Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Bir tabak hurma

Enes bin Mâlik (r.a) rivâyet edip, buyurdular ki; Resûlullah (s.a.v)hazretlerinden, Ebû Bekrin (r.a) o kadar üstünlüğünü işitdim ki, hayretde kaldım. Server-i âlem hazretleri, bu dünyâdan, öbür âleme göç etdiler. Bir gece Sultân-ı Enbiyâyı rü'yâda gördüm. Önüne bir tabak hurma koymuşlar.


- Yâ Resûlallah! Hak sübhânehü ve teâlânın sana verdiği o nesneden bana da ver! dedim.


Bana bir hurma verdi. Dedim


- Yâ Resûlallah! İhsânınızı artdırınız.


Böyle böyle dokuz hurma verdi. Yine yâ Resûlallah, tekrar ver dedim. Uykudan uyandım. Bakdım, dokuz hurmayı elimde buldum. Bilâlin (r.a) ezân sesini işitdim. Abdest alıp, mescide geldim. Sabâh nemâzını Ebû Bekr (r.a) hazretlerinin arkasında kıldım. Nemâzdan sonra bir sâat başımı önüme salıp, tesbîh çekdim. Başımı kaldırdım. Hazret-i Sıddîkı gördüm. Mubârek arkasını mihrâba vermiş. O rü'yâmda, Resûlullah hazretlerinin önünde gördüğüm hurma tabağını şimdi, hazret-i Sıddîkın önünde konulmuş gördüm.


Dedim ki:


- Yâ halîfe-i Resûlillah! Allahü teâlânın sana verdiği ni'metlerden bana da ver. Bana bir hurma verdi.


Dedim,


- Artdır. Bir hurma dahâ verdi. Dokuz hurmaya dek bana verdi.


Ben dedim:


- Yâ halîfe-i Resûlillah, artdır.


Buyurdu ki:


- Yâ Enes! Eğer gece Resûlullah hazretleri ziyâde verse idi, ben de ziyâde verirdim.

Teşekkürler sevgili METİN... Ellerine sağlık, emeğine bereket... Tabii bir de bu güzel hadisenin kaynağını da bilirtirsen memnun olacağımızı bilmenizi isteriz.
Ben de sizin bu güzel naklinize bir katkı olsun için, Rasûlüllah Efendimizin (s.a.v.) mübarek mucizelerinden birini nakledeyim istedim. Selâmlar...
***

Koca bir orduyu doyuran iki avuç hurma

Ashâb-ı kiramdan, Beşir bin Sa‘d’ın kızı ve Nûman bin Beşir’in kız kardeşi (r. anhüm) anlatıyor:

“Annem Amre bint-i Revâha (r.a.), beni çağırdı. Eteğime iki avuç hurma koyduktan sonra,

— Kızcağızım! Git de, baban ile dayın Abdullah bin Revâha’nın gıdâlarını kendilerine ver, dedi.

Giderken, Rasûlüllah’a (s.a.v.) rastladım. Babamla dayımın nerede olduklarını sordum. O bana,

— Kızcağızım, beri gel, yanındaki nedir? diye sordu.

— Yâ Rasûlellah, dedim, bu hurmadır. Annem bunu, yesinler diye, babam Beşir bin Sa‘d ile dayım Abdullah bin Revâha’ya gönderdi.

Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem,

— Getir onu, buyurdu.

Ben de onu, Resûlüllah’ın iki avucuna döktüm. Avuçlarını [bile]doldurmadı. Sonra, bir örtü [sofra bezi] getirilmesini emretti. Örtü getirilip serildi. Hurmayı ona koyduktan sonra, örtünün üzerine yayıp dağıttı. Yanındakilere;

“— Gıdâya, kumanyaya geliniz!” diyerek Hendek halkına sesleniniz, buyurdu.

Hendek halkı toplanıp ondan yemeğe koyuldular. Hurmalar yendikçe artmış, örtünün etrafından dökülüp taşmıştı. (Sîretü İbni Hişâm, 3, 228-229)

Aktardığınız bu mübarek mucize için ben teşekkür ederim sayın Halisece, ellerinize sağlık.

Ayrıca yazıyı güncelleyerek kaynağını belirttim, bilginize! Bizden de selamlar..


Sahabe-i Kiram

MollaCami.Com