Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


;: Abdulhamit Han'ı Rahmetle Anıyoruz ;:

Abdülhamit Han’ı rahmetle anıyoruz

Osmanlı padişahlarının otuz dördüncüsü ve İslâm halifelerinin doksan dokuzuncusu olan Sultan 2. Abdülhamit Han, Şeyhi Mahmud Efendiye Filistin için tahttan indirildiğini bildiren bir mektup yazar.

Selami Çalışkan
Şeyhi Mahmud Efendiye yazdığı mektupta Filistin için tahttan indirildiğini belirten Sultan 2. Abdülhamit Han’ı vefatının 89. yılında rahmetle anıyoruz. Osmanlı padişahlarının otuz dördüncüsü ve İslam halifelerinin doksan dokuzuncusu olan Sultan 2. Abdülhamit Han, 21 Eylül 1842 yılında dünyaya gelir, 33 yıl devleti yönetir ve 10 Şubat 1918’de ruhunu Allah’a teslim eder.
Çok iyi bir tahsil görerek din ilimlerini ve Fransızcayı mükemmel bir şekilde öğrenen Sultan Abdülhamit Han, amcası Abdülaziz Han’ı tahttan indirip şehit eden, böylece Osmanlı Devleti’nde idareyi ele geçiren Batı kuklası bazı paşalar, V. Murat’ın şuurunun bozulması üzerine, “Devlet işlerine karışmaması ve yalnız millet meclisinin çıkaracağı kanunlara göre hareket etmesi” şartıyla, Abdülhamid Han’ı sultan ilan ederler.

Krizler ve 93 Harbi
Tahta çıktığında Osmanlı Devleti tam bir bunalımın eşiğindedir. Karadağ ve Sırbistan’da savaş aleyhimize dönmüş, Bosna-Hersek ve Girit’te ayaklanmalar çıkmış, mali kriz son haddine varmıştır. Bu arada sadrazam Mithat Paşa ve arkadaşlarının isteği üzerine 23 Aralık 1876’da Birinci Meşrutiyet ilan edilir. Ancak gayrimüslimlerin dahi yer aldığı Meclis-i Mebusan’ın ilk işi Rusya’ya harp ilan etmektir. 93 Harbi diye tarihe geçen bu savaş, Osmanlı Devleti için tam bir felaket getirir. Ruslar İstanbul önlerine kadar gelir. Bir milyondan fazla Türk, Bulgaristan’dan İstanbul’a hicret eder.

Padişah yönetime el koyar
Mütareke isteyen Sultan Abdülhamid, ilk iş olarak devleti parçalanma ve yok olma yoluna doğru götüren Meclis-i Mebusan’ı kapatır (13 Şubat 1878) ve devlet yönetimine el koyar. Ayastefanos antlaşması ile Osmanlı Devleti Makedonya, Batı Trakya, Kırklareli, Kars, Ardahan ve Batum’u kaybetmek üzereyken, İngiltere ile anlaşan Abdülhamid Han, Kıbrıs’ın idaresini onlara bırakmak şartıyla, yeniden topladığı Berlin Konferansı’nda kaybedilen toprakların bir kısmına sahip olur. Abdülhamid Han büyük meseleler karşısında bunalan Osmanlı Devleti’ni bundan sonra dahiyane bir siyaset, adalet ve fevkalade bir kudretle yönetir.

Borç böyle ödenir
Düyun-u Umumiye idaresini kurarak iki yüz elli iki milyon altın tutan devlet borçlarını yüz altı milyon altına indirir. Memlekette büyük bir imar faaliyeti ile eğitim ve öğretim seferberliği başlatır. Çoğu şahsî parasından olmak üzere cami, mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü vs. gibi toplam 1552 eser yaptırır. Ülkenin dört bir yanını demiryolu ile döşer.

Filistin ve Hamidiye alayları
Yahudilerin Filistin’de bir cumhuriyet kurma teşebbüslerinin karşısına çıkar. Onların “Osmanlı borçlarını bütünüyle silelim” tekliflerini reddeder. Bu toprakların kanla alındığını, asla terk edilemeyeceğini sert bir dille bildirir. Filistin topraklarının yahudilere satılmaması için gerekli tedbirleri alır. Doğu Anadolu’da Ermeni hareketlerine karşılık Hamidiye alaylarını kurar ve bölgede asayişi temin ile Osmanlı hakimiyetini pekiştirir.

