Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Üniversite Konsepti ve Kimlik Dejenerasyonu

Üniversite Konsepti ve Kimlik Dejenerasyonu

Bin bir düşünce fakülte binasından çıkıp, kampüs içindeki otobüs durağına doğru ilerliyorum. İçimde ne baharın gelişine dair bir sevinç, ne serinliğin terk edişine dair bir üzüntü…

Akıllar ruhları terk eden gerçek “huzur”un yasını tutmakta. “Hayatta bir gariplik var sanki” diyor her çehre, baktığınız her yüz bunu anlatmak istercesine ezgin. Her çehrenin çare arayışı, ya huzura inen darbenin parmaklıklarından bakarcasına bakıyor ya da hâlet-i ruhiyesinin mutsuzluğa namzet görüntüsünü müspetliğe çevirebilmenin savaşında. Cahit Sıtkı Tarancı’nın deyimiyle yolu yarılamış bir adamın bakışı gibi…

Tüm bunların sebebi büyümüş olmak mı? İnsan gerçekten büyüdükçe huzurunu kaybetmeye mecbur mudur? Küçük yaşlardaki huzur iklimi neden yerini, sisten-dumandan görünmeyen, karanlıkta yolunu şaşırmış ama haritaya göre ilerde bir uçurum olduğunu hatırlayan ve bu tedirginliğe çare bulmakta acizliğini elle tutulur şekilde hisseden bir kişiliğe bürünür?

Ruh; doyurulması gereken bir çocuk gibi, yemek vaktinin geldiğini sezmişçesine mızmızlanıyor.

Vakit gelmiş!

Eksiklik hissedilir olmuş. Kalp kabı boş, herkes bir arayış içinde ve çoğusu kalbini tatmin edecek ilacın ne olduğunu bilmeden ama bu eksikliği gidermeyi kendisine birinci vazife addetmiş olarak, zevkte-eğlence de, kimisi şehvetâni hislerinin esiri, bin bir türlü dünya meşgalesiyle bu ilacın peşinde birer avcı. Dedik ya, nerede arayacağını da bilmiyor ki!

***

Hâlâ derslikte olanlara takılı kafam. Şuursuzluk mu denmeliydi yoksa “dejenere plan” kalıplarından biri mi denmeliydi. Sınıftaki bayan öğrencilerden birinin ders sonunda duyuru yapmak için tahtaya çıkması ve ardından bilmem ne barının-gece kulübünün reklamını yapıp öğrencileri oraya davet etmesi ve bu davet esansında “Gelin bir biramızı-içkimizi içersiniz” kısmını söylerken, adeta bizim saf Anadolu insanının “Gelin bir kahvemizi içersiniz” şeklindeki söyleyişinin rahatlığında olması hayretler uyandıracak cinsten.

Tabi bununla bitmeyip hayret potansiyelimiz zirvede iken adeta zirveyi zorlarcasına ders hocasının “Şu gece kulübünün birası pahalı, şurası ucuz” muhabbetine dalması…

***

Bir de maymuncuk misali her kilide sokulmaya çalışılan “gelişim” gibi, kökleri ve etkisi üzerinde yeterince düşünülmediği zahir söylemlerin öğrencilerin diline dolanışına şahit olursunuz.

Nedir bu gelişim?

“Müslümanların gelişmesi” ne demektir? Hollywood’la boy ölçüşecek projeksiyonlar mı yapabilmektir. Yoksa eurovizyon yarışmalarında her sene birinci çıkarmak mıdır? Ya da öğrencileri çağdaş(!) hapishanelere tıkmak mıdır?


FLÖRT

Tutup da klasik nasihat söylemleri ile bu olayı tenkit etmek yerine, ortaya çıkma sebepleri üzerinde durulması daha mantıklıdır. Evvelâ bilinmelidir ki, üniversite öğrencisini bekleyen başlıca tehlikeler; arkadaşlık, flört, aşk, aile denetiminin yokluğu vb. şeylerdir.

Divan şairimiz Baki dostları üçe ayırır:
1. Yeme-içme, gıda gibi her zaman lazım olanlar,

2. İlaç gibi, lüzumunda bulunması gerekenler,

3. Hastalık gibi istemediğin halde seni bulanlar...

Sanıyorum bu kategorilerin dışına çıkan dostlar olsa da, bu ana tasnif doğru.

***

Üniversitede flört ise, bir pisliktir, harama götüren yoldur, zinaya mukaddimedir, zamanenin eğlencesi, derbederlerin kârıdır. Ateşlenilen duyguların, vâd edilen istikbalin çöküşe namzet ibtidâsıdır.

Peki buna yönlendiren nedir gençleri?

Dedik ya, aranan bir ilaç/manevî huzur mevzû bahis diye. Aile denetim ve desteği olmayan genç, bu huzuru ya o mezkûr davette arayacak, ya da karşı cinste… Yalnızlığın verdiği sıkıntı ile nefsinin bu tür şeylere haklılık payı vermesi zor olmayacaktır.

