Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Hayat, sizin ona baktığınız yönde güzeldir...

Hayat, sizin ona baktığınız yönde güzeldir...


Bir defasında Rus çarı at arabasıyla ülkesini dolaşıyormuş.

Araba yoldaki kanal inşaatının önünde durmak zorunda kalmış.

Yolunun üzerinde kanal kazan işçiler, Çar'ın arabasını görünce heyecanla irkilmişler.


Çar arabadan inmiş ve kan ter içinde kalan bir işçiye sormuş:

"Bu kadar yoruluyorsun, kan ter içinde kalıyorsun; peki iyi para
kazanabiliyor musun bari?"


"Bana yetecek kadar kazanıyorum efendim, diye cevap vermiş işçi.

"Yani ne kadar " diye tekrar sormuş Çar.

İşçi başını öne eğmiş ve şöyle cevap vermiş;

"Borçlarımı ödeyebiliyorum, gelecek için yatırım yapabiliyorum, kalanı ile de hergün sıcak tasda yemek yiyebiliyorum efendim!"

Çar çok şaşırmış!..

Ülkede bu kadar az para kazanan, boğaz tokluğuna çalışan bir kanal işçisi nasıl olur da bu kadar az parayı, bu kadar çok yerde, bu kadar verimli kullanabilir diye merak etmiş.

Dayanamadan tekrar sormuş:

"Peki paranı nasıl yetirebiliyorsun da bu kadar faydalı işe fırsat bulabiliyorsun?"

İşçi cevap vermiş:

"Babama bakıyorum: Bu eski borçlarımı ödediğim anlamına gelir.

Oğlumun nafakasını çıkarıyorum: Bu ise gelecek için yatırım yaptığım anlamına gelir. Yani böylece paramı gelir getiren bir işe yatırmış oluyorum.

Hergün bahçemde tek yetişen sebzeyi lahanayı yiyoruz: Olsun!! Lahana da sıcak yemektir. Karnımız doyuyor sevgili Çarım" demiş.
***

Çar fakir işçinin verdiği cevaptan çok mütessir olmuş/etkilenmiş ve hemen onu bir kese altınla mükafatlandırmış. Saraya döndükten sonra ise akıllı işçinin sözlerini, bir bilmece olarak yaverlerine sorup onları sınamış.

Demek ki olumsuzluklardan olumlu neticeler çıkartmak mümkün.

Kısacası;

ACILARI TATLIYA DÖNÜŞTÜRMEK KABİL Bu konuda söylenmiş birkaç söz hatırıma geldi, dilerseniz buyrun bunları da paylaşalım.

Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olamazsa, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz. (Confucius)

Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına bile getirmezler. (Samuel Johnson)

İçiniz kor gibi yanarken susmak, acıların en beteridir. (F. Garcia Lorca)

Şöyle de yorumlayabiliriz:

Meseleye-hadiseye hangi perspektiften baktığınız önemli... Menfileri müsbete çevirmek de, müsbetleri menfiye dönüştürürmek de sizin elinizde...

O bakımdan her alanda müsbet düşünmesini, olaylara olumlu bakmasını, nankörce değil halimize şükretmesini bilmemiz gerekiyor. Yoksa güzelim hayatı kendi kendimize zehir etmek de var işin içinde...

Bir İngiliz atasözünde dendiği gibi, "Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmeye benzer." Tersi de tam aksi yönde sonuç verir tabii ki...

Emerson'a göre de, "Dünyada heyecansız hiçbir şey yapılmamıştır."

Öyleyse ne yaparsak yapalım, yaptığımız işi sevelim, ondan heyecan duymasını bilelim. Nasıl olsa bu dünyada özellikle de ülkemiz Türkiye'de kimse kendi alanında çalışma şansına henüz tam olarak sahip değil. Hiç olmazsa çalıştığmız alanı ve işi sevelim. Kısacası "Lâşenin ağzındaki parlayan dişleri" fark etmesini bilelim.

Bir başka sitede bu fıkrayı kaleme aldığımda, zehraa rumuzlu bir kardeşimiz şöyle değerlendirmişti:

"Çok sıkıntı yaşıyor olabiliriz. Ancak, bir de sahip olduğumuz nimetlere bakmamız lazım..."

Evet gerçekten dünya-ahiret dengesini koruyabilmemiz için nimetle nikbeti beraber görmemiz gerek. Hayata da memata da onların maverasına da çok geniş perspektiften bakabilmemiz lazım. Gayr-i müslim birisi bunu yapabiliyorsa, gerçek bir Müslim bunun çok çok ötesinde olması icap etmez mi?

Nitekim bir ayet-i kerimede şöyle buyruluyor:

"(Ey mü'minler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş milletlerin başlarına gelenler size de gelmeden (kolayca) cennete girivereceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokundu ve öyle sarsıldılar ki, (Hakk'ın yardımının kendileyile birlikte olduğunu en iyi bilen ve buna inanan) Peygamber ve onunla beraber iman edenler (bile) nihayet, 'Allâh'ın yardımı ne zaman gelecek?' dediler (feryad u figan ettiler!). İşte o zaman (onlara), 'Şüphesiz Allâh'ın yardımı yakın' denildi (hatırlatıldı)." (el-Bakara, 2/214)

Hz. Ali (r.a.) de der ki:

"Etahsebü enneke cirmün sağîrun ve fîke'ntave'l-âlemi'l-kebîr"...

