Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Varligin örtüsünü kaldiran yakaris

Varligin örtüsünü kaldiran yakaris

Yillar önce,Hacettepe ‘Türkoloji’deyken yaptigim mezuniyet tezinin konusu dolayisiyla tanimistim Ümit Meriç’i.Fatma Aliye hanimin‘Ahmet Cevdet Pasa ve Zamani’adli cirmen küçük,fakat tarihsel açidan son derece kiymetli ani kitabinin transkripsiyonunu yapmis,bir de Fatma Aliye hanima iliskin bir arastirma yazmistim.

Karsima çikan ilk degerli kaynak,‘Ahmet Cevdet Pasa’nin Devlet ve Cemiyet Görüsü’olmustu.Bu Ötüken logolu kitap sanirim doktora teziydi ve Osmanli’nin son büyük ‘alim’inin dünyasina yolculuk yapmak isteyenler açisindan son derece kiskirtici ve ufuk açiciydi.

Yillarca kendi kösemden Ümit Meriç’in, secdenin sirlarinda noktalanan ve o bahr-i umman’a dalan yolculugunu izlemeye çalistim. Sosyoloji bilimindeki yetkinliginin yani sira gözünü açtigi güzellikler ve o isiltili dünyadan bize sunduklari benim için çok degerliydi.

Insan ne yazarsa/söylerse söylesin, hep kendi kisisel menkibesini anlatir.Bu,ister bir sosyoloji doktora tezi olsun ister dua ve zikir kitabi.Ümit Meriç’in yüzyilin büyük bilgelerinden Muzaffer Ozak’in tecelli ettigi dergaha ugrayan yolu,sefkat ve merhametin yurduna erdi,o sonsuz birlik denizinde yitip gitti.Ibn Arabi,‘Seferler Kitabi’nda,Zünnun’la karsilasmasini anlatirken,‘sonra’ der, ‘o ummana daldik ve oradan ebediyen çikmadik…’Onu,sair, bir çocugun hayretiyle,‘bu ask bir bahr-i ummandir/ona hadd ü kenar olmaz’ diye anlatir.

Ama mümkün müdür anlatmak! Mehmet Demirhan,‘kiyi yoksa deniz iyidir’demisti,dogrudur, kiyisiz deniz nasil imkansizsa denizsiz kiyi da o ölçüde anlasilmazdir bizim için.Ama biz,sahilsiz bir ummana dalamayan faniler için ‘kiyisiz deniz’özlemi bir türlü durulmaz.Pir Sultan Abdal’in deyisiyle,‘dünya durulmaz’ zira.

Ümit Meriç’in‘Dualar ve Aminler’i

Bugünlerde,Heidegger’in,henüz Türkçede olmayan‘Orman Yollari’adindaki kitabindan yapilmis bir makale ile mesgul iken(Anaximander’in Sözü)Ümit Meriç’in Timas’tan çikan ‘Dualar ve Aminler’i geldi.Kapagi kirmizi.Kirmizi,irfanin rengidir.Dualar ve Aminler’i,Heidegger’in makalesine konu olan ünlü sözle birlikte okudum: Anaximander söyle diyor: “Seylerin vücuda gelisi nereden olmussa mahvoluslari da, zorunlu olarak,oraya dogru olmalidir; çünkü,zamanin düzenlemesi geregince,kefaret ödemeleri ve haksizliklarina karsilik düzeltilmeleri [yargilanmalari] gerekir.” (WW. X. Cilt, s. 26)

Nejat Aday’in dostlari için çevirdigi bu enfes makale, Heidegger’in ikinci döneminin ürünü ve‘varlik’ düsüncesini hayli olgunlastirdigi,Molla Sadra’nin, Sebzevari’nin vücut telakkisine yaklastigi bir irfani haber veriyor. Heidegger’in yorumundan‘kefaret’in Füsusu’l-Hikem’de geçen ‘tesviye’ye yakin bir sey oldugunu anliyoruz.Varlik, Aristo’nun fizik-metafizik ayrimindan itibaren ‘düsünce’de kendisini örtmeye baslamis,Bati felsefe tarihi, Heidegger’in ifadesiyle teolojinin egemenligine girmistir. Varlik’in kendisini nasil örttügü/gizledigi meselesi, bir gazete yazisinin sinirlarini çok asar.Bütün bir Heidegger düsüncesi/külliyati bu temel sorunun cevabini aramaktan ibarettir dense yeridir.

