Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


:=: Dindar Müslüman Otomobil Alırken Kime Sorar? :=:

Dindar Müslüman Otomobil Alırken Kime Sorar?

GERÇEKTEN sofu, sahiden dindar, şuurlu, takvalı Müslümanın temel sıfat ve özelliklerinden biri de onun Resûlullah’a olan bağlılığıdır. Peygambere bağlılık ne demektir? O’na itaat etmek O’nun yolundan gitmek, O’nun sünnetine yapışmak demektir. O’nun sünnetine uymak özet olarak ne demektir? O’nu kendisi için en güzel örnek ve model bilmek ve O’nu taklit etmek demektir.

Sofuluk taslıyor, Peygamber diyor, sünnet diyor, bu konularda bir sürü edebiyat yapıyor ama Peygamberi taklit etmiyor.Böyle bir Müslüman gerçek sofu olamaz.

Peygamber nasıl taklid edilir?

Birkaç örnek vermek istiyorum:

* BİRİNCİÖRNEK: Halin vaktin yerinde... Kendine bir otomobil alacaksın. Paran çok, canın isterse 100 bin dolarlık lüks bir araba satın alabilirsin. Lakin gerçekten dindar bir Müslüman isen, otomobil almaya giderken vicdanına şu soruyu yönelteceksin: “Resûlullah nasıl bir otomobil almamı uygun görürdü?” Bu sorunun cevabını biliyorsun. Resûl-i Kibriya Efendimiz lüksü, şatafatı, israfı, gösterişi, gururu, kibri, sevmezdi ve bunları ümmetine yasaklamıştı. Kendileri genellikle mütevâzı bir binit ile gezerlerdi. Sen de O’nun ümmeti olarak orta dereceli bir otomobil almakla mükellefsin. Bu devirde iyi bir otomobil 30 bin liraya alınabilir. Şeytana sorarsan, o 100 bin dolarlık, hatta daha lüks ve daha pahalı bir araba almanı isteyecektir. Benim bu satırlarımı okuyan bazıları kaşlarını çatacak ve “Müslümana her şeyin en iyisi layıktır” diye söyleneceklerdir. Onlar bu fetvayı insî şeytanlardan mı aldılar, yoksa cinnî şeytanlardan mı? Kur’ân’da, Sünnette, Şeriatta, İslâm ahlâkında “Müslümana her şeyin en iyisi layıktır” diye bir hüküm var mıdır? Kur’ân’da ve sünnette israf haram kılınmamış mıdır?

* İKİNCİÖRNEK: Müslüman, zengin de olsa giyim kuşam, yeme içme, hayat tarzı itibarıyla orta yoldan gider; lükse, israfa, aşırı tüketime, şatafata, gösterişe kaçmaz. Dışarıda bir lokantaya gidip karnını mı doyuracaksın, orta halli bir yerde yiyeceksin. Kendine bir elbise mi alacaksın; aşırılığa, lükse, marka fetişizmine yönelmeyeceksin. Yemen içmen, giyinip kuşanman hayatın, evin barkın hep orta halli olacak...

“Param var, canımın istediğini yerim, dilediğimi yaparım, lüks yaşarım...” Nefsinin her istediğini yaparsan o zaman da iyi ve sadık Müslüman olamazsın... “Efendim ben sünnete çok bağlıyımdır, dişlerimi misvakla temizliyorum...” Misvakla iş bitmez. Sünnetin esası misvak değildir. Peygamber Efendimizin sünneti bir bütündür, o bütünün öncelikli ve ana maddeleri ve konuları vardır. Şu, dolar multimilyoneri sözde dindar ve sofu Müslümana bakınız. Kur’ân’a, Sünnete, İslâm ahlâkına aykırı bir sürü günah işliyor, lüks ve israf yapıyor, sonra da “Ben dişlerimi misvakla temizlerim, ben Sünnete çok bağlıyım, ben çok sofuyum...” diye kendini övüyor. Böyle sofuluk olur mu?

* ÜÇÜNCÜÖRNEK: Gerçek sofu ve gerçek dindar kesinlikle nefsini azdırmaz, onu azdıracak her şeyden uzak durur. Resûlullah Efendimiz nasıl yaşamışlar? Bütün siyer ve hadis kitaplarında yazılıdır. Bir meclise geldiklerinde başköşeye geçmezler, nerede boş yer varsa oraya ilişirlermiş... Ashab-ı Kiram Efendilerimiz, Peygamberimizin hoşlanmadığını bildikleri için O geldiği vakit ayağa kalkmazlarmış...Bir de zamanımızdaki birtakım sözde İslâm büyüklerine bakalım, Resûlullah’ın sünnetinden ne kadar uzaklar...Hakiki şeyhler ve kâmil mürşitler, ellerini öpmek isteyen bir Müslüman mânevî derece ve rütbe bakımından ne kadar mütevâzı olursa olsun kolay kolay el öptürmezler, ısrar edilirse onlar da el öpenin elini öperler, yahut öper gibi yaparlar.

