Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


ZAMAN VE ZAMANIN KATİLİ OLMAK

“Göklerin ve yerlerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.” (Al-i İmran:190)

“İnsanın yaratılıp , dünyaya gönderildiğini, istediğini yapmak üzere başıboş bırakılmadığını”(Kıyame:36)

Peygamberimiz(S.A.V.), “ İki nimet vardır ki insanların bir çoğu bu iki nimet hususunda aldanmıştır; bu iki nimet sıhhat ve boş zamandır” hadis- şerifi ile farkında olmadan kıymetini takdir edemediğimiz, layıkı ile değerlendiremediğimiz bu nimetler için biz ümmetlerini ikaz buyurmaktadır.

Başka bir hadis-i şeriflerinde de “Kıyamet günü ademoğlu beş şeyden hesap vermeden Allah’ın huzurundan ayrılamaz:

1. Ömrünü ne yaparak tükettiğinden,
2. Gençliğini ne işle harcadığından,
3. Malını hangi yolla kazandığından,
4. Malını nerelerde harcadığından,
5. Öğrendiği ile ne derecede amel edip, etmediğinden” buyurmuştur.

Şimdi yukarıdaki maddeleri kendimiz için uyarlayacak olursak

1. Sabah evimizden okula veya işe gidiyoruz. Vakit namazlarımızı kılabiliyor muyuz veya hangi vesveseler içinde kılıyoruz. İşte veya eve gelince evde bilgisayar varsa hemen internette seyahate mi başlıyoruz. Öğrendiklerimizi bir başkasına öğretmeyi veya yanlış gördüğümüz bir şeyi düzeltebiliyor muyuz. Yoksa sessiz kalmayı mı tercih ediyoruz. “Emri bil ma’ruf nehyi anil münker” Yani iyiliği emredip, kötülüğü nehyedebiliyor muyuz…………. v.s.
2. Gençlik çağında en iyi şekilde yapabileceğimiz amel ve işleri tehir ederek kat kat verilecek sevaplardan nasıl mahrum olduğumuzu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Yukarıda da bahsettiğim gibi acaba internet dünyasından vazgeçebiliyor muyuz?
3. Evimize götüreceğimiz ekmeği nasıl kazanıyoruz. Onları ailemize yedirirken gönlümüz rahat mı? Kazanırken bazı şeyleri kendimize göre yorumluyor muyuz. Başta işe girerken her şeye razı iken işe başladıktan sonra bu paraya bu kadar iş mantığı veya düşüncesine sahip miyiz? Bir Hikaye
Bir sehrin en zengini oldugunde, tellallar sokaklara dokulup; "Ey
ahali",diye bagirmislar. "Biliyorsunuz Veli efendi oldu. Bir vasiyeti
var.Ahiret hayatina alisabilmek icin, kendisine bir gunluk yardimci
ariyor.Kim ki, mezardaki ilk gecesini onunla beraber girerse, Veli
Efendiye ait servetin yarisi kendisine verilecektir

Ey ahali,duyduk duymadik demeyin....

Tellallarin butun cabasina ragmen kimse bu parlak, fakat
korkul vasiyete kulak vermemis. Ama sonunda, sehrin en fakir sirt
hamallarindan
birisi cikmis ortaya. Adamcagiz bakmis ki, hayatta zaten
sirtindaki kufesinden
ve ipinden baska bir sey yok. O halde "hamal olarak yatip, ertesi
sabah zengin olarak kalkarim" diyerek razi olmus...Genisce bir
mezara,iyice kefenlenen zengini ve yanina hamali yatirmislar.Az
sonra sual melekleri gelmis
"Ikisi de bize emanet" diye konusmuslar. "Zengin nasil olsa
kalacak, su hamaldan baslayalim."
Sormuslar
- "Dunyada malin mulkun var miydi?"
- "Alay etmeyin" demis, hamal. "Sirtimdaki kufeden ve ipten
baska hic bir seyim olmadigini siz de bilirsiniz."
- "Peki diye eklemis melekler, "o ipi ne karsiliginda aldin?
Sonra kufeyi ne is gordun de nasil elde ettin?"
Anlatmis hamalcagiz.
- "Bes kisinin malini 10 kurusa tasidim. Ikisini yedim,
sekizini sakladim. Ertesi gun de ayni isleri yaptim. Yemedim icmedim,
ucuza tasidim ve bunlari aldim."

Melekler

- *Cik demisler, cik... Olmadi.... Hasan Efendiden aldigin
para, hak ettiginden cok dusuk. Biz ondan bunun hesabini soracagiz. Mehmet
Efendiyle de ucuza anlasmis ve ucuza tasimissin...."

- Iyi ama, diye cevaplamis hamal, hakettigim parayi isteseydim,
bana tasittirmazdi. Tasittirmayinca da ac kalirdim....."

- "O bizim isimiz" demis melekler, "nasil olsa buraya o da
gelecek.Biz senin adina ona sorariz."

Melekler, hamal'i sIkistirmaya devam etmis.