Varlik’in, kendini varolanla gizlemesi, sadece Bati felsefi geleneklerinin köktenci bir sapmaya ugramasina iliskin bir imadan ibaret degildir,bu, Varedici’nin, varettikleriyle Kendini gizlemesi/açiga vurmasi biçiminde de okunabilir. Ümit Meriç’in Dualar ve Aminler’i okundugunda görülecektir ki,Varlik’in kalbine sizmanin en selim yollarindan biri, duadir.Muzaffer Ozak ve Sefer Dal’a ithaf edilmis olan bu kiymetli eserle,Samiha Ayverdi’nin Yusufçuk’u akrabadir. Modern zamanlarda edebiyat,daha trajik ve nihilistik temalara gömüldü ve Scuhon’un ifadesiyle ‘demir çagina giren’,bir‘bozulma,çürüme ve kokusma’ süreci yasayan dünyanin daemonic kutbu agir basmaya basladi.

Alabildigine bayagi seylerden beslenen birçok Dogulu yazar, Nasr’in dedigi gibi nihilist taklidi yapmaya ve zoraki bir trajedi üretmeye basladi.Bizim kendi inisiyatik damarimiz, örnegin Risale-i Nur gibi gürbüz bir kola sahipken,‘bu ülke’nin okur-yazarlari,bu irfani gelenege sirtini dönmeyi tercih etti.Ümit Meriç,bu yaygin‘okur-yazar’ kimliginin disinda,ruhun özgürlügü için kendi mecrasini bul(maya çalis)an,Dogu-Bati ayrimi yapmaksizin elestirel bir nazarla okuyan,gözünü daima ezeli hikmet’in o muazzam birikimine dikmis nadide aydinlarimizdan...

Dualar ve Aminler’de bu yüzden‘meçhule açilan kapilar’in ancak‘duanin nurdan anahtari’ ile açilabilecegini söylüyor. Secdenin, insanin kendisini tümüyle terk ederek,‘Allahim! Beni Nur kil’yakarisindaki gibi,fanilik gömleginden siyrilmak anlamina geldigini belirtiyor.Efendimiz’in secdede ettigi bu duayi okurken Ibn Arabi,‘beni Nur kil’in, ‘beni Sen kil’biçiminde anlasilmasi gerektigini söyler. ‘Beni benden al ki,sadece Seninle göreyim, Seninle isiteyim, Seninle yürüyeyim...’Secde,‘kurbet’ yeridir, varolanla Varlik’in bulustugu mekanettir.

Menzil de denir ki,hem Allah’in dünya semasina inisini sembolize eder hem de kula tenezzülünü.Iki sevgili bir parkta bulusuyormus gibidir ve namaza has makam olan ‘Gayret’,burada durulur.Bu durulma,Allah’in,kulunun Kendisi disinda kimseyle/hiçbir seyle mesgul olmamasini dilemesiyle gerçeklesir.Allah Gayyur’dur ve namaza has makam da Gayret makamidir.Namazda baska bir seyle mesgul olmak bu yüzden çirkindir.

Secde kulun Allah’a,Allah’in kula inisidir,menzil denmesi de bu sirdandir.Insan,secdeyle,Allah’in sonsuz ve mutlak varliginda kaybolmaktadir.Böyledir,insan benligini terk etmeden Allah gelmez.Bir gönle iki sevda sigmaz.Büyük bilge Rabia,bir gün, iftarda, günlerce açken,evde yiyecegi yok iken,orucunu açmak için zorlukla getirdigi bir desti suyun yere düsüp dagilmasiyla birlikte, basini yukari kaldirip, ‘Yetmedi mi artik? Kirk yildir çektirdigin yetmedi mi?’ diye naz makaminda söylenir.Hatiften bir ses gelir: ‘Dünyayi iste sana vereyim.

