Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Ashâb-i Kirâmin Büyüklügü

Ashâb-i Kirâmin Büyüklügü


ÜCÜNCÜ CILD,YIRMIDÖRDÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektup,molla Murâd-i Kesmîye yazilmistir.Eshâb-i kirâmin büyüklügünü ve birbirleri ile sevistiklerini bildirmektedir.

Allahü teâlâ,Feth sûresinin sonunda,(Muhammed,Allahü teâlânin insanlara gönderdigi peygamberidir.Onunla birlikte olanlar, kâfirlere karsi çok siddetlidirler.Birbirlerine karsi pek merhametlidirler)buyuruyor.Bu âyet-i kerime uzun olup,sonunda,(Kâfirlerin onlara gayz etmeleri için...) buyurulmaktadir.Allahü teâlâ,Eshâb-i kirâmi,birbirlerini çok sevdiklerini bildirmekle övmektedir.Âyet-i kerimede bulunan (Rahîm) kelimesi,sevismenin çok oldugunu gösteriyor.

Böyle kelimelere arabî gramerinde(Sifat-i müsebbehe)denir.Hem çokluk,hem de devam bildirir.Eshâb-i kirâmin sevismelerinin devamli,sürekli oldugunu göstermektedir.Resûlullah hayatta iken de,âhirete tesrîf eyledikten sonra da, hep sevistiklerini bildirmektedir.Eshâb-i kirâmin birbirleri arasinda, sevismeye uymayan hiçbir seyin,hiç bir zaman bulunmadigi,bu âyet-i kerimeden anlasilmaktadir.Birbirine karsi,kin beslemek,düsmanlik,çekememek gibi çirkin seylerin hiçbir zaman hâtirlarina bile gelmeyecegini,Allahü teâlâ,bu âyet-i kerimede açikça bildiriyor.Eshâb-i kirâmin her biri böyle idi.

Cünkü,âyet-i kerimedeki(Vellezîne)hepsi demektir.Hepsi böyle olunca, Onlarin en üstünleri için ne söylenebilir? Bu büyüklerde,iyilikler,elbette daha çok ve daha üstündür.Bunun içindir ki,O Server(Ümmetimin en merhametlisi Ebû Bekrdir!)buyurdu.Baska bir hadis-i serifte,(Benden sonra Peygamber gelmeyecektir.Benden sonra Peygamber gelseydi,Ömer elbette Peygamber olurdu) buyurdu.Bu hadis-i serif Deylemîde ve Künûzüddekâikta da yazilidir. Peygamberlerde bulunan her üstünlügün Hz.Ömer’de de bulundugunu,bu hadis-i serif göstermektedir.

Resûlullahdan sonra Peygamber gelmeyecegi için,yalniz bu makam kendisine verilmemistir.Peygamberlerde bulunan üstünlüklerden biri,müslümanlari çok sevmek ve onlara acimaktir.Acimaya ve sevmeye yakismayan haset,kin, düsmanlik,igrenmek gibi seyler,kötü huylardir.Insanlarin en iyisi,en üstünü olan Muhammed aleyhisselâmin terbiye etmesi ile yetismis ve ümmetlerin en iyisi olan bu ümmetin en üstünleri olmus bulunan kimselerde,bu kötü huylarin bulunabilecegi hiç düsünülebilir mi? Bütün milletlerin yerini tutmus olan bu milletin en ileride olanlari Eshâb-i kirâmdir.

Onlarin yasadiklari asir,zamanlarin en iyisidir.Onlarin yetistiricisi, Peygamberlerin,en üstünüdür.Bu islâm ümmetinin en asagisi bile,bu kötü huylardan igrenir.Eshâb-i kirâmda bu kötü huylar bulunsaydi,bu ümmetin en iyileri olabilirler mi ve bu ümmete de ümmetlerin en iyisi denilebilir mi idi? Ilk îmana gelmek ve önce sadaka vermek ve Allah yolunda cihâd ve can feda etmek seref ve üstünlük olarak söylenilebilir mi idi? Onlarin zamani, asirlarin en iyisi nasil olurdu? Resûlullahin terbiye etmesinin, yetistirmesinin ne kiymeti olurdu?