Karalama kampanyaları ve suikastler
Sultan Abdülhamid Han’ı tahttan indirmeden Osmanlı Devleti’ni parçalamanın ve İslam’ı yok etmenin mümkün olmadığını gören bütün iç ve dış düşmanlar bu Türk hakanına karşı cephe alırlar. Bir taraftan Sultan’ı gözden düşürmek üzere her türlü iftira ve kötüleme kampanyası yürütürken, diğer taraftan suikast tertip ederler. Ermeni asıllı Fransız yazar Albert Vandal’ın “Le Sultan Rouge=Kızıl Sultan” şeklinde ortaya attığı iftiraları aynen alan bazı gafiller, ansiklopedilere bunları yazarak genç nesilleri aldatırlar.

Kaynak:Milli Gazete

MEYVE VEREN AGAC TASLANIR MISALI HER ONUNE GELEN KARALADI MALESEF BU PADISAHIMIZI.ASIL KIZIL SULTAN OLANLAR TA KENDILERI HATTA.KENDILERI INSANLIKTAN BIHABER ZAVALLI KISILER.SUAN FILISTININ BU HALINI GORUPTE ONLATRA YARDIM ETMEYEN BASTA TRKIYE SONRA DIGER ARAP ULKELERI .ELINDEN YARDIM GELIP TE ESIRGEYEN HER KIMSE YAZIKLAR OLSUN.

"Tarihler adını andığı zaman,
Sana hak verecek hey Koca Sultan,
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyasi Padişahına".
(RIZA TEVFİK)


Padişahım gelmemişken yada biz,
İşte geldik senden istimdada biz,
Öldürürler başlasak feryada biz,
Hasret olduk eski istibdada biz".
(SÜLEYMAN NAZIF)

mevla şefaatlerine nail kılsın Allah razı olsun kardeşim ne kadar anlatılsa anılsa onlara anlatmamız anlamamız imkansız








Bu yolda yılmak bıkmak usanmak yorulmak memnuğdur bize

Senden de Allah razı olsun kardeşim.....

emeğinize sağlık
Bu şiirleri yazanlar malesef 2.Abdülhamid iktidardeyken onu yerden yere vuruyorlardı. Sarıklı medrese hocalarından tutunda setre pantulonlo fransız taklitçilerine kadar herkes o dönemde 2.Abdülhamid'e karşıydı. İstiklal marşının yazarı mehmet akif bile 2.Abdülhamid muhalifiydi. Sonunda 2.Abdülhamid devrildi ama "Gelen gideni aratır." hesabı adamlar ittihat ve terakki geldikten sonra 2.Abdülhamid dönemini mumla aramaya başladılar.
allah şefaatlerinden mahrum etmesin

Aşkta tıpkı ELİF gibidir, isminde gizlidir. Ama okunmaz, o olmadan da besmele sese gelmez, o herşeyin içindedir; hiç birşeyde görülmez

Bazı kimseler insanların duygu ve düşüncelerini sömürdü. Sonra yaptıkları FELAKETİ anlayınca sömüülmekten kurtulan bazı insanlar tevbe etti ama giden geri gelmedi ve yaptıkları hataların telafisi mümkün olmadı maalesef. Kızıl Sultan diye ad taktıkları Abdülhamid Hanı anlayamadılar. Ama sonradan pişmanlık içerisinde kıvrandılar fakat yenilik diye insanları soyup soğana çevirenlere karşı birşey yapamadılar.

Allah razı olsun kardeşim senden.

selametle
güvercin


"Mü'min, kulluk elbisesi günahlarla yıprandığında, onu tövbe iğnesiyle yamayandır. Talihli kişi, tövbesi üzerine ölendir."(H.Ş)

H.Z. Allah şefaatlerine nail etsin.Amin

Sultan, aslında 33. padişah olarak kabul etmek gerektiğini düşünenler var
sultan 5.Murad bir iki ay tahtta kaldığı için,bazıları bu şekilde düşünüyor ne derece doğru ise

bence çok önemli bir zaman diliminde gelen nadir şahsiyetlerdendi Allah c.c. rahmet eylesin
paylaşım ve bilgiler içinde sağolasın emeğine sağlık kardeş

Sende sagol Hakandingıs kardeşim... Seninde yüregine saglık..

" Tel tel ve iple iplik dikseler de ağzımı ;
Tek ses duysalar ; ALLAH... Yoklayanlar nabzımı . "

Mustafa Armağan
m.armagan@zaman.com.tr 12 Şubat 2007


'Abdülhamid'in mezarını ateşe vereceğiz!'


Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini [üstünlüğünü] muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.”

10 Şubat’ta vefatının 89. yılında rahmetle andığımız Sultan II. Abdülhamid’e ait olan yukarıdaki sözler 1895’de yazılmış hatıra defterine. O günden ne kadar net görmüş bugünleri, değil mi? Evet, tam da dediği gibi, Filistinli dindaşlarımızın ölüm kararı oldu İsrail devletinin kurulması...

Yalnız üzerinde güneş batmayan İngiliz emperyalizmine karşı mücadele vermekle kalmadı II. Abdülhamid; aynı zamanda Ermeni çeteleri ve lobilerine, Siyonist örgütlere, iç ve dış Masonlara, velhasıl Memalik-i Osmaniye’yi bölüp parçalamak isteyenlere karşı cansiperane ve destansı bir direnişti onunkisi.

Filistin’in “en zayıf halka” olduğuna yürekten inanıyordu; nitekim dediği gibi de çıktı. Filistin’in Akdeniz-Hint Okyanusu-Kızıldeniz düğümünün merkezi olduğu, 1919’da İngiliz emperyalizminin teorisyenliğine soyunan Halford Mackinder’in tarihî itirafında deşifre edildi.

Mackinder’e göre Filistin toprakları, Asya-Afrika-Ortadoğu arasında vazgeçilmez bir adaydı ve İngiliz emperyalizminin petrol üzerindeki hakimiyeti sürdüğü müddetçe desteklenmesi gerekiyordu. Şimdi anlıyoruz emperyalizmin Filistin’i neden bu kadar çok istediğini ve yine şimdi anlıyoruz Sultan Abdülhamid’in Filistin’i emperyalizme kaptırdığımız zaman başımıza nelerin geleceğini öngören sözlerini.

Gün geldi, küresel İngiliz hakimiyeti iflas etti ve satılığa çıktı: Zaten Harb-i Umumi’de Amerikalı şirketlerden kovalar dolusu borç almış, tamtakır hazinesiyle dev bir küresel iskelet halini almıştı. ABDli alacaklılar, müflis emperyalizmi de devraldılar ‘mecburen’! Ve petrol savaşı yeniden kızıştı.

İkinci Dünya Savaşı’nın hesabı dürülürken, Orta Doğu’dan İngilizler sureta çekiliyor ve ardından İsrail devleti doğuyordu. Amerika, İngilizlerin rolünü olduğu kadar İsrail’in hamiliğini de devralacaktı. Zira onun daha büyük hesapları vardı petrolle ve bu bölgenin denetimi ve birleşmesinin engellenmesi, bir mecburiyetti.

İsrail bombaları sınır çizgilerini yeniden yakıyor, kavuruyor. Filistin ve Lübnan tarihlerinin yeni bir kanlı sayfasında yaşıyor. Kuzey Irak sınırımızda İsrailli komutanlar Peşmergelere eğitim yaptırıyor. Ve herkes gibi biz de tarihte yaşamış o tek adamı hatırlıyoruz. Sıkışık durumdaki hazinesini milyonlarca sterlinle “rahatlatmaya” hazır olduklarını söyleyerek yanına kadar sokulan ve kendilerine başlarını sokacak bir arazi vermesini isteyen Theodore Herzl’e Abdülhamid’in söylediği aşağıdaki sözler bir asır sonra bile diken diken etmeye yetiyor tüylerimizi:

Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, milletime emanettir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. [Böyle bir toprak parçası bizden kopartılmak istense bile o toprağı kanlarımızla kaplarız ve yine bizim toprağımız olur.] Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehid düşmüşlerdi. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana aid değildir, Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını veremem. Bırakalım Museviler milyonlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin‘i karşılıksız bile ele geçirebilirler. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.”

Siyonistler kendilerine Filistin’den toprak satması için bir değil, tam beş kez ikna girişiminde bulundular. Hepsinde yüz geri edilince anladılar ki, o başta kaldıkça Orta Doğu’ya “huzur” gelmeyecek(!).Siyon Yurdu’na giden altın yol, Abdülhamid’siz açılacaktır.

