakabilirsin; kitaplarımdan bir tanesi Mollacami kütüphanesinde var. İsim, imza ve ünvan meraklısı hiç değilim. Ancak neyi kimin yaptığının-yazdığının bilinmesi, sorulması gerekenlerin kendisine sorulabilmesi açısından tabii ki yazdıklarımızın altına imzamızı koymamız gerekir. Bu da ciddi yazılar ve yazarlar için en önemli şartlardan birisidir. Aksi takdirde bu iş, kimliksiz-hüviyetsiz dolaşmaya benzer.
Daha önce de belirttim: Takvimin 1992-2002 yılları muhteviyatının tamamının bana ait olduğunu… Tek kişiye heyet deniliyorsa heyet de diyebilirsin. Hatta bir kardeşimiz, zaman zaman bana, “tek kişilik ordu” diye takılırdı. Bunlar önemli değil. Belki belli bir maksatla “heyet” denmiş, size de öyle intikal etmiş olabilir.
Benimle tanışmak istediğini söylemişsin ama, hangi zeminde belirtmemişsin. MSN adresim sitede yazılı, İstanbul’da mukimim. Senin nerede oturduğunu bilmiyorum. Ancak arzu edersen, imkânın da varsa vicahen de görüşebiliriz. (Hakkımda Google’dan da bilgi sahibi olabilirsin)
Bilgi arşivimizi de kendimize saklamıyoruz. Bizde inancımızın-yolumuzun iktizası cimrilik yok. Gördüğünüz gibi internet ortamında yayınlamaya gayret ediyoruz. Kitabetin dışında hitabetle-sohbetlerle de ifade ve ifazaya çalışıyoruz. İsteyen istediği gibi -tabii belli usul ve şartlar dâhilinde- yararlanabilir. Bende satılık meta’ yok. Onların bedeli ve mukabili, gereğince amel etmektir. Ne bir ücret ne de bir teşekkür bekliyorum… Elimizden geldiğince, dilimizin döndüğünce, gönlümüzün elverdiğince yapabildiklerimizde hedef, sadece Allah rızasıdır. Onun dışında bir beklentimiz yoktur, olamaz da…
Yazdığımız, yazmaya çalıştığımız yazılar orijinaldir. Sahip olma, kitap bastırma gibi düşüncelerinle alakalı da, tanışma faslında görüşür, gerekiyorsa yardımcı olmaya çalışırız. Ne de olsa 30 yıllık bir yayıncılık birikimimiz, Cağaloğlu tecrübemiz var.
Bilvesile tekrar selâmlar…
Halis Ece kardeşim, gözüne gönlüne sağlık.. Sitenin, hayli zamandır takipçisiydim, yeni üye oldum. Net'teki genel bir yanlışlığı dile getirmişsiniz, Allah razi olsun. Üzülerek izlediğim durum ise, bu yanlışlığı yapan kardeşlerimizin çoğunun iyi niyetle iyi bir iş yaptıklarını zannetmeleri.. Böyle düşününce de doğal olarak bu yanlışı savunma çabaları..
Bu konuları ta başından beri izleyen ve gözlemleyen birisi olarak inanın merak ettim; LEDUNN kardeşimiz HALİS ECE kardeşimizle (yazısındaki ifadesine binaen ağabeyimizle) buluşup ondan özür diledi mi? Çünkü yazılı olarak sitede özür dilediğine dair bir yazı göremedim. Bu mesajımı da zaten sırf bu merakım yüzünden yazdım.
LEDUNN kardeşimiz bir cevap verirlerse beni ve benim gibi pekçok okur ve üye kardeşlerimizi meraktan kurtarırlar.
Selam ve dua ile..
Ledunn kardesim paylasim icin tesekkür ederim. Kopyalayacaktim basaramadim diyorsunuz:)) verdiginiz linkler gösteriyorki siz bunu basaramiyacak birisi degil bilakis en güzel sekilde kopyalamayida basarabilirsiniz:)
Kaynak gösterimleri üzerinde durulmasi gereken bir gercek. Ne yazikki bu konuda hepimiz cok büyük hatalar yapabiliyoruz. Halis Ece' gibi emektarlar bizleri bu gafletten uyardigi icin kendisine minnattariz. Hasan Arikan'in muhtasar ilmihalindeki sorularda bile bir kac degisiklik yapip farkli isimler altinda yayinlayanlara sahit oldum. Lütfen bu konuda daha cok hassas olalim. ve böyle bir uyariyi yapan emektarlara'da rencide edici üslublardan kacalim.
para herseyin bedeli, "Allah rizasi icin" herseyin mazereti degildir.
Selam sevgi ve dua ile
Piri Reis kardeşim;
Meselelere samimi ilgin ve hassasiyetinden dolayı teşekkür ederim.
Problemi gerçekten çok güzel tahlil etmiş, canlı misallerle anlatmaya gayret etmişsin.
Hele de son hüküm cümlen çok çarpıcı bir mana yüklü. Tabii düşünüp taakkul edene...
Evet, para her şeyin bedeli olmadığı-olamadığı gibi, "Allah rızâsı için" mübarek tabiri de, her şeyin mazereti değildir, olamaz.
Bu söz artık ilgililerde "şok tedavi" tesiri uyandırmalı diye düşünüyorum. Malum, "Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul-zurna az" demiş atalarımız...
Gerek size ve gerekse Alparslan Yıldırım kardeşime teşekkür ediyorum.
Bilmukabele selam-sevgi ve dualarla...