Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


#_# Fitne ve Fesat #_#

Fitne ve Fesat

Az veya çok olabilir ama hiç fitnesiz ve fesatsız devir olmaz. Fitne ve fesat Asr-ı Saadet’te de vardı. Medine’de münafıklar vardı. İki yalancı peygamber, Müselimetü’l-kezzab ile Esvedü’l-Ansî Peygamberimiz sağ iken ortaya çıkmışlardı. Dört büyük Halife zamanında da fitne ve fesat oldu. Resulullah vefat edince Arap kabileleri İslâm’dan dönmek istediler, ayaklandılar. Bu irtidat hareketini Hz.Ebu Bekir bastırdı. Hz.Osman’ın hilafetinin ortalarında fitne ve fesat yangını tekrar başgösterdi. Sonunda âsiler ve bâğiler o büyük zatı ve meşru halifeyi oruçlu iken evinde kılıçla feci şekilde şehid ettiler. Mübarek şehirde terör, fitne ve fesat öylesine hâkim idi ki, Cennetle müjdelenmiş Zinnureyn hazretlerinin cenazesi geceleyin meş’ale ışıkları altında Baki’ kabristanında korku içinde toprağa verilebilmişti.

Hazret-i Ali’nin devr-i hilâfeti fitne ve fesat ile geçmiştir ve o mübarek zat, Kûfe’de sabah namazını kıldırmaya hazırlanırken camide şehid edilmiştir.

Cemel vak’ası (savaşı), Sıffeyn savaşı ve diğer fitnelerde oluk oluk Müslüman kanı akmıştır.

Fitne ve fesat yangınları hiç durmadan, bazen az, bazen çok yakarak, Müslümanlar şu 2007 miladî yılına gelmiş bulunuyor.

Artık günümüzde fitne ve fesat doruğuna çıkmış; azgınlık, fuhşiyyat, irtidat ve isyan akıl almaz boyutlara ulaşmıştır.

1970’li yıllarda bazı hafif akıllı radikal Müslümanlar “Biz Asr-ı Saadet’i geri getireceğiz...” edebiyatı yapıyorlardı. Asr-ı Saadet geri gelecek, İslâm ülkelerinde tam bir adalet, tam bir güvenlik hüküm sürecek, İslâm’ın prensipleri hayata uygulanacak ve neler neler...

Sahih-i Müslim’de bir hadîs-i şerif var. Resulullah Efendimize uzun yıllar hizmet etmiş Enes radıyallahu anh hazretleri şöyle diyor: “Ben Resulullah’ın şöyle söylediğini duydum: Bu dünya, her gelen gün geçmiş günü aratarak bozula bozula sonuna ulaşır...” (Hadîsi hâfızamdan nakl ediyorum, arzu edenler zikr ettiğim kaynağa bakabilirler).

Merhum René Guénon, ahir zamanda dünyanın ve insanlığın bozularak ve her gün bu bozukluk artarak tarihî cycle’nı tamamlayacağını yazıyor. Büyük bir çöküş ve yıkılış olacak, ancak ondan sonra (Mehdi’nin zuhurunu müteakip) düzelme görülecektir.

2007 yılında ve onu takip edecek yıllarda şu dünya, şu insanlık, şu Türkiye düzelir mi?Düzelmez, düzelmez, düzelmez... Böyle büyük bir yangın o kadar kolay söndürülmez.

Gerçekçi olmalıyız.

Bir Müslüman için en önemli ve hayatî mesele imanını korumaktır. İmanını bunca fitne ve fesat içinde koruyacak ve hüsn-i hâtime ile hayata veda edecektir. Hüsn-i hâtime ne demektir? Ömrünün ölümüne iman ile bitişmesi demektir. Bu, Müslümanın en büyük üç bayramından biridir.

Sevgili vatanımız Türkiyemiz dört tarafından fitne ve fesat ateşleriyle sarılmıştır. İçimizde de yangınlar bulunmakta ve yakmaktadır.

Madalyonun iki tarafını da görmeliyiz. Bir tarafında ümit verici, sevindirici unsurlar var. İnsanlarımız akın akın dine yöneliyor, namaz kılanların, oruç tutanların sayısı artıyor. Dinî yayınlar...Yeni camiler... Bütün baskı ve terörlere rağmen örtünen kadınlar ve kızlar... Ne güzel!

