Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Çocukken sahip olduğumuz yetenekleri büyüdükçe kaybediyoruz...

Çocukken sahip olduğumuz yetenekleri büyüdükçe kaybediyoruz.


Büyüdük, yaratıcılığımızı kaybettik.
Büyüdük, sorgulama gücümüzü kaybettik.
Büyüdük, gözlem becerimizi kaybettik.
Büyüdük, umutlarımızı kaybettik.
Büyüdük, yaşamı olduğu gibi görme yeteneğimizi kaybettik.
Büyüdük, heyecanımızı, coşkumuzu kaybettik.
Büyüdük, karşılıksız, içten verme zenginliğimizi kaybettik.
Büyüdük, yüreğimizi kaybettik.
Büyüdük, düşlerimizi kaybettik.
Büyüdük, işbirliğini kaybettik.
Büyüdük, kendimizi kaybettik.
Büyüdük, güvenimizi kaybettik.
Büyüdük, uyum yeteneğimizi kaybettik.
Büyüdük, gerçek dostluğu kaybettik.
Büyüdük, duygularımızı kaybettik.


Peki büyümenin karşılığında ne kazandık? Sıradan bir yaşam...

Olaylar hakkında daha ince düşünme, olaylara daha geniş bakabilme yeteneğimizi de kaybettik... Her büyüyen kaybeder mi? Gibi bir soru da düşünebiliriz, bu durumda "büyümek" bir suç gibi anlaşılır. Takva açısından büyüyebiliyorsak ne mutlu... Yazı için teşekkür ediyoruz kardelen54...

***

Çocuklarda ayrıntıları düşünebilme ile ilgili küçük bir hikayeyi de paylaşmak istedim...

" Babası Arjantin'in en ağır cezalarının verildiği bir hapishanede mahkum olan küçük kız, her hafta sonu onu ziyaret amacıyla annesiyle birlikte hapishaneye gidermiş. Ziyaretlerin birinde küçük kız, babasına kuşları anlatan bir resim çizer. Ancak, hapishane kurallarınca özgürlüğü çağrıştıran her türlü şey yasaktır ve kuş tam da bunu simgelemektedir. Bu sebeple görevliler, resmi yırtıp atar. Buna çok üzülen küçük kızı, babası zor teselli eder:


- Üzülme kızım, daha güzelini çizersin. Yalnız biraz daha dikkatli ol...

Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürür. Bu sefer kuş yerine bir elma ağacı ve üzerine siyah minik benekler çizmiştir. Babası keyifle resme bakar ve sorar:

- Ne güzel bir ağaç bu. Üzerindeki siyah benekler ne? Elma mı?

Küçük kız babasına eğilerek, sessizce der ki:

- Suussssss, kimse duymasın! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri..."


***
"Sabır, yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir."(Cüneyd-i Bağdadi Hz.)

açıkçası takva açısından büyüklüğü düşünerek paylaşmamıştım bu yazıyı :)
çünkü "takva" konusu daha derin ve daha incelikle açıklanması gereken bir konu. ama bu ayrıntıyı farkettirdiğin için ben teşekkür ederim farukaktaş...

ayrıca hikaye için de teşekkür ederim...
çocukları asla hafife almamalıyız. onlar bizden daha narin, bizden daha ince, belki de bizden daha düşünceliler. hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyorlar...

bende henüz cuma günü başımızdan geçen bi rolayı paylaşayım o zaman :)
öğretmen arkadaşlarımdan biri allerjik enfeksiyon kapmış, göz nezlesi olmuş. sürekli gözleri akıyor. akşam üzeri sınıftaki kızlardan biri; "öğretmenim ağlıyormusun?" diyor. öğretmenide hayır der gibi başını sallıyor. çocuk; "öğretmenim bugün sizi hiç üzmemiştik. yoksa sevinçten mi ağlıyorsun?" diyor :)
biz tüm gün boyunca bu gibi ince ayrıntılarla karşılaşıyoruz :) çocukların dünyası kocaman bişey. tertemiz, saf, berrak, narin ve daha sayamadıklarım :)

çocuk olabilmek ne güzel, çocuk kalabilmek ne güzel...

saygılarımla...

Ne garip değilmi; büyüdükçe küçülüyor ve bunu iftihar sebebi sayabiliyoruz!Yoksa hemen hemen hergün şahit olduğumuz onca akıl almaz olayları, 3. sayfa haberlerini,doğal afetler savaşlar yada açlıktan muzdarip insanları bu kadar çabuk unutup sıradan olaylarmış gibi davranabilirmiyiz?

Aslında büyüdükçe kanıksama gibi bir huy ediniyoruz bence en vahimi de bu..Teşekkürler Kardelen54 kardeşim üstünde uzun uzun düşünülmesi gereken bir mevzu..

Muhabbetle...

Esselemü aleyküm ve rahmetullahi ve beraketühü daimen ebeden
inşaallah...

büyüdükçe küçülmek...ne güzel bir tanım öyle :)
güzel yorumun ve ilgin için ben teşekkür ederim ahuzar kardeşim :)

saygılarımla kardelen...


Hikayeler ve Kissalar

MollaCami.Com