Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Namaz Merkezli Bir Hayat

Namazda hayata ara verilir, tamamen kulluğa yönelinir. Bunun için secde insanın Allah’a en yakın olduğu andır ve namaz bütün ümmetlere farz kılınmıştır. Böylece insanın yaratılma sebebi olan kulluk namazla bütünleşmiş, doğru yolda olanlar hayatlarının merkezine kulluğu, kulluğun merkezine de namazı koymuşlardır.

Dilimize Farsça’dan geçmiş olan namaz kelimesi köken olarak “birine boyun eğerek veya diz çökerek saygı gösterme” anlamına gelir. Arapça’da namazı ifade etmek için başta “salât” olmak üzere “dua”, “zikir” gibi pek çok kelime kullanılır. Kur’an-ı Kerim’de de geçen bu ifadeler namazla ilgili çeşitli çağrışımlara yol açar. Dua, namazın Allah’a karşı bir yakarış olduğunu, zikir sürekli Allah ile birlikte olmanın en etkili yolu olduğunu hatırlatır.
Allah Tealâ Zâriyat suresinin 56. ayetinde insanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etmek için yarattığını ifade buyurur. İnsanoğlu yaratıldığı ilk andan beri ibadetle yükümlüdür. Rabbi karşısında eğilmek ve acizliğini ifade etmek durumundadır.

Yüce Rabbimiz kullarının bu görevi yerine getirmesi için pek çok ibadet şekli belirlemiştir. Ancak namaz bütün sadeliğiyle kulluğa yönelik olduğu için bu ibadetler arasında biricikliğini hep korumuştur.

Namazda hayata ara verilir, tamamen kulluğa yönelinir. Bunun için secde insanın Allah’a en yakın olduğu andır ve namaz bütün ümmetlere farz kılınmıştır. Böylece insanın yaratılma sebebi olan kulluk namazla bütünleşmiş, doğru yolda olanlar hayatlarının merkezine kulluğu, kulluğun merkezine de namazı koymuşlardır.

Hesap nereden başlar?

Allah Rasulü s.a.v. Efendimiz buyurur ki:

“Kıyamet gününde kulun bütün amellerinden önce namazlarına bakılır. Eğer namazı tam görülürse hem namazı hem de bütün amelleri kabul edilir. Şayet namazı eksik görülürse, namazı reddedildiği gibi diğer amelleri de reddedilir.” (Ebu Davud)

Namaz o kadar önemlidir ki adeta namaz bir yana her şey bir yanadır. Tam bu nokta, çok ciddi şekilde düşünmemiz gereken bir noktadır. Namazın neden bu kadar önemli olduğunu kavramadan kıymetini bilmemiz mümkün olmaz.

Hepimiz kendimize göre bir hayat tarzı belirleriz. Bazı şeyleri önceler, bazı şeyleri de öteler ya da erteleriz. Yani olmazsa olmazlarımız vardır, bir de olsa da olur olmasa da olurlarımız...

Mevlâmız da bir hayat tarzı belirlemiştir. Yapılması gerekenleri, terk edilmesi gerekenleri bildirmiş, bunlardan hangisinin hangisinden daha önemli olduğunu da belirtmiştir. Kul dine yönelmekle bu ilahî hayat tarzını seçmiş olur. Dine yöneldiği zaman da seçtiği hayat tarzının merkezinde namazı bulur. Namaz kılmak ve onu her şeyden üstün tutmak bir anlamda şu demektir: “Allahım! Ben kendi bildiğime göre yaşamak yerine senin ermine uymayı seçtim. Emirlerini de kendimce yorumlamıyor, sana itaat ederken senin belirlediğin sıraya riayet ediyorum.”

Nasıl bir namaz?