Bu ümmetin bir âliminin,bir Velîsinin yetistirdigi bir kimse,bu kötü huylardan kurtuluyor,tertemiz oluyor da,bütün ömrü Resûlullahin yaninda ve hizmetinde geçen ve Ona ve Onun dînine yardim için,Onu kuvvetlendirmek için malini,canini feda eden,Onun bir isareti ile ölüme atilan kimselerde,bu kötü huylarin bulunabilecegi hiç düsünülebilir mi? Bunu hâtira getirebilmek için, Resûlullahin büyüklügüne[Allah göstermesin]inanmamak lâzim gelir.Onun yetistirmesinin,bir Velînin,herhangi bir terbiyecinin yetistirmesi kadar iyi olamayacagini sanmak gerekir.

Hâlbuki,âlimler,sözbirligi ile bildiriyor ki,ümmetin hiçbir Velîsi,o ümmetin bir Sahâbîsinin yüksekligine varamaz.Nerde kaldi ki,O ümmetin Peygamberinin derecesine çikabilsin! Ebû Bekr-i Siblî diyor ki,bir Peygamberin Eshâbina saygi göstermeyen,O Peygambere inanmis olmaz.

Coklari,Resûlullahin Eshâbinin ikiye ayrildiklarini sanmaktadir.Bir yandakilerin,Hz. Aliye karsi geldiklerini,öte yandakilerin de,Onunla isbirligi yaptiklarini söylüyorlar.Bu iki yanda bulunanlar,birbirlerine düsman imis.Birbirlerine kin besliyorlarmis .Bunlarin birçogu da,dünya çikarlari için,bu düsmanliklarini açiklamiyorlarmis.(Takiyye),yâni iki yüzlülük yapiyorlarmis.Eshâb-i kirâm arasindaki bu kötülükler,yüz seneye kadar sürmüs.

Böyle söyleyen kimseler,bu sapik,bozuk düsüncelerinden dolayi,Hz. Aliye karsi zannettikleri Eshâb-i kirâmi kötülüyorlar.Onlarin, sanlarina yakismayan seyleri yaptiklarini yaziyorlar.Insâf edilirse,biraz düsünülürse böyle zannedenlerin,böyle söyleyenlerin,her iki tarafta bulunan Eshâb-i kirâmi da kötülemis olduklari,hepsini kötü huylu yaptiklari hemen anlasilir.Böyle söyleyen kimseler,bu ümmetin iyilerinin hepsini,en kötüleri olarak, hattâ bütün insanlarin en kötüleri olarak tanitmak çabasindadirlar.

Hadis-i serifte(en iyi zaman)diye övülen bir asri,en kötü zamana çevirmek istemektedirler.Hangi akil,hangi insâf,Hz.Ebû Bekre ve Hz.Ömere dil uzatmaya izin verebilir ve dînin bu iki diregine,müslümanlarin bu iki gözbebegine leke sürdürebilir? Hz.Ebû Bekrin,bu ümmetin en kiymetlisi,en üstünü oldugunu, Kur'an-i kerim haber veriyor.(Velleyl)sûresinde,(Cehennem atesinden çok korkan,Allahin söz verdigi nîmetlere kavusmak için,malini Allah yolunda verir)meâl-i serifindeki âyet-i kerimenin,Hz.Ebû Bekri gösterdigini,Abdüllah ibni Abbâs ve baska Sahâbîler ve bütün tefsîr âlimleri söz birligi ile bildirmektedirler.

Ümmetlerin en iyisi olan bu ümmetin en müttekîsi,en kiymetlisi oldugu Allahü teâlâ tarafindan bildirilen bir kimseye kâfir demenin,kötü demenin,sapik demenin,ne kadar alçaklik olacagini artik düsünmelidir.Tefsîr âlimlerinin büyüklerinden,imam-i Fahreddîn Râzî hazretleri,(Bu âyet-i kerime,Hz.Ebû Bekrin bu ümmetin en üstünü oldugunu göstermektedir)demistir.Cünkü,“Hücurât” sûresinin onüçüncü âyetinde meâlen,(En üstününüz,Allahdan korkusu çok olaninizdir)buyuruldu.

Birinci âyet-i kerimede,bu ümmet içinde Allahü teâlâdan en çok korkanin,Hz. Ebû Bekr oldugu bildirildigi için,bu ümmetin en üstününün,O olacagi,ikinci âyet-i kerimeden anlasilmaktadir.Hz.Ebû Bekr ile Hz.Ömerin bu ümmetin en üstünü olduklarini,Eshâb-i kirâm ve Tâbiîn, sözbirligi ile bildirmislerdir. Bu sözbirligini,din imamlarimizin büyükleri bize haber vermektedir.Bu haber verenlerden biri, imam-i Sâfi'î hazretleridir.Hz.Ebû Bekr ile Hz.Ömerin,bu ümmetin en üstünü olduklarini,Hz.Ali de söylemistir.Hadis âlimlerinin büyüklerinden imam-i Zehebî,kitabinda diyor ki,(Hz. Alînin böyle söyledigini seksenden ziyâde kimse bize haber verdi).