- "Soyle bakalim, aldigin paranin kacini yedin, kacini sakladin?"

- "On kurus aldi isem, yarisini sakladim... iki kurus aldi
isem, bir kurusunu biriktirdim..."

- "Cik" demis melekler... "Yine olmadi, hem ucuza tasimissin,
hem de gidandan kesmissin... Yani sen, kendi nefsine
zulmetmissin...Nefsine zulmetmek de gunahtir, bilmez misin?..."

Hamalcagiz ne cevap verecegini dusunup ecel terleri dokerken,
sabah olmus. Acilan mezardan yukariya bir bakmis ki, butun
millet orada...
Kadi Efendi ve sehrin mehter takimi da kendisini bekliyor. Bir
kiyamet ki sormayin."Kutlu olsun" demisler... "Bu gece kimsenin
yapamayacagi bir isi basardin ama, bak artik zengin oldun."

- "Yooo", diye bagirmis hamal. "Istemem , sizin olsun... Ben ,
bir iple kufenin hesabini sabaha kadar veremedim, Ya o kadar
servetim olsaydi,ne yapardim?"




4. Kazandığmız az veya çok malı, parayı nasıl harcıyoruz. Kendimizin veya bakmakla yükümlü olduğumuz kişilerin asıl ihtiyaçlarını görmezden gelerek lükse dalıyor muyuz? Cimrilik ederek kazandığımızı harcamayarak kendimize veya yakınlarımıza zulüm ediyor muyuz? Sigarayla aramız nasıl? Sigara içerek hem haram işlediğimiz veya vücudumuza zarar verdiğimizi düşünüyor muyuz? Mesela sigara içmediğimiz vakit aylık cebimizde ne kadar fazla olacak? O fazlalıkla ailemize neler alabileceğimizi hiç düşündük mü? Yoksa hesapladık da nefsimiz kabul etmiyor mu?
5. Öğrendiklerimizle ne kadar düzgün, ihlaslı olarak amel ediyoruz. Yoksa hiç amel etmiyor muyuz? Yazıklar olsun bize. Acaba o öğrendiklerimizin hakkını ne zaman nasıl vereceğiz. Bir Hikaye
Meşhur İslâm âlimlerinden İmam-ı Birgivî Hazretleri zamanın Şeyhülislâmı tarafından verilen bir fetvayı yırtmış ve fetvanın yanlış olduğunu söylemişti. Verdiği fetvanın yırtıldığını haber alan Şeyhülislâm, Birgivî Hazretlerini hesap sormak için huzuruna çağırdı. Şeyhülislâmın makamına varan Birgivî Hazretleri namaz kılmakta olan Şeyhülislâma selâm verip içeri girdi... Şeyhülislâm namazı bitirdikten sonra: ,

— Namaz kılan bir kimseye selâm verilir mi? diye sordu.

İmam-ı Birgivî Hazretleri ise:

— Biliyorum namaz kılan bir kimseye selâm verilemez... Lâkin siz benim içeri girdiğimde namaz kılmıyor, içeri çok karanlık şu pencereyi nasıl büyütmeli diye düşünüyordunuz. Ben de sizi pencere ile meşgul görüp selâm verdim, dedi.

Şeyhülislâm, Birgivî Hazretlerinin kemalâtını anlamıştı. Böyle bir kâmil insanı ayağına çağırdığından dolayı özür diledi. Yemek vakti oldu. Yemek yiyeceklerdi. Şeyhülislâmın maiyeti davet edildi. Sofra hazırlandı. Herkes mükellef vaziyette kurulmuş olan sofraya oturdular. Birgivî Hazretleri ise onların yemeğine hiç iltifat etmeyerek kendi torbasından zeytin - ekmek çıkarıp yemeye başladı. Şeyhülislâm ve diğer misafirler, Birgivî Hazretlerine hazırlanan yemekten niçin yemediğini sordular.

Birgivî Hazretleri eliyle yemek yiyenlerin gözlerini yukarıdan aşağıya bir sıvazlayınca, gördüler ki kendi yemekleri, o iştahla - zevkle yedikleri yemek kokmuş leşten ibaret... Kokmuş leşin üzerinde gezen kurtları görünce onlar da şaşırdılar nasıl bu yemeği yediklerine... Birgivî Hazretleri himmet edip tekrar normal hale avdet ettiklerinde İmam, bir de kendi ekmeğini elinin içine alıp sıktı ki, elinden süzülmüş balın damladığını gördüler.. Çünkü onların yediklerine kul hakkı karıştığı için haram olmuş, Birgivîninki ise kendi elinin emeği olduğundan helâldi...

Zaman içinde müslümanın olması gereken vasıflarını Peygamber Efendimiz(S.A.V.) “Müslümanın bakışı ibret, sözü hikmet, sükutu ise tefekkürdür” sözleri ile izah etmişlerdir.