Yahudi diasporasının Abdülhamid’e güttüğü kin o kadar derin ve köklüdür ki, Guantanamo’da aylarca esir kalan İbrahim Şen, Vakit’in kendisiyle yaptığı söyleşide ilginç itiraflarda bulunmuştu. Meğer Guantanamo’daki sorgulara İsrailli hahamlar da katılıyormuş. Hatta bu Guantanamo mahkûmu, sorgulardan birisinde Yasef isimli bir Yahudi komutanın vücuduna elektrik verirken kendisine,

Türk terörist, merak etme az kaldı. Irak, İran ve Suriye’den sonra sıra Türkiye’ye de gelecek. Kadınlarınız hizmetçilerimiz, erkekleriniz de kölelerimiz olacak. İstanbul’a geldiğimizde ilk olarak dedeniz Abdülhamid’in mezarını ateşe vereceğiz” dediğini aktarıyordu.

II. Abdülhamid 24 Nisan 1909’da tahttan indirildi, vefat ettiği 10 Şubat 1918’de ise Jön Türklere devrettiği, yüzölçümü neredeyse 5 milyon kilometrekareye ulaşan koca imparatorluk kayıplara karışmış sayılırdı. “Hürriyet kahramanı” Enver Paşa’nın 1 Kasım 1918 Cumartesi gecesi saat 23.00’de bir Alman istimbotu ile kurtarmaya kalktığı ülkeden kaçmadan evvel, yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya yaptığı şu acı itiraf, İttihatçıların nasıl büyük bir oyuna geldiklerini geç de olsa fark ettiklerini göstermektedir:

Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık Paşam, çok yazık! Siyonistlere alet olduk ve onların hıyanetine uğradık!”

Yıllar geçtikçe haklılığı daha iyi anlaşılan “Son SultanII. Abdülhamid’in bütün mücadelesini, bir yandan kurtlarla dans edip ülkeye zaman kazandırmaya, öbür yandan ülkenin yetersiz altyapısını gelmesi kaçınılmaz emperyalist kıyamete hazırlamaya ve insan gücünü yetiştirmeye teksif etmişti. İlk denizaltı gemilerimizi donanmaya kazandırması da, imparatorluk sathında binlerce okulu açması da bu gayenin yansımalarıydı. Çobanlara bile okul açtırmasını, mezuniyet törenlerine hediyeler göndererek memleket evlatlarını okumaya teşvikini ancak bu gaye çerçevesinde anlamak mümkündür.

Ona kızanların öfkesini anlıyoruz. Osmanlı’nın postunu pahalıya deldirmişti emperyalizme. Acısız bir ameliyatla gövdeyi paylaşacaklarını düşünenlerin, bu paylaşımın onun gayretleriyle ertelenmesi ve Birinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca Avrupalının ölümüyle sonuçlanması karşısında öfkelenmelerinden daha doğal bir şey olamazdı. Dinmeyen öfkelerinin sebebi budur. Tabii Kızıl Sultan iftirasının da...

İyi güzel, anlıyoruz İngilizin, Fransızın, Yahudinin, Ermeninin, Masonun şunun bunun hıncını. Peki bizim içeridekilere ne oluyor? Onlar da mı ülkeyi erkenden bölüp parçalatmadığına kızıyorlar yoksa?

Orta Doğu’da haritaları yeniden çizme tartışmalarının yapıldığı şu günlerde dikkatle okumamız gereken bir kitap gibidir Sultan II. Abdülhamid’in 33 yıllık iktidarı. Ben bu direnişe, sessiz Çanakkale diyorum. Şehitsiz, gazisiz, topsuz, tüfeksiz Çanakkale...

Yok, yok, bir şehidi var bu sessiz Çanakkale’nin. Hem de hakkı yenmiş, garip bir şehidi: O şehid, Abdülhamid’in ta kendisidir. Rahmet onun üzerine yağsın...

Değerli halisece kardeşim çok güzel ve değerli bir paylaşımdı Allah razı olsun sizdende bu konuyu başlatan göksultan kardeşimdende. Okulda Osmanlı Devletini kara bir tarih sayfasına gömerek anlatmak yerine daha çok aşağılamayı tercih eden öğretmenlerime inat Osmanlı Tarihini sürekli araştırdım. Küçüklüğümden beri Padişahları okur onları dinlerim. En çok müteessir olduğum durum ise Abdülaziz ve Abdülhamid Hanın düştükleri durumdur.

Bir Darbenin Anatomisi, Abdülhamidin Hatıraları, Abdülhamidin Kurtlarla Dansı, İllüminati ve Armegedon kitapları tavsiye edebileceğim kitaplardır. Sanırım Abdülhamidin Hatıratı kitabı sitemizin kütüphanesindede mevcuttur. Bu kitapları okyunca insanın mahzunlaşmaması gerçekten mümkün değil.

