Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Yusuf'u Katbettik...

---------YUSUF'U KAYBETTİK-----------------------------------------------------------------------

Yusufu kaybettik...Allah rahmet eylesin...

Kaç gömleğimiz yırtıldı ön yanımızdan sayamadığımız...

Yusuf bir teşbihti...Yusuf bir temsil... Yusuf olabilmek ise hakikat.

Kuyusuna düştüğümüz günahlarımız var. Yalnızlığımız var itildiğimiz kuyuda. Ve düştüğümüz bu günah kuyusunda bizi bırakıp giden güya kardeşlerimiz...

Kurtarılmayı beklediğimiz kervan var Yusuf gibi..Fakat kurtuluş ümidiyle elimizi tutup bizi bırakan...çarşıda satan...

ve rüyalarımız var avuçlarımızda onbir yıldız bir güneş ve ayımız olan...

Ne garib bir de hakikat var Yusufu sultan yapan...Yusufu sultan yapan bir Sultan var...

Gömleğimizde kaç sultanlık bıraktık...Kazanamadığımız...

Simamıza baktığımızda parmakla kesilmiyor artık!!!

Parmağı kestiren şey Yusufun sureti mi sandık...İçteki sıretti...Haya idi...edeb idi... takva idi... nur idi..

Kaybettiğimiz Yusufluğumuz var...Gömleklerimizde öldürdüğümüz...Kuyularda boğduğumuz...

Kölelikten geçen sultanlığımız var köle olmaya razı olamadığımız...

Sultan olmanın sırrı o gömlekteydi oysa...

Kaç defa yırtıp değiştirdik gömleğimizi...Kaç defa züleyhalar yırttı...Dönemedik...

Ne çare Yusufu Kaybettik... Yusufluğu... Yusuf olamayacağız...Gömleğimiz dikiş tutmuyor...

teşekkür ederim okunmaya değer bir yazı Yusuf'u çoktan kaybetmişiz...


***KıZıL SonYaa***

yusuf olmak bir ateş ise bizlerin yüreğinde kıp kırmızı kor halindedir
eğer bir gün sönmeye yüz tutar ve sönmeden tekrar alevlenip o ateşin hayatımızın sonuna kadar yanması yakamıyor isek bile o kor u koruya bilmektir....

yusuf olmak bir ateş ise;

o ateş haya,terbiye, edep, manevi nurdur

yusuf olmak ateş ise;

o gömlek yırtık değil ise bile gergindir yırtılmak üzeredir hayırtıldı hayırtılacak olmasıdır.

mevlam gömleği arkadan değil önden yırtılan, ve yırtıldığında hemen dğeiştirip yeni bir gömlek ile sanki yırtılmamış gibi yeni gömleğinin ne zaman yırtılacağını bekliyen kulları zümresinden ayırmasın,

yusuf olmak bir ateş ise;
yusuf olunmuyor ise yusuf olmak için uğraşmak tır o ateş...

yusuf olmak bir ateş ise;
....


Hifa kardeşim elinize, yüreğinize sağlık.Çok güzel bir paylaşım. Sanırım yazı size ait,eğer izniniz olursa arşivim için kopyalamak istiyorum. Rabbim yüreğinize bereket, kaleminize kuvvet versin inşaallah..


Yusuf'u kaybettim Kenan elinde
Kenan bulunur Yusuf bulunmaz

Yusuf öldü deyu sala verirler
Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez

Bu aklu fikriyle Mevla bulunmaz
Bu ne yaredir ki, çare bulunmaz..

Selam ve dua ile...

