Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Varlığımın Sebepler Ötesi Efendim



Merhamet dilendigim kelimelerin golgesinde içimin yankisini sana yollamak istiyorum.

Yuregimde çaglayanlar var, dinmeyen gozyaslarim var efendim. Sana yolluyorum tum hasretlerimi, asarak

yuregimin çol kumlarini. Demet demet yildizlarin kutlu rehberlerimdir, kapina yoneldigim gecenin su issiz

saatlerinde. Gonul heybemde gozyaslarim, geçtigim yollara serpiyorum sadakam diye. Yurek tezgahinda

dokudugum sancilarim var sadagimda, kusandigim acilar var. Iste geldim kapina efendim, dilimde senden

dilendigim sefaatin var.

Ey Nebi, inan ki sensiz gunduzlerimiz bile geceye dondu. Alnimizi uful uful oksayan rahmet yuklu

solugundan mahrumuz yillardir. Senin yoklugun, olu ruhlara can veren nefesinin yoklugu, bizi agyar

atesinde yakti. Deden Hazret-i Ibrahim'e yakilan atesten daha acimasizdi yandigimiz atesler.

Medet Sultanim! Hicraninla yanan ruhumuza parmaklarindan yine bosaltmaz misin kevserlerini oluk

oluk? Utancimiz buyuk. Adini bir bayrak gibi dalgalandiramadik gonul semalarinda. Giremedik

kalplere, adini sunamadik sana muhtaç sinelere. Buyuk utançlara kundaklandik; ama sen sultansin Efendim, ne

olur himmetini esirgeme boynu bukuk, yuregi yarali ummetinden. Yarali yuregimizi, Hazret-i Eyyub'a

bahsedilen ab-i hayat gibi çaglayanlarla yikayacagin gunu bekliyoruz.

Bir gun gozlerimizden perdelerin kalkacagi umidiyle yasadik hep. Temessulunle serefkudum buyurdugun Ahmet

Rufai hazretlerine imrenir olduk. Biz de, gunahkâr dudaklarimizi senin o pak ellerine dokunduracagimiz

gunun hasretiyle bekliyoruz efendim.

Sen, çiçek çiçek donanmis vefalarla kucaklayan Uhud'un bagrindaydin hani... En has suhedanin vefa kokan

cennet mekânlarini ziyaret etmistin... Ve orada demistin ya, 'Kardeslerime selâm olsun!' diye... Ey

Nebiler Sultani Efendim! Bizleri, isaret buyurdugun o garip devirde gelen kardeslerin sayip ziyaret

etmeyecek misin? Ayagi ve alni beyaz sekili atlarin say bizi, aldigimiz abdestlerimiz var gunde bes vakit.

Ne olur efendim, Mekke'den Medine'ye hicret eder gibi gel. Sen gel ki, gunesin bizi terk ettigi karanlik

gecelerimize dolunaylar dogsun. Yeniden bestelensin 'Tale'al Bedru'lar. Hiç gunahi olmayan çocuklarimiz

seslendirsin yine o yanik nagmeleri. Ellerinde demet demet gullerle bekleyen kadinlarimiz, gozyasi

çaglayanlariyla yikasin yollarini.

'Ey sevgili, en sevgili' Efendim! Seni anlayamayan nazarlara keske, sana perdedâr olan bir orumcek kadar

vefali olabilseydik. Anlayabilseydik kiymetini... Seni anlatabilseydik... Keske bir guvercin olabilseydik,

dunyanin dort bir tarafina nur dagitan ellerinden uçurdugun. Senin çaglari asan o kudsî çagrilarini

tasiyabilseydik çaglardan çaglara ve deniz asiri diyarlara.

Ne olur gel Efendim! Çagin yetimleri var seni bekleyen. Sana kasideler yazan bagri yanik âsiklarin

var, agit yakanlarin var. Agidi dindirecek oksuzlerin var. Ve talihsiz devrin Asiye yuzlu, Meryem iffetli

yetimleri var. Gozyaslarina sunger olacagin surmeli ceylanlarin var. Sakat vicdanlarda çarmiha gerilmek

istenen Mesih soluklu yigitlerini ne olur daha fazla bekletme Efendim. Atese atilmak istenen Ibrahimlerimiz

var, Senin gul bitiren yagmurlarini bekliyorlar. Biçak altinda tevekkulle bekleyen Ismaillerimiz var; yoluna

kurban olmayi bekleyen koç yigitlerimiz var.

Biliyoruz, askina pervane olamadik. Yanlis ateslerde yandi ruhumuz. Yanlis pazarlara surulduk. Yalanci

safaklarla kandirildik yillar yili. Sensizligin girdabinda zehrini yudumladik hayatin. Onca

gunahlarimiza, bize yakismayan kusurlarimiza ragmen, senin buyuklugun kadar buyuttuk umutlarimizi. Daglar

kadar gunahlarimiz olsa da sen kadar umutlarimiz var.

Hani diyorsun ya Efendim, 'Benim sefaatim, ummetimden gunah-i kebair isleyenleredir.' Kim bilir kaç gunah

kirinin içinde buyuttuk bembeyaz umutlarimizi.