Namazın bütün ibadet şekillerini içinde barındırıyor olması, sadece namaz kılınsın, başka ibadete gerek yok manasına gelmez. Olsa olsa namazın biricikliğini, merkezî konumunu ve ulvî nimetlere erişmede anahtar rolünü belirtir. Namazın nimetlerinden yararlanmak için de sıradanlaşmış, adet haline getirilmiş olması değil belli özellikleri taşıması istenir. Hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

“Bir müslüman, farz namazın vakti geldiğinde güzelce abdest alır, huşu içinde ve rükûunu da tam yaparak namazını kılarsa, büyük günah işlemedikçe, bu namaz önceki günahlarına kefaret olur. Bu her zaman böyledir.” (Müslim)

Yani kıldığımız namaz sayesinde günahlarımızın bağışlanması için öncelikle abdeste, gönül huzuru ve tadil-i erkâna dikkat etmek, büyük günah işlememek gerekir. Abdestin güzelce nasıl alınacağı hadis-i şeriflerde belirtilmiştir ve bugün uyguladığımız şekildedir. Fakat abdest alırken ilahî huzura çıkmaya hazırlık yapıldığı bilinciyle hareket etmek, abdest azalarının nerede başlayıp nerede bittiğine dikkat etmek ve sünnetlere uymak gerekir.

Namazda huşu, yani kalp huzuru için Allah dostları pek çok tanım yapmıştır. Bu tanımlara bakarak huşunun en azından namazda başka bir şey düşünmemek olduğunu söyleyebiliriz. Tam huşuya ermek her zaman kolay olmasa da her mümin namaz kılarken aklıyla, gönlüyle Rabbinin huzurunda olduğunu unutmamakla yükümlüdür.

Tadil-i erkân ise kıyam, rükû, secde ve oturuşların tam olarak yapılmasıdır. Namazdaki hareketler tane tane olmalı alelacele oturup kalkılmamalıdır.

Yukarıda geçen hadis-i şerifteki büyük günahlara gelince... Bunlar hadis-i şerifte şöyle sıralanmıştır: Allah’ın tekliğine, büyüklüğüne, kudretine ve otoritesine ortak kabul etmek yani şirk koşmak, büyücülük, adam öldürmek, cihaddan kaçmak, yetim malı yemek, faizcilik, namuslu kadına iftira etmek...

Bu yedi büyük günah yanında alimlerimiz zina etmeyi, içki içmeyi, küçük de olsa bir günahı sürekli işlemeyi de büyük günah saymıştır. Büyük günahları en iyi anlatan tasniflerden biri de hepimizin bildiği “54 farz”dır.

Kötülüklerle inanan arasında set

Ankebut suresinin 45. ayetinde Mevlâmız buyurur ki: “Şüphesiz namaz insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” Demek ki namaz kıldığı halde kendisinde bir düzelme hissetmeyen, dinin yanlış saydığı davranışlara devam eden kişiler namazlarını gözden geçirmelidir.

Namazla diğer ibadetler ve hayırlı işler arasında bir yardımlaşma vardır. Yapılan güzel davranışlar kişiyi namaza yönelttiği gibi, namaz kılmak da kötülükleri engeller, hayra ve hakka yöneltir. Bu denge kurulurken dikkat edilmesi gereken şey, önceliklerin doğru belirlenmesidir. En büyüğünden en küçüğüne bütün hayırlı ameller bir kurtarıcıdır. İnsanın kurtuluşuna bir köpeğe su vermesi bile vesile olabilir. Hiçbir şeyi küçük görmemek gerekir. Ama hayırlar arasında tercih yaparken de ilâhi düzene uygun hareket edilmelidir.

Buna göre, namaz kılmayan birinin “benim kalbim temiz demesi” anlamlı olmaz. Hatta insanlara hizmet ediyorum düşüncesiyle namazı hızlı kılmak veya sünnetleri terk etmek bile yanlıştır. Sonuçta hizmet olsun, ilim olsun bütün ibadetler Allah içindir ve neyin daha önemli olduğunu belirlemek Allah’ın hakkıdır.

Namazın hakkını vermek için göstereceğimiz özenin, harcayacağımız zamanın dünya ve ahiretimize zarar vermeyeceğinin garantisi, kainatın yaratıcısıdır.

siteniz çok güzel fakat online ilahi dinleyemiyorum.


Genel Konular

MollaCami.Com