Arka yüzüne bakalım: Korkunç bir irtidat (dinden dönüş çıkış) cereyanı... Azgın ve amansız din düşmanları...İmam-ı Kebir’siz bir ümmet... Helâller haram, haramlar helâl sayılıyor... Faiz ve riba gırtlağa kadar... Hicab ve ahlâk perdeleri çak çak edilmiş... İçki seller gibi akıyor... Müslümanlar bin parçaya bölünmüş, kopukluk son haddini bulmuş... Vahim bid’atler zuhur etmiş... Milyonlarca vatandaş için din bir “ism ve resmden” ibaret... İstanbul’da bir cuma günü öğle vakti Ezan okunduktan sonra sokaklara bakınız: Caddeler ve meydanlar dolu, nakil vasıtaları dolu, dükkânlar dolu, kahveler ve lokantalar dolu... Nasıl bir İslâm şehridir bu?.. Yaz aylarında bir pazar günü Sultanahmet meydanına geliniz ve sözde tesettürlü Gökkuşağı Müslüman bayanlara bakınız...Dinî hizmet ve faaliyetlerin büyük kısmı para ile ve para için yapılıyor...Hz. Peygamber’e yalancı diyen, Kur’ân’a düzmece kitap diyen, İslâm’a bozuk ve sahte din diyenleri Cennete sokmaya çalışanlar... Putlaştırılan din baronları... Din adına toplanan ve hesabı bilinmeyen milyarlarca dolar...Ah ah ah!

Hayır, ümidinizi kırmak için yazmıyorum bu satırları. Mü’min Allah’tan asla ümid kesmez. Ümid kesmez ama hayalperest de olmaz, gerçekçi olur.

Yüce Kur’ân’da Yakub aleyhisselâmın oğullarına “Oğullarım, gidiniz kardeşiniz Yusuf’u arayınız ve sakın Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyiniz. Kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümid kesmez” dediği yazılıdır.

Allah’ın rahmetinden ümid kesilmeyecek ve bu ümide şunlar ilâve edilecektir:

(1) Parayı, dünya şehvetlerini, serveti, ikbali sevmeyeceksin.

(2) Bir yandan dünya işlerini görürken, öbür yandan yarın ölecekmiş gibi âhirete hazırlanacaksın.

(3) Resulü kendin için en büyük örnek ve model olarak kabul edeceksin ve O’nun sünnetine uyacaksın.

(4) İsraftan, lüksten, şatafattan, aşırı tüketimden, gösterişten, debdebeden, benliğini put haline getirmekten kaçınacaksın.

(5) Kur’ân’ı düstur olarak kabul edeceksin.

(6) Şeriat ve fıkıh hüküm ve ölçülerine uyacaksın.

(7) Çocuklarının ileride zengin ve itibarlı olmalarını değil, iyi Müslüman olmalarını isteyecek ve onları bu amaca yönelik olarak yetiştireceksin.

(8) Futbol kulübü tutar gibi cemaat, tarikat, hizib, fırka, grup tutmayacaksın, bunların asabiyetine kapılmayacaksın.

(9) Nefsinle büyük cihad yapacaksın.

(10) Din sömürücüsü insî şeytanlardan, münafık domuzlardan uzak duracak ve onların tuzaklarına düşmeyeceksin.

(11) Biatsız ve râbıtasız kalmayacaksın. Biat edecek bir İmam-ı Kebir yoksa “Zamanın İmamına veya Emîrine gıyaben biat edeceksin.” Aksi takdirde, Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimizin “Zamanındaki İmam’a biat etmeden ölen kimse, sanki cahiliyet ölümü ile ölmüş olur” tehdidine mâruz kalmış olursun.
Ve en önemli madde: Gafil ve cahil olmayacaksın. Uyanık, aydınlık, şuurlu, idrakli, basiretli, firasetli, fetanetli, hikmetli, vasıflı Müslüman olacaksın.

Mehmet Şevket EYGİ

güzeş paylaşım,allah razı olsun kardeşimm.


Aşkta tıpkı ELİF gibidir, isminde gizlidir. Ama okunmaz, o olmadan da besmele sese gelmez, o herşeyin içindedir; hiç birşeyde görülmez

İki elimizin arasına başımızı koydurup düşündürecek bir yazıyı buraya taşıdınız. Allah razı olsun

Kardeşlerim Sizlerden de Allah (c.c) Razı olsun..

" Tel tel ve iple iplik dikseler de ağzımı ;
Tek ses duysalar ; ALLAH... Yoklayanlar nabzımı . "


Güncel & Siyasi Olaylar

MollaCami.Com