’Rabia duraklar,eli kolu düser,bir ses daha gelir:‘Ama sendeki kirk yilimi geri alirim!’Bilge tam bir sükuta gömülür,tekrar nida gelir:‘Bir gönüle iki sevda sigmaz...’ Esasinda dua,bu hikmetin sirridir.Ümit Meriç’in kitabi bu sirlarla sancimaktadir:‘Ne kadar isterdim Ya Resulullah! Sen nefes alirken Yeryüzünde nefes alip veren Bir incecik ot olmak Bir incecik ot olmak Ve sen Sevr’e tirmanirken Kademinin altinda Yan yatip Hakk’a secdeye varmak Ne kadar isterdim Ya Resulullah!’Bu içten yakaris,dünyanin bozulma ve dagilmasina iliskin kaygilarimiza sürülen en sifali merhemdir.

Kapilari açan nurdan anahtarlar...

Bugün sosyal bilimlerle, edebiyatla,sanatin çesitli alanlariyla mesgul okur-yazarlarimiz alabildigine dissal formlarla, seküler ve kekeme bir dil’le ve dünyevi bir zihniyetle kivranirken,varligini Yaratici’nin sonsuz merhametine açmis,ruhun diliyle konusan bir aydinin kitabini okumaktan daha degerli ne olabilir! Hakkiyla namaz kilmayi,her an yeni bir ‘Süleymaniye insa etmek’ olarak niteleyen bir kitabi...Bu kitap,‘Muhammed sevgilimdir’diye diye Cemal’e yürüyen namuslu ve onurlu bir aydinin yolunun kizi marifetiyle Rahman’a ulasmasidir.O rahmettir ki, haklinin da haksizin da üstüne esit olarak yagar...

O arsi kusatmistir,kalp de O’nu kusatir.O halde dua,kalbin sarkisidir.Heidegger’in haber verdigi‘varligin unutulmasi’na karsi siginilacak tek limandir.Düsünür söyle der:‘Varligin unutulmasi,varligin varolanla farkinin unutulmasidir.Farkin unutulmasi,tek basina hiçbir suretle düsüncenin unutkanliginin bir sonucu degildir.Varligin unutulmasi,varligin, üzeri bizatihi bu unutulusla örtülen özüne aittir.O,varligin yazgisina öylesine esasli bir biçimde aittir ki,bu yazginin erken dönemi,mevcut olanin örtüsünün kendi mevcudiyetinde açilmasi ile baslamaktadir. Bu,sunu ifade eder:

Varligin tarihi varligin unutulmasiyla baslar,böylelikle, varlik kendi özüyle birlikte,varolandan farkiyla birlikte, kendine tutunur.Fark ortadan kalkar.Fark unutulmus kalir. Ancak tefrik olunan,mevcut olan ve mevcudiyet,kendisini açiga vurur ama tefrik olunmus olarak degil.Farkin erken dönemdeki izi,daha ziyade, mevcudiyetin bir mevcut olan gibi görünmesi ve kökenini bir üstün mevcut olanda bulmasi suretiyle silinir.’Kendine tutunmanin tek yolu niyazdir.

Ümit Meriç’in yaptigini tekrarlamaktan baska çaremiz yoktur: ‘Kosa kosa gidiyorum secdeye ve istemeye istemeye kopariyorum kendimi secdeden.Kul olmaktan baska hiçbir sey istemiyorum ki... abb’imin huzurundan kalkip da gidilecek neresi var?’

24.09.2006

SADIK YALSIZUCANLAR

Selam Sevgi ve Dua Ile


Hayatin Icinden Islam

MollaCami.Com