Yusuf,
Kenan ilinin en güzel gülü,
Yusuf,
Peygamber soyunun nazlı sümbülü.
Güneş bile sönük kalır yanında
Asalet akar durur kutlu kanında
Yüzüne bir bakan, kendinden geçer
Onu bir kez görmek ömre değer…

Sureti güzeldir,
Yaratılmış her güzelin en güzelinden
Ahlakı daha da güzeldir,
Yaratılmış tüm güzelliklerden

Yusuf
Göklerden indirilmiş bir melek,
Yusuf’a neler gösterecek bilinmez felek
Yakup’un gözbebeği
Kenan’ın geleceği
Peygamberlik ağacının son sürgünü
Yusuf
Nebinin gonca gülü…

Haset
Yakan, bitiren her nesneyi
Dağlayan, ağılayan yüreği
İntikam, o engereğin içeceği
Haset,
En evvel yakar
Anlamasa da haset edeni
Haset
Yüreğe çöreklenmiş zehirli yılan
Bu yılandır kalbe kini salan…

Bu zehirle ağılanmış, taşlaşmış kalpler
Yusuf’a gizli bir kin besler
O gülü koparmak olur tüm emeller
Bir hain pusu kurulur Yusuf’a
Bütün suç yüklenir kurdun sırtına
Zavallı kurt masumdur lakin;
O gün bugün adı anılır: hain
Kenan’ın nadide gülü sökülür vatanının bağrından,
Ayrılır anayurdundan
Peygamber ocağından
Ancak ne acıdır
O misalsiz güle kıyanlar
Yine peygamber soyundan! ..


Kuyu karanlık,
Kuyu soğuk,
Kuyu zor,
Şanlı babadan ayrılmaktır
Yusuf’u yakan kor…

Kervanlar gelir,
Kervanlar gider.
Yusuf meleklerle hasbıhal eder.
Bilmezler kuyudaki misalsiz inciyi
Gece, gündüzü kovalar
Yusuf’un çilesi yavaş yavaş dolar
Yusuf kuyuya veda eder.
Yeni çileler Mısırda onu bekler…

Mısır
Gücün, ihtişamın, zevkin kenti,
Ölümsüzlüğü taş binalarda arayanların şehri,
Nil’in kalbi,
Yusuf’un menzili,
Mısır
Ben-i İsrail’in incisini köle eden
Meleklerin dostuna zindanı reva gören

Züleyha
Mısır’ın nazlı çiçeği
Aziz Kıtfir’in candan öte sevdiği
Tüm Mısır ona hayran
Bilinmez neler gösterecek ona devran,
Züleyha
Nadide bir nilüfer, Nil’in bağrında açan
Bakılmaya, koklanmaya kıyılmaz
Lakin Yusuf’a onun bile yüreği dayanmaz…


Aşk,
Nice gül yüzleri soldurur
Kimini Mecnun eder çöllere düşürür
Kimini Ferhat eyler dağları deldirir
Kimini canından bezdirir
Aşk,
Yakar köz eder girdiği yüreği
Aşka düşen ayıramaz artık
Ne gündüzü ne geceyi…

Gündüzler gece oldu ceylan gözlü Züleyha’ya
Bir yanda dünyalar güzeli Yusuf
Bir yanda nikâhlısı Aziz Kıtfir
Gönlü Nil gibi coşkun Yusuf’a akar
Aklı durmadan hakikati tartar
Doluya koyar almaz
Boşa koyar dolmaz
Mısır güzeli Züleyha
Bir çıkar yol bulamaz.
Akıl günlerce aşkla savaşır,
Bazen akıl kazanır
Bazen aşk
Sonunda akıl terk eder başı
Aşk kalır.

Züleyha,
Perişan, serer yüreğini Yusuf’a
Mısır’ın nazlı sultanı köleye köle,
Köle sultana sultan olur.
O yalvarır, yakarır, dilenirken
Aşkı için Yusuf’a
Yusuf imdat için yalvarır Yaratan’ına


Yusuf
Dünyanın en güzeli
Yusuf
İffetin, ahlakın en yücesi
Yusuf
Geleceğin korunmuş peygamberi
Korkar,
Günahın kirinden, pisinden
Yardım diler tüm gönlüyle Rabbinden

İbrahim’i ateşle,
İsmail’i Zemzemle,
Yunusu balıkla,
Nuh’u tufanla koruyan
Yusuf’u da korur zindanla
Zindan bir medrese olur bu elmas ruha
Kutsiler yoldaş olur, cennet gülü Yusuf’a.