Sî'î âlimlerinin büyüklerinden olan Abdürrezzak da,bunun için Hz.Ebû Bekr ile Hz. Ömerin,bu ümmetin en üstünü olduklarini söylemistir.Söyle ki,(Hz.Ali,Hz.Ebû Bekr ile Hz. Ömerin,kendisinden daha üstün olduklarini bildirdigi için ben de öyle söylerim.Yoksa, böyle söylemezdim.Hz.Aliyi sevip de Onun söyledigi gibi söylemezsem,benim için büyük günah olur)demistir.Ümmetlerin en iyisi olan bu ümmetin en üstünleri oldugu,(Kitap)ile, yâni Kur'an-i kerim ile,(Sünnet) ile,yâni hadis-i serifler ile ve(Icmâ),yâni Eshâb-i kirâmin sözbirligi ile ve Hz.Alînin söylemesi ile de bildirilmis olan kimseleri,kusurlu göstermek,asagilamak,bir müslümanin,bir insâfli kimsenin yapacagi sey degildir.

Böyle söylenirse,bu ümmetin neresinde hayr ve iyilik kalir? Bir kimseyi sövmek, kötülemek, iyilik olsaydi,ibâdet olsaydi,Kur'an-i kerimde mel'ûn olduklari,kötü olduklari bildirilen,Ebû Cehle ve Ebû Lehebe sövmek emrolunurdu.Bunlari sövmek,çok sevap olurdu.Herhangi bir kimseyi sövmek,çirkin bir seydir.Ondan uzaklasmak,demektir.Bunun neresinde iyilik vardir? Hele haksiz olarak sövmek,iyi bir kimseye sövmek,birseyi yanlis yere koymak olur.Bu da zulümdür.Hersey ve heryer de birbirine benzemez.Her zulüm de birbirine benzemez.

Hz.Osman-i zinnûreyn de,Eshâb-i kirâmin söz birligi ile,halîfe seçilmistir.Erkek kadin, o zamanda bulunanlarin hepsi,Onun halîfe olmasini istemistir.Bunun içindir ki,islâm âlimleri,(Hz.Osmanin halîfe seçilmesindeki söz birligi gibi birlik,diger üç halîfenin seçilmesinde hâsil olmamistir)dedi.Cünkü o zaman, çesitli söylentiler oldugu için, herkes seçim isine çok önem vermisti.Eshâb-i kirâmin hepsi seçime katilmisti.[Seyyid Kutb adindaki yazar,bu hakîkati anlamis olsaydi,(Osmanin halîfe olmasi,müslümanlar için ugursuz oldu)diyemezdi.Eshâb-i kirâmin sözbirligine dil uzatamazdi. ]

Kitabi ve Sünneti,yâni Kur'an-i kerimi ve hadis-i serifleri,bizlere Eshâb-i kirâm bildirdi.Din bilgilerinin dört temel kaynagindan biri olan(Icmâ'i ümmet),Eshâb-i kirâmin sözbirligi demektir.Bunlarin hepsi veya birkaçi kötülenirse,yoldan ayrildi,bozuldu denirse,islâm dîninin hepsine veya bir kismina güven kalmaz.Allahü teâlânin, Peygamberlerin sonuncusu ve Resûllerin en üstününü göndermesindeki fayda yok olur. Kur'an-i kerimi Hz.Osman topladi.Daha dogrusu,Hz. Ebû Bekr-i Siddîk ile Hz.Ömer Fârûk topladi.

Eger bunlara dil uzatilirsa,âdil olmadiklari söylenirse,Kur'an-i kerime güven kalir mi? Ortada müslümanlik diye birsey kalir mi? Bu isin çirkinligini,kötülügünü anlamalidir. Eshâb-i kirâmin hepsi âdildirler.Onlarin Kur'an-i kerimden ve hadis-i seriflerden bize bildirdiklerinin hepsi dogrudur.

