Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Burak'ın Resulullah'a Aşk'ı, Resulullah'ın Ümmetine Sevgisi :'(

.......Bundan sonra, Cebrail bana şöyle dedi:

— Ey Allah'ın Resulü, size cennetten Burak getirdim. Binin; me-le-i âlâ teşrifinizi bekler.

Bakınca Burak'ı gördüm. Güneş gibi aydınlığı vardı. Yıldırım hızı ile yürüyordu. Ayağını yerden kaldırdığı zaman, gözünün iliştiği yere basıyordu. Ayrıca, o Burak'ın yanında iki kanadı vardı; dilediği zaman, onlar vasıtası ile havada uçuyordu.»

Âlimler Burak'ı şöyle anlattılar:

— Cüssesi katırdan küçük; merkepten büyük. Anlaşılır biçimde, fasih Arapça konuşur. Yüce Hak, onun her azasını bir başka cevherden yaratmıştır. Tırnaklan mercandan, ayakları altındandı. Göğsü kırmıza yakuttan, sırtı inciden. İki yanında kırmızı yakuttan kanatları var. Kuyruğu deve kuyruğuna benzer. Başka rivayette: Tavusku-şu kuyruğuna benzer. Son derece süslü idi. Yelesi at yelesine, ayakları da deve ayağına benzerdi. Üzerinde cennet eğeri vardı. Üzengileri kırmızı yakuttan ve cevherdendi.

Resulüllah S.A.V efendimizin anlattıklarına devam edelim: —«Bundan sonra, Cebrail Burak'ın üzengisini tutup bana:

— Bin.

Dedi. Binmek istediğim zaman, Burak serkeşlik etti. Bunun üzerine Cebrail ona hitaben şöyle dedi:

—Ey Burak, utanmaz mısın?. Nasıl böyle şaşırtıcı küstahlık edersin?. Şanı yüce nimeti her şeye şamil kendisinden başka ilâh olmayan Allah hakkı için, sana bundan daha faziletli ve bundan daha aziz kimse binemez.

Cebrail'in bu sözü üzerine, Burak çok utandı ve titredi. İri iri ter damlaları dökmeye başladı ve şöyle dedi:

— Ey Cebrail, hacetim vardır; arz etmek isterim. Bu hacetimin yerince gelmesine vesile olsun diye öyle ettim; yoksa kaçındığımdan değildir. Siz beni çok utandırdınız.»

Bundan sonra, Resulüllah S.A.V efendimiz Burak'a sorar, Burak da anlatır:

— «Muradın nedir?. Söyle; yerine gelsin.

— Ya Resulellah, ben sana ezelden aşıkım. Nice yıldır aşkınla perişan ve mahzun bir halde idim. Allah'a hamd olsun; şimdi cemalinizin nurunu gördüm. Güzel kokunuzu da kokladım. Şimdi, aşkım bin kat daha arttı. Kıyamet günü, pak zatınız kabr-i latifinizden kalktığınız zaman mahşere burak ile geleceksiniz. Ricam, niyazım ve hacetim budur ki: O günde benden başkasına binmeyesiniz. Bana binmek ile, beni mesrur ve pürnur edesiniz.»

Resulüllah S.A.V efendimiz anlatmaya devam edip şöyle buyurdu:

—«Burak'ın o dileğini kabul ettim. O gün, yine ona binmeyi va-ad ettim.»

Fahr-i Kâinat ve zübde-i mevcudat Resulüllah S.A.V efendimiz, kıyamet günü mahşer yerine Burak ile teşrif edeceğini, Burak'tan duyunca, ümmetinin halleri hatır-ı şerifine gelip mahzun oldu; düşünceye daldı.

Resulüllah S.A.V efendimizin bu hali üzerine; gizliyi saklıyı bilen, şanı yüce, ihsanı bol, kendisinden başka ilâh olmayan Allah Cebrail'e hitaben şöyle buyurdu:

—«Habibime sor; böyle durgunlaşmasına sebep nedir?.»

Cebrail, Resulüllah S.A.V efendimize durumu sorunca, şöyle anlatır:

—«Ben, bu çeşit izzet ikram gördüm. Kıyamet günü yine Burak'a binip geleceğimi işittim. Hatırıma şu geldi: Kıyamet günü olduğu zaman; zaif, kusur dolu, günahkâr olan ümmetimin halleri nice olur?. Elli bin yıl arasat meydanında yaya yürüyecekler. Bunca günahlarını çekerek gidecekler. Sırat üç bin yıllık yoldur. O üç bin yıllık yolu nasıl geçerler?.»

Resulüllah S.A.V efendimiz anlatıyor:

—«Yukarıda anlatıldığı gibi dediğim zaman, bana ilâhî ferman şöyle geldi:

— Her kime ki, benim inayetim olur; sana gönderdiğim Burak gibi, ona da gönderirim. Onların kabirlerine tek tek burak yollarım. Mahşere süvari olarak getiririm. Sıratı, binek üstünde kolaylıkla geçiririm. Elli bin yıllık vakti bir an gibi yaparım.

Ve, senin ümmetine, lütuf, kerem ve ihsan muamelem bu şekilde olacaktır..

Hatırını hoş tut.»

Nitekim, bu manada şu âyet-i kerime vardır:

—«Rahman'a varacak müttakileri, o gün, süvari olarak hasredeceğiz.» (19/85)

Resulüllah S.A.V efendimiz devam buyuruyor:

—«Yüce Hak'tan gelen kerem vaadine, lütuf ve ihsana sevindim; Burak'a binip oturdum.

........


:'(....


Hayatin Icinden Islam

MollaCami.Com