Yani, "sen kendini küçücük bir cisimden mi ibaret sanıyorsun... Oysa sende âlem-i kebîr yani âlem-i halk ve âlem-i emr dürülü"... Bir nevi en büyük âlem olan yedi tabaka arz, yedi kat sema, Kürsî, Arş-ı a'lâ... ve onun ötesindeki kalp, ruh, sır, hafî ve ahfâ tabakalarının bulunduğu -zaman ve mekâm kavramlarının olmadığı- âlemlerin bir enmûzeci-misâli-örneğisin. Bunların hemen her birerinin seninle irtibatı var... Onlardan örneklerle dolusun. İstersen her an oralarla rabıta/bağlantı kurabilirsin...

İnsan bu! Şaka değil, sıradan bir yaratık hiç değil. Ahsen-i takvim üzre yaratılmış eşref-i mahlukat...

O bakımdan, Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s.) hazretlerinin "Tefviznâme"sini sık sık okumak-hatırlamak ve rahatlamak gerek... Ya da, "Bu da geçer Yâ Hûûû" ruhî/psikolojik tedavi ilacımızı/tabirimizi dilimize ve gönlümüze pelesenk etmek lazım, diye düşünüyorum.

Ayrıca burada "Tefvizname"nin müsaadenizle tamamını zikretmek istiyorum...

Hak şerleri hayreyler
Zannetme ki gayreyler
Ârif anı seyreyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Sen Hakk’a tevekkül kıl
Tefviz et ve rahat bul
Sabreyle ve razı ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Kalbin ona berk eyle
Tedbirini terk eyle
Takdirini derk eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Hallâk-ı rahîm O’dur
Rezzâk-ı kerîm O’dur
Fa’âl-i hakîm O’dur
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Bil kaadıy-ı hâcâtı
Kıl O’na münâcâtı
Terk eyle murâdâtı
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Bir işi murad etme
Olduysa inad etme
Hak'tandır o reddetme
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Hakk’ın olacak işler
Boştur gâm u teşvişler
O hikmetini işler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Hep işleri fâiktir
Birbirine lâyıktır
Neylerse muvâfıktır
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Dilden gâmı dûr eyle
Rabb'inle huzûr eyle
Tefviz-i umûr eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Sen adli zulüm sanma
Teslim ol od'a yanma
Sabret sakın usanma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Deme şu niçin şöyle
Yerincedir ol öyle
Bak sonuna sabreyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Hiç kimseye hor bakma
İncitme, gönül yıkma
Sen nefsine yan çıkma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Mü’min işi renk olmaz
Âkil huyu cenk olmaz
Ârif dili tenk olmaz
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Hoş sabr-ı cemilimdir
Takdir kefilimdir
Allah ki vekilimdir
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Her dilde O’nun âdı
Her canda O’nun yâdı
Her kuladır imdâdı
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Nâçâr kalacak yerde
Nâgâh açar o perde
Dermân eder ol derde
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Her kuluna her anda
Kâh kahr u kâh ihsanda
Her anda o bir şanda
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Kâh mu’ti u kâh mâni’
Kâh dârr u kâh nâfi’
Kâh hafız u kâh râfi’
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Kâh abdin eder ârif
Kâh eymen ü kâh hâif
Her kalbi O’dur sârif
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Kâh kalbini boş eyler
Kâh halkını hoş eyler
Kâh aşkına dûş eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Kâh sade ü kâh rengîn
Kâh tab’ın eder sengîn
Kâh hırem ü kâh gamgîn
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Az ye, az uyu, az iç
Ten mezbelesinden geç
Dil gülşenine gel göç
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Bu nâs ile yorulma
Nefsinle dahi kalma
Kalbinden ırak olma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Geçmişle geri kalma
Müstakbele hem dalma
Hâl ile dahi olma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Her daim O’nu zikreyle
Zeyrekliği koy şöyle
Hayrân-ı Hak ol şöyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Gel hayrete dal bir yol
Kendin unut O’nu bul
Koy gafleti hazır ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Her sözde nasîhat var
Her nesnede zînet var
Her işte ganîmet var
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Hep remz ü işârettir
Hep gamz ü beşârettir
Hep ayn-ı inâyettir
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Her söyleyeni dinle
Ol söyleteni anla
Hoş eyle kabul canla
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Bil elsine-i halkı
Aklam-ı Hak ey hakkı
Öğren edeb ve hulku
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

Vallâhi güzel etmiş
Billâhi güzel etmiş
Tallâhi güzel etmiş
Allah görelim netmiş
Netmişse güzel etmiş

niteç namso
(hayrihi ve şerrihi) bunu dil den sonra bide kalbimizle söyleyebilsek gam neyimize kedert neyimize.

GÜZEL BAKAN GÜZEL GÖRUR;GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜSÜNÜR;GÜZELDÜSÜNEN HAYATTAN LEZZET ALİR.(BEDİUZZAMAN )
YAZIN İÇİN ALLAH RAZI OLSUN

limon'u limonata yapmak bizim elimizde

Bardağın dolu tarafını görmek:) Halisece kardeşim yazındaki mesaj çok önemli. Alah razı olsun senden.


İNSANI TÜKETEN YOLLAR DEĞİL; ERİŞEMEĞİ MUTLULUKLARDIR:( sevgi ve muhabbetle güvercin

Değerli arkadaşlar;

Rabbim cümlemizden ve bilcümle Ümmet-i Muhammed'den razı olsun.

İlginize ve katkılarınıza teşekkür ediyorum.

Güvercin kardeşimizin dediği gibi, hayatın her safhasında, olaylara-meselelere daima müsbet açıdan bakabilmek önemli... Karamsarlık-kötümserlik bize yakışmaz... Mü'min, kadere inandığı için kederden uzak olur.

Bilvesile herkese selam ve muhabbetler...


Blog Paylaşımları

MollaCami.Com