Hz.Alînin zamaninda Eshâb-i kirâm arasindaki ayriliklar ve çekismeler,nefsin istekleri ile keyf için,mevki' ve makam ele geçirmek için degildi.Bunlar ictihâd ayriligi idi. Anlayista ayrilmak idi.Bir tarafin ictihâdi,yanlis idi.Bunlar,dogruyu anliyamamisti. Ehl-i sünnet ve cemaat âlimleri bu muhârebelerde Hz.Alînin hakli oldugunu ve karsisinda bulunanlarin yanildiklarini bildirmislerdir.Fakat,bunlarin yanilmasi,ictihâddan dolayi oldugu için,hiçbirine dil uzatilamaz.Hiçbiri kötülenemez.

Hz.Alînin hakli oldugunu,karsisindakilerin yanildigini söyleriz.Cünkü Ehl-i sünnet âlimleri,böyle söylediler.Fakat,karsisindakilere lânet etmek,Onlari kötülemek,taskinlik olur.Hiç faydasi olmaz.Belki, söyleyince zarari olur.Cünkü Onlar da,Resûlullahin Eshâbidir.Içlerinde,Cennetle müjdelenmis olanlar ve Bedr gazâsinda bulunanlar vardir.Bu gazâda bulunanlarin günahlari affedilmistir.Âhirette azâb görmiyecekleri bildirilmistir. Hadis-i serifte,(Allahü teâlâ,Bedr gazâsinda bulunanlara “istediginizi yapin!

Sizin her isinizi affeyledim” buyurdu) bildirilmektedir.Onlarin içinde,(Bî'at-i ridvân) denilen sözlesmede bulunanlar da vardi.Peygamberimiz,bu sözlesmede bulunanlardan hiçbirinin Cehenneme gitmeyecegini bildirmistir.Islâm âlimleri bildiriyor ki,Eshâb-i kirâmin hepsinin Cennete gidecekleri,Kur'an-i kerimden anlasilmaktadir.Hadîd sûresinin onuncu âyetinde meâlen,(Mekke feth edilmeden önce,Allah yolunda mallarini verenler ve cihâd edenler, ethden sonra böyle yapanlar gibi degildir.

Bunlarin derecesi daha yüksektir.Allahü teâlâ,fethden önce ve sonra, böyle yapanlarin hepsine Hüsnâyi söz verdi)buyuruldu.(Hüsnâ),Cennet demektir.Görülüyor ki,Mekke sehri feth edilmeden önce ve edildikten sonra,Allah yolunda mallarini verenlerin ve cihâd edenlerin Cennete gidecekleri müjdelenmistir.Bu âyet-i kerimede mal vermek ve cihâd etmek,Cennete girmek için sart olarak bildirilmemistir.Onlari övmek için bildirilmistir. Cünkü,Eshâb-i kirâmin hepsi böyle idi.Hepsi, Allah yolunda mallarini vermis ve cihâd etmislerdir.Eshâb-i kirâmin hepsi Cennet ile müjdelenmis oluyor.Böyle din büyüklerine dil uzatmanin ve kötü gözle bakmanin,insâftan ve müslümanliktan çok uzak olacagini düsünmek lâzimdir.

Suâl: Resûlullahin vefâtindan sonra,Eshâb-i kirâmdan birkaçinin dogru yoldan ayrildiklarini, bozulduklarini ve halîfe olmak için makam ve mevki' elde etmek için, kötü yollara saptiklarini ve Hz.Alînin hakki olan hilâfetini Ondan kaptiklarini söyleyenler ve yazanlar oluyor.Hattâ,içlerinde kâfir olanlar da varmis.Bu sözlere ve yazilara göre,Eshâb-i kirâmdan birçogunun,Cennetten mahrum kalacagi anlasiliyor.Cünkü, Sahâbîlik serefine kavusmak için,müslüman olmak lâzimdir.Müslümanliktan çiktigi,dogru yoldan ayrildigi söylenen kimsede,Sahâbîlik serefi kalir mi?

Cevap: Üç halîfenin Cennete gidecekleri,sahih hadislerle bildirilmistir.Bu hadis-i serifler karsisinda,kimse birsey söyliyemez.Bunlarin küfre kaymasi,kâfir olmasi,dogru yoldan sapmalari düsünülemez.Bundan baska Hz.Ebû Bekr ile Hz.Ömer Bedr gazâsinda bulunmakla sereflenmislerdir.Bedr gazâsinda bulunanlarin geçmis ve gelecek bütün günahlarinin affedilecegi hadis-i seriflerde bildirilmistir.Bu iki halîfe,Bî'at-i ridvân sözlesmesinde bulunmakla da sereflenmislerdir.Bu sözlesmede bulunanlarin hepsinin Cennete gidecekleri de,sahih hadislerle bildirilmistir.

