Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


resim

Timsal; şekil sahibinin şahsiyetini gösteren gölgeli resimler yani heykellerdir.

Tasvir; bir olayı, şekille beyan etmek yahud bir canlıyı şekillendirmektir.

Aralarında umum ve husus farkı vardır. Mesela her timsal, surettir; lakin her suret timsal değildir. Bu farkı nazarı itibare alan fukaha, timsallerin haramlığı üzerine ittifak ettiler. Farkı nazarı itibare almayan fukaha ise dediler ki: Gölgesi olan yani heykel, ittifakla haram; heykel olmayan suretler ise ihtilaflıdır. Şöyleki:

Heykelin bütün kısımları haramdır; sanatı da haramdır; alış verişi de haramdır. Eğer bir kimse tapınmak için heykel yaparsa, küfründe şübhe yoktur.

İbrahim aleyhisselam, müşriklerle mücadeleye, heykelleri tahkir etmek ve kırmakla başlamıştır. Evlerde timsal yani heykelleri bulundurmak adeti, müşrikler, yahudi ve hristiyanlardan kalan bir mirastır. Delîl-ul-Enbiya ve Burhan-ul-Etkıya olan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in şeriatiyle bu adet lağvedilmiş iken, maatteessüf zamanımızda müslümanlar, evlerinde ve komodinlerinde süs olarak timsaller kullanmaktadırlar. Kuş timsali.. Mevlana heykeli...

Müslümanın bunları, yanında veya evin­de bulundurması yersizdir. Çünkü bulundurmak haram; saygısı şirktir. Sosyete müslümanların süsü..

"O (ibrahim) babasına ve kavmine: 'Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz timsaller nedir böyle?' demişti." (El-Enbiya’ 52) mealindeki ayet ve birçok hadislerle, gölgeli her türlü suret yasaklanmıştır.

Denilmesin ki "Müslümanlar heykellere tapmıyor; temaşa ediyor." Tapılması şirk olduğu gibi, temaşası da haram kılınmıştır. Çünkü bu, hak süretinde gelip batılı yerleştirmenin vesilesidir; Tevhîdi bozar.

Nitekim Hazreti Ayşe radıyallahu anh şöyle anlatmıştır:

Ümmi Habîbe ve Ümmi Seleme, hicretleri zamanında Habeşistan'da gördükleri bir kiliseyi anlattılar. Dediler ki: "O kiliseye mariye denilir, içinde suretler yani heykeller bulunur." Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Gerçekte onların içlerinde salih bir kimse bulunur; vefat ettiği zaman kabri üzerine mescid yaparlardı. Onların şeklinde suretleri de yaparlardı. Kıyamet gününde Allah nezdinde onlar, mahlukların en kötüleridir."

Beğavî diyor ki: "Bu hadis, müttefikun aleyh olarak sahihtir." İzahında Aliyy-ul-Karî şunu söyler: «Yani onlardan bir nebî veya velî öldüğü zaman, onun ibadetlerini temsil ve izah eden suretler yaparlardı, ki onlara ittiba' olunsun ve ibadetleri unutulmasın. Bilahare şeytan, cahil nesillerine: 'Babalarınız bu timsal ve suretlere taparlardı.' diye vesvese etti. Bunun üzerinde onlara taptılar. Binaenaleyh kabirler üzerine mescid yapmak; ve mescidlere suretleri koymaktan dolayı saptılar ve saptırdılar. Türbelere yakın mescid yapmak, bu hükmün dışındadır.»

Mesabih'in sarihi Kadı Beydavî diyor ki: «Yahudilerle hristiyanlar, peygamberlerine tazim için onların kabirlerine secde ederler; dualarında o kabirlere karşı dönerler ve onları putlarla doldururlardı. Bu sebeble Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara lanet etmiş ve müslümanlan onlar gibi olmaktan men etmiştir. Fakat tazim için değil de, sırf yanında bulunarak teberrük maksadıyla sulehadan birinin kabrine yakın mescid yapmakta beis yoktur.»

Türbeleri üzerine yapılan kubbelerde namaz kılınmaz. Her ne kadar müslümanlardan türbelere tapanlar olmadıysa da, benzeyişlerden sakınmalıdırlar.

Kurtubî diyor ki: "Ulemanın ittifakıyla, canlıların şekillerini yapmak haramdır; ister bir kuş resmi olsun ve ister salihlerin heykeli olsun."

Habeşistan'ın bu adeti neredeyse şekil değiştirerek, asrımızda bir moda haline gelmektedir. Bir mezarlık içerisine girelim: Kabir üzerinde süslü, kıymetli mermerler. Birçoklarında mezar sahibinin fotoğrafı. Bir de: ruhuna Fatiha...

Ehli tarîkat olanların meclislerine girelim: Cebinden çıkarır bir fotoğraf... ve rabıta... Bunlar hepsi cahiliyye adetleri.. Hele heykellere saygı duruş...

İmam Aynî diyor ki: «Canlının resmini yapmak haramdır ve büyük günahlardandır. İster ayak altında ezilsin ve ister elbiselere nakşedilsin veya duvarlara asılsın; şiddetli haramdır; sanatı da haramdır. Çünkü şekillendirmede, Allah Teala'nın yaratmış olduğu nesneye benzetmeye kalkışma vardır. Bu şeklin, elbisede, yaygıda, çarşafta, dirhem ve denanirde, parada yahud duvarda olması arasında fark yoktur. Bunların gölgesi olsun veya olmasın, asılması ve sanatı haramdır. Ulemadan bir cemaat, İmam Malik, İmam Ebu Hanîfe, İmam Sevrî ve daha başka ulemanın mezhebi de budur. Kadı İyaz, kız çocukların oyuncaklarını bundan istisna etmiş­tir. İmam Malik dedi ki: Bu da mekruhtur."