Tarih okumaktan zevk alan kardeşlerimede BİLİNMEYEN OSMANLI kitabını tavsiye ederim.

Bizlerin Abdülhamid Hanı anlaması herşeyi çözmüş olacaktır. Allahü Teala onların emanetlerine sahip çıkabilmemiz bizlere yardımcı olsun.

selam ve dua ile.


"Mü'min, kulluk elbisesi günahlarla yıprandığında, onu tövbe iğnesiyle yamayandır. Talihli kişi, tövbesi üzerine ölendir."(H.Ş)

Sevgili güvercin24;

Mevzuya ilgi duyanlar ve duyması gerekenler için, yol ve yön gösterici katkılarından dolayı teşekkür ediyorum...

Allah cümlemizden razı olsun.

Selamlar...

Bir Bakan Abdülhamid'e Böyle Derse..

İlber Ortaylı, Mustafa Armağan gibi ünlü tarihçiler Sultan Abdülhamid'i doğru anlatabilmek için çırpınırken, Abdüllatif Şener, "Musevi lobisinin" mantığıyla konuştu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, "Kurtlar Vadisi - Terör" dizisinin Radyo Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) tarafından yayından kaldırılmasıyla ilgili olarak, "Abdülhamid dönemi geri geldi" dedi.

Diziyi hiç izlemediğini belirten Şener, "Türkiye'de basın özgürlüğü bulunduğunu, sansürün basın özgürlüğüyle bağdaşmayan bir kavram olduğunu" belirterek, şunları söyledi: "Zaman zaman televizyonlara, sinemalara bakıyorum. Rambo, Terminatör tipi çok daha ağır şiddet içeren yayınlar, çok serbestçe bir kez değil, hatta onlarca kez tekrar tekrar çeşitli kanallarda gösterilebiliyor. O zaman şu tartışılır, 'Tüm filmleri, dizileri, eşit ve eşzamanlı aynı ilkeye tabi tutacak bir sisteme ihtiyaç var mı?'"

Şener, İstanbul'da bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada ise şu ifadeleri kullandı:
"Yazılı basında böyle bir uygulama olsa bunun adı sansür olur. Abdülhamid dönemi geri geldi. Kuralsız yapılan işleri hiçbir zaman doğru bulmadım. Ben kuralsızlığa karşıyım. Kurallar olmalı ve herkese eşit olmalıdır. Şiddet nedeniyle bir diziyi kaldırırken şiddet içeren Rambo gibi dizi ve diğer filmler oynatılırsa çelişki olmaz mı? Kurallar herkese eşit olmalıdır."

Abdülhamid'e Kızıl Sultan Diyenler

Sultan Abdülhamid'e "kızıl sultan" ve "yasakçı" gibi yaftalar dönemin Musevi lobisi tarafından takıldı. Abdülhamid tahtta bulunduğu süre içinde, tüm baskılara, yüksek miktarda para tekliflerine rağmen Yahudilerin Filistin'e yerleşmelerine izin vermemişti.

Şener'in dizinin kaldırılmasına ilişkin eleştirilerine katılmakla birlikte Abdülhamid ile ilgili sözlerini tasvip etmiyoruz.
ETİKHABER.COM


_____________________________________________________________

DENILMISTIR : -CAN SAGKEN YURT VERILMEZ DÜSMANA...

A. TURAN ALKAN, ZAMAN, 21 Şubat 2007 Çarşamba

Hay Abdülhamid kadar...

Düşünüp taşındım; neticede sansürcünün biri olduğuma karar verdim.
Gönlüm isterdi ki modaya uyup ben de "sünsüre hayır!., bu çağda sansür olur mu?.., fikir hürriyeti on paralık ediliyor!" diye ortalığı velveleye veren liberal ruhlu köşe erbâbıyla hemdert olayım. Kalbimi dinledim: "Boşver" dedi.

Boşveriyorum.

Sansüre karşı olmanın, küçük yaşlardan beri bize öğretilmiş ama üzerinde düşünülmemiş bir fikir olarak içi fena halde boşaltılmış bir rol olduğunu fark ediyorum.

Sansürcüyüm, sansürcüsün, sansürcüyüz; ikiyüzlülüğün âlemi yok.