H.Ş: “İki günü birbirine eşit geçen zarardadır”
H.Ş: “Boş ve faydasız işleri terk etmek kişinin dininin güzelliklerindendir”
H.Ş: “Beş şeyin kıymetini beş şeyden önce bil; ihtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sıhhatin, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, ölmezden önce de hayatın”
H.Ş: “İşini tehir edenler(yarın, sonra yaparım diyenler) helak oldu”
H.Ş: “Kendisine faydalı olmayan şeyi terk etmesi insanın iyi Müslüman oluşundandır”


Hz. Ömer(r.a), “ Allahım! Senden zamanın iyisini ve vakitleri bereketli kılmanı istiyorum” diye ilticada bulunmuştur.

Hz. Ali(kv) , “Dünya her an bizden ulaşmakta, ahirette yaklaşmaktadır. Bunlardan siz ahireti tercih edenlerden olun, dünyayı tercih edenlerden olmayın. Zira bu gün çalışma var hesap yok, yarın hesap var çalışma yok” buyurmuşlardır.

Hz. Muaviye (ra), “Ey insan! Zaman sensin. Sen iyi olursan zaman da iyidir. Eğer sen kötü olursan zaman da kötüdür”

İmam-ı Azam Hazretleri ise, “Fenalıkların en büyüğü vakti boşa geçirmektir”

Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri: “Boş gezenler zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.”

Selef-i salihinden bazıları beş vakit namaza günlük terazi, Cuma’ya haftalık terazi, Ramazan-ı Şerife yıllık terazi demişler, haccı ise ömrün terazisi ile ifade etmişlerdir.

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri talebelerine “ Bizim hiç duracak zamanımız yok. Ümmet-i Muhammed’in evlatları cehenneme bir sel gibi akıp giderken biz onlara seyirci kalamayız” buyurarak bizlere düşen vazifeyi, zamanımızı boşa geçirmeyip, onu değerlendirmemiz gerektiğini veciz bir şekilde ifade etmişlerdir. Yine bir ders esnasında
“Bu dünyanın cefasından sefasına nöbet gelmez. Gafil olma, ilme çalış. Geçen zaman geri dönmez” nasihatlerinde bulunmuşlardır.

“Vakti, nakti, ömrü israf etmeyiniz…..” tavsiyesinde bulunmuşlardır.

*************************
Zaman katili olmamak için bir günü nasıl değerlendirebiliriz.

1. Zamanın paha biçilmeyen kıymetini bilmek ve zamanı ilmek ilmek dokuyan dakikaları boşa harcamamak.
2. Planlı ve disipli bir çalışma alışkanlığına sahip olmak.
3. Eldeki bir işi bitirmeden, başka bir işe asla el atmamak.
4. Eldeki işi yaparken sanki hayatınız ona bağlı imiş gibi onu en iyi şekilde, en sağlam biçimde yapmak.
5. Günü değerlendirmeye sabahın erken saatlerinde başlamak. Çünkü “Erken kalkan erken yol alır” denilmiştir. Sabah güneş üzerine doğmadan kalkanlar Peygamber Efendimiz(S.A.V.)’in “ Allahım, sabahın erken vakitlerini ümmetime bereketli kıl” duasına mahzar olurlar.


Zamanla İlgili Veciz Sözler

• Siz zamnı değil zaman sizi harcar.
• Zaman, sessiz bir testeredir.
• Sabahleyin kaybedeceğin bir saatin bütün gün zararını çekersin.
• Basit insan zamanı nasıl öldüreceğini, değerli bir insan nasıl kazanacağını düşünür.
• Zamanlarını en kötü şekilde kullananlar, zamanın kısalığından en çok şikayet edenlerdir.
• Her vakte bir bahane bulur binamaz olan.
• Zaman büyük bir öğretmedir, ama bütün öğrencilerini öldürür.
• Zaman paraya benzer, lüzumsuz yere harcanmazsa daima yeter.
• Zaman öldüren hayatı öldürür.
• Zaman ile sel kimseyi beklemez.
• Zaman içinde Hak Teala zaman halk eder.
• Zaman en değerli maldır, para ile satılmaz.
• Dünyanın en zor şeyleri şunlardır: Boş vakitleri değerlendirmek, sır tutmak, kusur bağışlamak.
• Kaybedilen bir saniyeyi dünyanın bütün hazineleri geri getiremez.


Büyük nehirleri küçük akarsuların oluşturması misali, ömür nimeti küçük zaman parçalarından, sayılı nefeslerden meydana gelir. Her batan güneş, her koparılan takvim yaprağı ömrümüzün bir sel gibi akıp gittiğinin sermayemizin tükendiğinin, bizlerin ise seyretmekten başka bir şey yapamadığımızın acı ikazı…..

Bu ikazları göz önünde bulundurarak zamanımızı dinimizin emrettiği şekilde kullanarak bugünkü işimize yarına bırakmayalım. Çünkü yarınlar hiç ama hiç bitmiyor.


Zaman ve Değerlendirilmesi(Yaşar Değirmenci)
Alıntılar yapılmıştır.

Allah razî ve memnû olsun. Paylaşımın için sağol kardeşim.

SElametle


Makaleler

MollaCami.Com