Yukarda belirttiğimiz gibi, gölgesi olmayan,ayak altındaki, yaygıdaki resimleri istisna eden ulema da olmuştur. Asılmasına cevaz verenlerin mezhebi merduddur.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Gerçekte şu suretleri yapan kimseler, kıyamet gününde şiddetli azaba giriftar olurlar; ve onlara şöyle denilir: Hadi, yaratmış olduğunuz şu suretleri diriltin."

Bu emr, emr-i ta'cîzîdir; ve işin şiddetini beyandır, İmam Nevevî: "Ulemamızın ittifakıyla, gölgesi olan ve olmayan sureti yapmak haramdır." demektedir.

"Sadece gölgesi olan resim yapmak haramdır." diyen ulemanın mezhebi, Müslim ve Buharî'nin bu hadisleriyle reddolunmaktadır. Nitekim ikisinin de tahric ettikleri bir rivayette Rasul-ü Muhterem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:


"İçinde timsal ve suretler bulunan bir eve melekler girmezler." İmam Aynî diyor ki: «İçinde suret bulunan evlere girmeyen melekler, vahiy melekleri ve mü'minlere istiğfar eden rahmet melekleridir. Zira hafaza melekler, heladan ve cima' anından başka hiçbir yer ve vakitte insandan ayrılmazlar. Bazı ehli ilim, elbise ve yaygılarda, cazibeli olmayan suretlerin tahrîmî mekruh olduğunu söylemişlerdir.»


Nitekim Hazreti Ayşe radıyallahu anh şöyle buyurur:

«Üzerinde suretler bulunan küçük bir yastık satın almıştım. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kapı dışına durdu. Ben yüzünden hoşnutsuzluğunu anladım. Derhal dedim ki: "Ya Rasulallah, Allah ve O'nun Rasulü'ne tevbe ediyorum. Ben ne suç işledim?" Bunun üzerine bana yöneldi ve şöyle dedi: "Bu yastık ne oluyor?" Ben: "Onu Senin için satın aldım; üzerine oturur ve yaslanırsın.dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

"Şübhesiz, bu suretlerin sahiblerl şiddetle azablanacaklar ve kendilerine: 'Yarattıklarınıza can verin.' denilecektir.. içinde suret bulunan eve, melekler girmez." buyurdu.

Ben de onu alarak iki yastık yaptım; evde onlardan faydalanıyordu."

Binaenaleyh bu kısım ulema, yaygı ve elbisedeki suretleri istisna ettiler. Delilleri, Hazreti Ayşe'nin yastığı iki yastık yapmasından sonra, Peygamberin sükut etmesidir. İstisna etmeyen ulemanın delili ise, Hazreti Ayşe'nin o yastığı iki yastık yapmakla üzerindeki sureti tahrib etmiş olmasıdır, ki bu essahtır. Suretin parçalanmasından dolayı, Peygamber sükut etmiştir.

Suretlerin haram olmasının illeti üçtür:

a. Şirke vesile olabilmesi.
b. Allah Teala'nın mahlukuna benzeyişi.
c. Dimağ ve zihni değiştirmesi.

Bu illetten biri kendisinde mevcud olan suret haram olur.

Heykellerde bu illetlerin hepsi mevcud olduğu için, ittifaken haramdır; kız çocuklarının oyuncakları müstesna.

İhtilafa mahal olan, heykel olmayan suret­lerdir:

a. Elle yapılan canlının tam sureti, essah mezheblere göre haramdır. Bundan, azaları birbirinden ayrılmış ve kendisine hayat düşünülmez hale getirilmiş suretler müstesnadır. Binaenaleyh, bir el, bir göz resmi haram değildir.

b. Battaniyelerde, sergilerde, el işlemesiyle yapılan resimlerdir. Bunda ihtilaf vardır. Ayak altında ise mekruh, aşılırsa haramdır. Nevevî diyor ki: Sahabe ile tabiîn'in cumhuru, buna kaildir. Şayet bu tip resimler yani canlının boy resmi, duvara aşılırsa veya giyilen elbise veya başa giyilen kasket gibi bir şeyin üzerinde olursa, haramdır.

c. Aynada akseden suretlerdir. Bunlarda, tahrik olmadığı müddetçe kerahat dahi yoktur.

d. Zamanımızdaki fotoğraflar ve televizyonlarda cisimlenen suretlerdir. Bunlara mutlak cevaz verenler olmuştur.

Dediler ki: "Bunlar, canlının mevcud suretlerini hapsetmekten ve zeval bulmasını engellemekten ibaret gölgelerdir; timsal ve tasvirlere girmez." Fakat bunu mutlak söylemek doğru değildir. Bunlar tahrik etmiyorsa, zihni bozmuyorsa zararsızdır; bakması haram olmaz. Muasır ulemanın fetvaları budur. Fotoğraflara tazimin şirk ve asılmalarının haram olduğunu unutmayalım.

Müslümanlara tavsiyeye gelince; benim nefsim herkesten daha fazla tavsiyeye muhtaçdır. Fakat şöyle denilebilir: Ahlak, itikad ve santim fikri bozacak neşriyata bakmayın; okumayın. Bilgileri en sağlam kaynaklardan ve Ehli Sünnet velCemaatten senedle ilimleri alan zevattan öğrenin.


Fıkıh & ilmihal

MollaCami.Com