Sansür aleyhtarı olmanın mantığı nedir? "Sen bana ne okumayacağımı, ne seyredemeyeceğimi, neyi düşünemeyeceğimi telkin edemez, benim adıma seçemezsin. Açın kapıları, açın pencereleri, gökkuşağının yedi rengi odama doluşsun; ki ben istediğimi seçebileyim. Hürriyet budur!"

Açın dünyanın bütün kümeslerinin kapılarını, sansarlarla tavuklar, tilkilerle ördekler, kurtlarla koyunlar rahatça tercihlerini yapabilsinler! Okulları kapatın; çünkü orada önyargılar belletilir; bir şartlandırma süreci olarak eğitim, hürleştirmekten ziyade sınırlar; kapılar, pencereler, köprüler, filtreler koyar; "iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan, eğriyi doğrudan" ayırd etmeyi tâlim eder!

"A, delinin zoruna bak ayol; sansüre karşı olmayı kuralsızlık gibi gösteriyor aklınca" diye düşünmenizde mahzur görmüyorum, öyleyse siz de kuralcı olduğunuzu kabul edeceksiniz. Kurallar vardır ve kuralcılık iyidir; ben de kuralcının tekiyim neticede. Çocukların korunmaları, ticaretin denetlenmesi, mahremiyet ve özel hayatın sakınılması, şiddetin ayıplanması vb. gerektiğini düşünenlerle beraberim. (bkz. http://www.ntvmsnbc.com/news/400494.asp)

Tencereme giren ıspanağın kalitesini önemsersem manav da, belediye de, toptancı da, üretici de, tarım sektörüne teşvik veren bakanlık bürokratı da önemseyecektir. Alın size sansür; alın size ıspanaklar arasında ayırımcılık; kötü ve kalitesiz ekmek pişiren fırını cezalandıran zabıta da neticede sansür (yasak) uygulamaktadır.

Ispanak ve ekmek önemli ise, fikir hürriyeti ve hür yayıncılık adına ekranlardan üzerime boca edilen şeyler de önemlidir.

"İyi ya sen de seyretme birader" diyeceksiniz; seyretmiyorum zaten, otuz saniyesine katlanmak bile bende hakarete uğramışım hissi uyandırıyor, bu gidişle haberleri bile boykot edip ekranı sadece DVD ile sinema seyretmeye tahsis edeceğim; lâkin efendim bu işler benimle bitmiyor; aziz halkımız gözüne far tutulmuş gibi tâ be sabah ekran karşısında. Dünya görüşünü, zevkini, tüketim tarzını, fikriyatını, kelimelerini oradan ediniyor. Neticesinden memnun iseniz benim için mesele yok; kimsenin oyuna talip değilim zaten, ama haber sitelerinde okuyucu yorumlarını takip ediyorum bir zamandır; şoka giriyorum, üşütmelere uğruyorum, genel oy, millî irâde prensibine inancım zayıflıyor.

Zihin karışıklığı, 'aydın' nâmını verdiğimiz esnaf zümresi ile ahaliyi aynı hizada gösteriyor; "hizâ"nın hizâsını siz takdir ediniz, ben karışmam.

Sansür aleyhtarı güzide basınımızın fevkalade liberal kalemleri, yasak denince devletin bazı beceriksiz kurumlarını ve aynı beceriksizlikle mâlul kurallarını anlıyorlar; özel hayatlarını geçelim, çalışma düzenlerinde ne kadar sansür yaptıklarını ve sansüre uğradıklarını kendileri bile fark edemezler, eminim. Mâbedlerinin mihrabına çiviledikleri batı dünyasında sansür ve oto-sansürden haberdar mıdırlar dersiniz?

"Abdülhamid sansürü" diye bir klişe öğrenmişlerdir; ne zaman sansür bahsi geçse onu hatırlar, koroya katılıp görevlerini yerine getirirler.
...

Abdülhamid sansüründen sızlananlar, çok değil, bir yıl geçmeden kendi sansürlerini koyduktan sekiz sene sonra...

"Hay Abdülhamid kadar..." diyeceğim geliyor!

Abdulhamit Hana, senin buyuklugunu tarih daima yazacak.ve bizler boyle bir gecmisten sizler gibibuyuk insanlarin atalarimiz olmasindan dolayi daima gurur duyacagiz.

EMEĞİ GEÇEN TÜM KARDEŞİM ELİNİZE SAĞLIK.


İz Bırakanlar ( İslam Büyükleri)

MollaCami.Com