Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Sinema ve Televizyonun Yaşamımızdaki Yeri

L- Sinema ve televizyon:
Sinema ve televizyon hem göze hem de kulağa hitab eden önemli birer haber, öğretim, eğitim ve eğlence vâsıtasıdır. Bu vâsıtaların kendilerine haram demek mümkün değildir, onlarda gösterilen ve duyurulan şeylere bakarak hüküm vermek gerekir. Herhangi bir ülkenin televizyon ve sinemalarındaki durum gözönüne alınarak-genel mânada- helâl veya haram demek de uygun olabilir. Perde ve ekranlarında daha ziyâde İslâm inanç, ahlâk ve ahkâmına aykırı filimler gösterilen, propaganda ve reklâmlar yapılan sinemâ ve televizyon yayınlarını seyretmenin caiz olmayacağı âşikârdır. Ancak bu güçlü öğretim ve eğitim vâsıtalarını hayra âlet etmek; iyi, doğru ve güzel olanı göstermek ve duyurmak da mümkündür; dâvası olanların vazifeleri cümlesindendir.


İletişim ve medya
12. Medya ile ilgili sorunuz, bizim gibi kişiliklerin medyadaki yerleri ile ilgili bir başka tartışmayı hatırlattı. Televizyon ve gazeteler din alanında uzmanlaşmış veya konuşan kimselere teklif de bulununca iki farklı yaklaşım ortaya çıktı: 1. Bu bir fırsattır, gazete, T.V. farkı gözetmeden konuşalım, yazalım, bu sâyede farklı hedef kitleleri oluşturalım, daha geniş kitlelere ulaşalım. 2. Hayır, bunlar iyi niyetli değil, bizi yem olarak kullanıyorlar, bir taşla birçok kuş vuruyorlar, kendilerini meşrûlaştırıyorlar, bizim insanlarımıza ulaşıyorlar, belge kişilerimizi yıpratıyorlar... oyunlarına gelmeyelim. O gün bu gün ben seçim yapma yolunu tuttum, her çağırana gitmedim.
Müslümanlar sinema başta olmak üzere sanatı ve medyayı kullanmaya karar verince de benzer bir tartışma ortaya çıktı. Hem sinema hem ilmihale riâyet bir arada olmuyor, hem televizyon yayını hem de dinî sansür bir arada yürümüyor. Önce "sanatın medyanın kullanılması gerekli mi, zorunlu mu, olmazsa olmaz mı" sorusuna cevap verilecek. Bu sorunun cevabı "Evet" olursa zarûret hükmü devreye girecek ve ölçüyü kaçırmadan zarûrî olduğu kadar mahzurlu şeylere de yer verilecek. Cevap "Hayır, zarûrî değil, olmasa da olur" şeklinde ise bu alanlara hiç girilmeyecek.
Küçülen dünyada, kirlenmemiş bir havanın bulunması/solunması imkânsız hale gelmiş bir atmosferde insanlardan uzak yaşamak, nefes almadan hayata devam etmek mümkün değildir. Korunarak yaşamak için yeni ve uygun mekânizmalar oluşturmamız şarttır. Eğitimcilerimiz, her yaşta, durumda ve meslekte en az kirlenerek ve belli metodlarla hemen temizlenerek, hayata nasıl devam edebileceğimizin usûl ve formüllerini keşfetmek durumundadırlar. Benim ısrarlı teklifim dar cemâat dayanışmasıdır. Üç beş kişinin ve ailenin oluşturacağı küçük dünya, büyük dünyayı mağlup edebilir; yani etkisine sıfırlayabilir. Küfrün ve ahlâksızlığın kol gezdiği toplumlarda yaşanan ihtidâ olayları ve tertemiz dinî hayat örnekleri bunun başarılı olabildiğini göstermektedir.

-ALINTI-

BİRDEN İHTAR EDİLEN BİR MES'ELE:

Alıntı:

Âhir zamanda bir şahsın hatîat ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Eskide, «Acaba âdi bir adam, binler adam kadar günah işleyebilir mi? Ve o âhir zamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki kâinatın heyet-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harab olmasına sebebiyet verir?» diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteaddid esbabını gördük.