Hz.Osman,Bedr gazâsinda bulunmadi ise de,Resûlullah Ona Medînede kalarak zevcesi olan, [Resûlullahin kizi]Hz.Rukayyenin hastaliginin tedâvîsine çalismasini emir buyurmustu. Bedrde bulunanlarin kavusacaklarina kendisinin de kavusacagini bildirmisti.Bî'at-i ridvân sözlesmesinde de,Onu Mekkelilere vazîfe ile göndermisti.Onun yerine kendisi bî'at buyurmustu.Bunu herkes bilmektedir.Bu üç halîfenin büyüklügünü Kur'an-i kerim de bildiriyor.Derecelerinin yüksekligini âyet-i kerimeler haber veriyor.Kur'an-i kerimden ve hadis-i seriflerden anlamayanlari n kuru inatlarinin hiçbir degeri yoktur.Seyh Sa'dî hazretleri,(Gülistân) kitabinda buyuruyor ki, nazm:

Bir kimse ki,Kur'andan,hadisten anlamaz,

Cevap vermemek gibi,ona cevap olmaz!

Hz.Ebû Bekre dil uzatanlara yaziklar olsun! O büyük Sahâbîde küfür ve dalâlet süphesi olsaydi,Resûlullahin binlerce Sahâbîsi,ilimleri ve adaletleri ile sözbirligi yaparak, Onu Resûlullahin makamina geçirmezlerdi.Hz.Ebû Bekrin halîfeligini kabûl etmemek, zamanlarin en iyisi oldugu hadis-i serifte bildirilmis olan,o zamanki,otuzüçbin kisiye inanmamak olur.Azicik düsünebilen kimse,böyle yanlis bir söz söyliyemez.Otuzüçbin müslümanin yanlis bir iste sözbirligi yaptigi ve sapik,bozuk birisini Resûlullahin yerine koydugu bir zaman,zamanlarin en iyisi olmak söyle dursun,iyi bir zaman bile olamaz.

Böyle oldugunu bildiren hadis-i serif,[hâsâ] saçma bir söz yapilmis olur.Böyle söyleyen, böyle yazan kimselere Allahü teâlâ akil versin, insâf versin de,din büyüklerine dil uzatmaktan vazgeçsinler! Resûlullahin sohbetinin,terbiyesinin kiymetini anlasinlar! Hadis-i serifte,(Eshâbimi söylerken,Allahdan korkunuz.Eshâbim söylenirken,Onlara saygisizlik yapmamak için,Allahdan korkunuz! Benden sonra,Onlara kötü gözle bakmayiniz. Onlari seven,beni sevdigi için sever.Onlara düsman olan,bana düsmanlik etmis olur) buyuruldu.

Daha ne yazayim? Açikta olan bir seyi bildirmek için,ne anlatayim? Kur'an-i kerim Hz. Ebû Bekrin medhleri ile doludur.(Velleyl) sûresi,bastan basa,Onun üstünlüklerini bildirmek için gönderildi.Onun yüksekliklerini,üstünlüklerini bildiren sahih hadisler, sayilamayacak kadar çoktur.Onun güzel huylari,kiymetli hâlleri,hattâ Eshâb-i kirâmin hepsinin iyilikleri,geçmis Peygamberlerin kitaplarinda da bildirilmisti.Allahü teâlâ, bunu anlatmak için(Feth)sûresinin sonunda meâlen,(Senin Eshâbinin iyilikleri Tevrâtta ve Incîlde de bildirildi) buyuruyor.

Ümmetlerin en iyisi olan ve Allahü teâlânin merhametine kavusmus olan bu ümmetin en iyisi ve en basta geleni Hz.Ebû Bekrdir.Ona kâfir ve sapik denilirse, baskalari için ne denilmez? Onlar üzerinde hangi yoldan söz açilabilir? Ey,yerleri ve gökleri yoktan var eden ve gizli ve açik herseyi bilen Allahim! Kullarinin arasindaki ayriliklarda,hakli olani sen bilirsin! Dogru yolda olanlara bizden selâm olsun.

Mâl-ü mülke olma magrur,deme var mi ben gibi?

Bir muhâlif yel eser,savurur harman gibi!

Hak sözün vesikalari (Mektubat)

Selam Sevgi ve Dua Ile


Hikayeler ve Kissalar

MollaCami.Com