Tutunduk verdigin soze. Mujdenin ipekten çehresine sarindik.

Ey Nebi, kendisine yollanan salatu selâmlari isiten vefali Dost. Sana yolladigimiz salatu selâmlarin

simsicak golgesinde beyaz dualarimizin aydinligiyla yoneldik kapina. Temessulunle, meftunlarini

sevindirecegin zamani bekliyoruz. Sireten sekil degistirecek kadar buyuk gunahi olanlarin imdadina,

sirf sana yolladiklari salatu selâmlar hatirina yetismistin Efendim. Ve biz ahirzamanin garip

insanlari, bir kere daha temessul edip imdadimiza yetisecegin gunun hasretini çekmekteyiz.

Yetis imdada ya Resulallah, ne olur imdadimiza yetis!

Gonul Kâbe'sinde, gunahlarimiza ragmen yine de bir yer var Efendim tesrif buyuracagin. Yuregimizin

yanikligiyla tutsuledigimiz gozyasi dolu mahzenlerimiz var. Uyku nedir bilmeyen kirpiklerimiz var Seni

bekleyen. Ne olur gel, gel ki: 'Kadem bastin gonul tahtina / A Sultanim sefa geldin.' diyelim bagri yanik

âsiklarin gibi.

Ey, 'Levlake...' hitabinin Nazli Sultani, naz makaminin efendisi! Yildizlarin, yoluna kaldirim

taslari gibi dizildigi, yuregi bulut bulut olan Sevgili! 'Yagarsin, taslar bile yemyesil filizlenir.'

Sen olmasaydin eger, taslardan daha kati yuregimizde hiç yeserir miydi yepyeni umutlarimiz! Imanin

gokkusagi renkleri belirir miydi yagmur sonrasi gibi!

Yuregimizin yamaçlarinda boy verir miydi hiç, sen kokan guller, olmasaydin Efendim!

Ve bir de Efendim, 'Damar damar seninle, hep seninle dolsaydik', koruyabilseydik 'vefa'mizi... Açsaydi daim

bizim de gonlumuzde vefa çiçekleri... Bir Molla Cami de biz olsaydik, ashabina kitmir olmayi cani gonulden

dileyen... Kitmirin olabilseydik ey Sah-i Rusul! Sana sadik olabilseydik... Adina ve ashabina sahip

çikabilseydik ta hasre kadar... Ashab-i Kehf'in kitmiri gibi olsaydik... Onca gunahlarimiza ragmen,

'Senin ashabin cennete giderken ben nasil cehenneme giderim?' diye inleseydik... Iniltilerimizde

bestelenseydi umitlerimiz...

Kabul eder misin bizi Efendim, ashabinin kitmiri olarak?

Zira Efendim, 'Sana sirilsiklam bir bakis da ben olsaydim' diyerek basimizi koydugumuz olmustur

yastiga, tutundugumuz an olmustur duslere.

Ne olur; 'Gel ey Muhammed bahardir / Dudaklar ardinda

sakli / Aminlerimiz vardir / Hac'dan doner gibi gel /

Mirac'dan iner gibi gel / Bekliyoruz yillardir.'

Bir demet gul var elimizde, titreyen yuregimiz var.

Gullerimiz solmadan, gul kurusu aglamadan yuregimiz, ne olur gel Efendim!

GÜL KOKUSUNU SİZDEN Mİ ALMIŞ BİLMEM
BİR ATEŞ ATTINIZ İÇİME SÖNMEZ YANAR HER DEM
BÜKÜLÜR BOYNUM, BİR GARİPLİK ÇÖKER
DOYULMAZ GÜZELLİĞİNİZE HASRET KALDI BU GÖZLER!

EFENDİM BENİM GÜZEL EFENDİM
SULTANIM BENİM GÜL SULTANIM

Günlerin ne günlerdi
Çağların ne çağlardı
Sen dünyaya gelmeden
İnananların vardı
Hatice'nin goncası
Aişe'nin gülüydün
Ümmetin gözbebeği
Göklerin rasülüydün

Şimdi seni ananlar
Anıyor ağlar gibi
Ey yetimler yetimi
Ey garibler garibi
Nerde kaldın ey Rasül?
Nerde kaldın ey Nebi?
Düşkünlerin kanadı
Yoksulların sahibi

Elçisin elçi geldin
Elçilerin gönderdin
Sen ruhunu Allah'a
Elin ümmete verdin
Gel ey Rasül bahardır
Hac'dan döner gibi gel
Mirac'dan döner gibi
Bekliyoruz yıllardır...


Arif Nihat Asya

***************************************

Teşekkür ederiz güvercin..Allah razı olsun..

Mevlam habibine hakiki ümmet eylesin cümlemizi..

Ben teşekkür ederim kardeşim. Katkın çok güzel.. Allah razı olsunİnşallah hakiki ümmet olabilme şerefine nail oluruz.

sevgilerimle
güvercin


Edebiyat ve Şiir

MollaCami.Com