Ezcümle: Müteaddid o vücuhundan «radyom ile» anlaşıldı ki: O bir tek adam bir tek kelime ile, bir milyon kebairi birden işler. Ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günaha sokar.

Evet, küre-i havanın yüzbinler kelimeleri birden söyliyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere öyle bir nimet-i İlâhiyedir ki: Küre-i havayı bütün zerratıyle şükür ve hamd ü senâ ile doldurmak lâzım gelirken, dalâletten tevellüd eden sefahet-i beşeriye, o azîm nimeti şükrün aksine istimal ettiğinden elbette tokat yiyecek.

Nasılki havârik-ı medeniyet nâmı altındaki ihsanat-ı İlâhiyeyi, bu mimsiz, gaddar medeniyet hüsn-ü istimâl ile şükrünü edâ etmiyerek tahribata sarfedip küfran-ı nimet ettiği için öyle bir tokat yedi ki, bütün bütün saadet-i hayatiyeyi kaybettirdi. Ve en medenî tasavvur ettiği insanları, en bedevi ve vahşi derekesinden daha aşağıya indirdi. Cehenneme gitmeden evvel, Cehennem azâbını tattırıyor.

Evet radyonun küllî ni'metiyet ciheti, küllî bir şükür iktiza eder; ve o küllî şükür de, Hâlık-ı Arz ve Semâvât'ın Kelâm-ı Ezelîsinin şimdiki bütün muhatablarına birden yetiştirmek için, küllî yüzbin dilli semavî bir hâfız hükmünde, her vakit kâinatta Kur'an'ı okumalıdır, tâ o nimetin küllî şükrünü idame etsin.(Risale-i Nur,Kastamonu Lahikası)

Radyo ile o zamanlardaki tahribat bu kadar dehşetli ise;televizyon(şu an için ''''fitnevizyon'') şu an için ne kadar dehşetlidir.
Cenab-ı Hak,bizleri; ihkak-ı hak edecek muvahhidleri , hikmeti iktiza ettiğinde yeryüzünde vazifelendirdiği zamanda, bir nimeti ilahiye olan televizyondan istifade edeceklerden eylesin.Şimdi ise;şerrinden muhafaza eylesin.Amin.............
________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.

hemre ye katiliyorum. bir seyi iyiye kullanirsan ne gibi bi kötülügü olabilir.. televizyona egitim icinde bakilabilir, islami programlarada bakilabilir, en günah olan acik sacik kanallarada bakilabilir.. yani televizyonu iyi veya kötü yapmak kulun elindedir.. ona bakarsaniz televizyonun kötü oldugunu düsünen insanlarin BiLGiSAYAR basina(internet yani) oturmamalari gerekir.. cünki herkesin bildigi gibi televizyon internetten cok cok temizdir.. nerde bi sapiklik varsa(televizyonda gösterilmesi söz konusu olmayan) internette vardir.. cocuk pornosu gibi bin bir türlü zirvalik, dinsizlik propagandalari vs. vs. her sey internette mevcuttur.. ha akli basinda insan nabiyo, girmiyo öyle sitelere, islami sitelere girerek, egitim amacli sitelere girerek, bilgisayari cok güzel bi alete ceviriyo.. televizyon icinde aynisi gecerli, kimse size zorla bi kanali seyrettirmez.. Show tv ye bakicaginiza Dost tv ye bakin, discovery channel a bakin, ne bilim iyi olana bakin..
vel hasil bir aleti kullanildigi bicime göre elestirebiliz anca..

s.s Kesinlikle katılıyorum...herşey kullanılış amacına göre bir kıvama gelir.Eğer ameliyat olmuş,yeme içmesi yasaklanmış bir hastanın içtiği su haram olur,nasılki canın bakiliği söz konusu dermana ihtiyaç ise aciliyette helal olur,normal bi vakitte gayri ihtiyari ihtiyacı tedarik için kullanılmasıda yine aynı suyu mübah kılar....sözün özü Allah rızası için tv vb kitle iletişim araçlarıda bu noktada kullanım amacına göre fevkalade hoş bir nimettir elhamdülillah,aynı zamanda günaha vesile bir zillette olabilir mazallah... slm ve dua ile..


Hayatin Icinden Islam

MollaCami.Com