Kolay av olanın kolay terk edilişine, hayat arkadaşlığı hayallerinin huzur intihâsına sahne olduğu mekândır üniversite. Bu sahnenin de aktörüdür flört…

Hâsıl-ı kelâm, netice-i meram; eğer zor olan ahir zamanda genç olmaksa, daha zor olanı ahir zamanda üniversiteli genç olmaktır!

Selâm ve sevgiler…


Adem YAKUT

Allah razı olsun Ankebut kardeşim. birgün değil hergün okunması gereken bir yazı nefsimiz şu ahir zamanda bizimle öyle bir savaştaki onu bir saniye bile kendi hailne bırakmaya gelmez.

cok tesekkur edrım kardesım..cok onemli bir konuyu gundeme getırmısınız..suan bu konular konusulmuyor ama yakın bır gelecekte hayat cıkmaza gırınce herkes bu konuyu gundemıne alacak.umursamadıgımız bu konu tek sorunumuz ve tek sıkıntımız olacak.cozumler arasan da artık cok uzaklarda kalacak..Zaman bu yolu haklı cıkartacak biz anlayamasak da..


------------------------------------------------------------------------------------------------
“..İmamı Rabbani evlatları güzeldir, imanlar güzeldir, kalpleri güzeldir.."
"..Beni bir ben bilirim bir de Yaradan
Bana bir ben lazım bir de Anlayan.."

Teşekkürler..Muhteşem olmuş yazınız...Mevla sizleri zulmetten korusun...



Gönül vermiş gönüllerin son durağı sensin www.mollacami.com olmadan artık hayat nasıl geçsin

Gençliğin suiistimâliyle gelen hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere ve kalb ve ruhun gıdasızlık ve vazifesizliğinden neş’et eden sıkıntılarla meyhanelere, sefahethanelere veya mezaristana düşeceklerini bilmek istersen, git hastahanelerden ve hapishanelerden ve meyhanelerden ve kabristandan sor. Elbette, ekseriyetle gençlerin gençliğinin suiistimalinden ve taşkınlıklarından ve gayr-ı meşru keyiflerin cezası olarak gelen tokatlardan eyvahlar ve ağlamalar ve esefler işiteceksin.

Eğer istikamet dairesinde gitse, gençlik gayet şirin ve güzel bir nimet-i İlâhiye ve tatlı ve kuvvetli bir vasıta-i hayrat olarak âhirette gayet parlak ve bâki bir gençlik netice vereceğini, başta Kur’ân olarak çok kat’î âyâtıyla bütün semâvî kitaplar ve fermanlar haber verip müjde ediyorlar.

Madem hakikat budur. Ve madem helâl dairesi keyfe kâfidir. Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazan bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir. Elbette, gençlik nimetine bir şükür olarak, o tatlı nimeti iffetle, istikamette sarf etmek lâzım ve elzemdir. (Risale-i Nur K.)
____________________________________________________________________

Andolsun Zikirden sonra Zebur'da da :''Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır'' diye yazmıştık.(Enbiya,105)

Hâsıl-ı kelâm, netice-i meram; eğer zor olan ahir zamanda genç olmaksa, daha zor olanı ahir zamanda üniversiteli genç olmaktır!


Mükemmel ifade edilmiş, teşekkürler.


Allah razı olsun kardeşim. Gerçekten çok önemli bir noktaya değinmişsiniz. Üniversite Genci olmak çok hemde çok zor..

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-

teşekkür ederim yazınız gerçekten okunmaya değer..Allah hepimizin Yar ve Yardımcısı olsun..

**HERKESİN HAYATLA BİR KAVGASI VAR,BARIŞMIYOR BİRTÜRLÜ YILDIZLARI...**

Allah razı olsun talebecıkk'ınde dedıgı gıbı yazınız gercekten okunmaya degerdı!!! ne buyuk gaflet ama Rabbım sonumuzu hayır etsın! selametle...

allah razı olsun kardeşim konuyu çok güzel ele almışsın aynı düşünceleri paylaşıyoruz

Teşekkür ederiz.
Zamanımızın kanayan yarasına parmak basmışsınız.İnsanoğluna Hz Allah yaratıldığından itibaren bir şeye inanma ihtiyacını vermiştir.İşte aileler evlatlarına vaktinde değerlerini dinini öğretmediği takdirde o gençler de sapkınlıklar yapmaya yahut yanlış olan şeyleri dğoru olarak kabul edip, sizinde ifade ettiğiniz gibi dejenere bir gençlik olacaktır.
Temelinde maneviyat ve değerleri olmayan hiç bir nesil ayakta kalamaz,yıkılmaya mahkumdur.Mevla yeni yetişen nesile şuur ihsan eylesin...

Amin

Bu güzel anlatımdan sonra ne söylenebilir ki.

Kanayan yaramız.iDRAK EDEBİLENE..

Teşekkürler.


Blog Paylaşımları

MollaCami.Com