Zindan karanlık,
Zindan soğuk,
Beşere dayanılmaz çile
Yusuf’a sabrı, kadere rızayı, tevekkülü öğreten
İki zorlu hece:
Zindan…

Kader ağlarını iplik iplik örer,
Rahman emriyle gün gelir çile biter.
Kölelik zinciri çıkar Yusuf’un bileğinden
Mısır hazineleri saçılır kutlu ellerinden
Dünün kölesi bugün sultan
Zorlu bir imtihandır geride kalan.

Yakup
Ciğerparesini yitirmiş dertli dolap,
Bilinmez ona ne güzellikler tattıracak Çalap
Yusuf’un acısıyla kör olmuş yaşlı gözler,
Senelerdir o güzelin dönüşünü gözler…

Kıtlık
Zengini fakir
Fakiri hepten yoksul eden kıtlık
Kasıp kavurur cihanı açlık
Ana bir lokma aş bulamaz yavrusuna


Ölür analar,
Ölür yavrular,
Yağmur inat eder yağmaz,
Ölü çıkmadık yer kalmaz.
Analar ağlar
Bebeler ağlar
Kenan ağlar
Kenan’da bir koca nebi
Yakup ağlar…

Mısır
Kıtlığa meydan okuyan bir şehir
Yusuf’un elinden bereket akar
Mısır yurdu açlara kucak açar
Dünyanın her yanından gelen çaresizler
Yurtlarına rızıklarla dönerler

Yusuf
Yakup’un ciğerparesi,
Yusuf
Dünün ayağı zincirli kölesi.
Bugünün adil Azizi
Gece saçlı Züleyha’nın
Biricik eşi…

Yusuf
Senelerce rüyada muştulananı bekler,
Vatanının bağrından söküp atanı bekler,
Allah’ın adaletini bekler,
Ben-i İsrail’i
Canından azizi
Nebiler nebisi
Gözü yaşlı Yakup’u bekler…

Ve bir gün beklenenler gelir Mısır’a
Aç, perişan, mahzun
Kıtlık cana yetmiş,
Ölümün yeli eve esmiş,
Açlığa altının, elmasın bile
Hükmü geçememiş
Peygamber ailesi
Mısır’a imdada gelmiş

Yüce gönüllü Yusuf unutur geçmişi
Sonuna dek açar tertemiz yüreğini
Serer önlerine tüm servetini
Yıllar öncesinin muştulanan rüyası gerçek olur
Yusuf güneş olur,
Ay olur kardeşleri
Önünde eğilir her biri
Pişmanlık ateşi yakar sineleri,

Utançtan yere eğilen başlar,
Yusuf’un şefkatiyle ancak kalkar.
Diller lal olur, konuşamaz
Susar,
Gözlerden akan yaşlar,
Hasetten çoraklaşmış gönülleri sular.

Kenan’da yaşananlar unutulur,
Ben-i İsrail çoluk çocuk yola koyulur,
Çileli Yakup kuş olur Yusuf’a uçar,
Yusuf dostuna düşmanına kucak açar.
Yakup kavuşur Yusuf’una
Yusuf kapanır müşfik babanın ayağına,
Peygamber varisine doya sarılır.
Yıllardır görmeyen gözler dünyaya açılır,
Mısır peygamber neslini buyur eder,
Varını yoğunu önlerine serer,
Çekilen elemler son bulur,
Mısır Kenan’la kardeş olur…
…….
Kulak verin ve dinleyin
Rüzgâr neler der,
Kenan’dan Mısıra
Züleyha’dan Yusuf’a
Bir içli öykü söyler.


Ve her şeyi özetler
Kenan:
İli
Mısır:
Menzili
İhanet, aşk, esaret, sultanlık:
Hikâyesi
Yusuf’tur asırlardır güzelliğin timsali
Yusuf
Çilenin peygamberi…

Derya AKGÜN

.*.*.*.*.*.*.*.

Allah razı olsun kardeşim ellerine emeğine sağlık.

sevgilerimle
güvercin



Huzur ve güven içinde yenen kuru bir ekmek,endişe içinde yenen baldan daha tatldır.Namus içinde yaşanan bir çadır,ahlaksızlığın hüküm sürdüğü bir köşkte yaşamktan daha sevimlidir...


Serbest Kürsü

MollaCami.Com