DÖRDÜNCÜ ÖRNEK: Müslümanlara “Resûlullah’ın sünnetine uyma talimatnâmesi” adıyla maddeler halinde, çok açık, çok seçik bir talimatname hazırlanmalıdır. Tahminimce yüz madde kadar olur. Müslüman bunu okuyacak, belleyecek ve hayata tatbik edecektir.Okuyor, öğreniyor fakat hayata uygulamıyor. Böyle Müslümanlık olmaz, böyle sünnete uymak olmaz... Meselâ yanında çalıştırdığın personele ve hizmetçilere nasıl muamele edeceksin? Efendimiz “Hizmetçini gerekirse günde yetmiş kere affedeceksin” diyor. Sünnet budur ve Müslümanın bu prensibe uyması gerekir. Tabiî ki, hizmetkârı veyahut personeli affederken iş disiplinini de bozmayacaksın. Madalyonun iki tarafı olacak: Birincisinde disiplin ve sertlik, ikincisinde merhamet ve affetmek. Sünnete uyan bir iş sahibi hizmetkârlarına ve personeline kendi yediğinden yedirir. Onlara nohut, bulgur pilâvı, hoşaf; kendisine portakallı Pekin ördeği, yanında baklalı enginar, salata ve kaymaklı ekmek tatlısı... Böyle bir şey ne sünnete, ne vicdana uyar. Gücün yetiyorsa onlara da iyi şeyler yedir, yetmiyorsa sen onların yediğinden ye. Bunu yapamıyorsan ben sofuyum, ben sünnete uyarım diye yalancı pehlivanlık taslama.

Zamanımızda Müslümanlar büyük sıkıntı, korkunç zillet, dehşetli esaret altındadırlar. Kurtulmaları için Kur’ân’a ve Sünnete yapışmaları lazım gelir. Sünnet nedir? Kur’ân’ın hayata uygulanmasıdır. Mü’minlerin annesi Hazret-i Âişe radıyallahu anha’ya sormuşlar: “Bize Peygamberimizi anlat, târif et.” Şu cevabı vermiş: “Resûlullah Kur’ân ahlâkının ta kendisiydi.”

Resûlullah’ı taklid etmeden, O’na her hususta uymadan Kur’ân’a uymak mümkün değildir.

Müslümanların uyarılara, nasihatlere ihtiyaçları vardır. Bendeniz din hocası değilim, bu konuda salâhiyetim yoktur. Aşağıda sıralayacağım şahıs ve kuruluşların bu hizmeti yapmaları üzerlerine borçtur, farzdır.

1. Diyanet İşleri Başkanlığı.

2. Bir nevi “özel diyanetler” olan dinî cemaatler. Hani şucular, bucular, ocular...

3. İcazetli, hakiki ulemâ. Şu anda ülkemizde sadece Mısır el-Ezher Üniversitesi mezunu binlerce hoca bulunmaktadır.Şam’da, Mekke’de, Medine’de, Pakistan’da, Şeriat ilimleri tahsili yapmış hayli hoca vardır.

4. Hakiki şeyhler, hakiki mürşitler. Bizim onları tenkid etmemiz haddimiz değildir, sadece bu hizmet onlara terettüp eder diyoruz.

5. İslâmî kesimde, ümmet-i Muhammed içinde hayli üstadlar, ağabeyler, hazretler, efendiler, hocalar, hoca efendiler bulunmaktadır. Onların sünnetlere uyulması, sünnete aykırı davranış ve yaşayışlardan uzak durulması hususunda ülke Müslümanlarını sıkı şekilde uyarmaları gerekir.

6. Medyada birtakım sevilen, tutulan, itimat edilen Müslüman yazarlar vardır, bunlar da sünnetlere ittiba ve bidatlerden ictinap hususunda ümmeti tenvir etmekle (aydınlatmakla) mükelleftir.

Artık kimsenin gözünün yaşına bakılmamalı, tahripkâr ve yıkıcı olmamak şartıyla sahte sofular, münafık dindarlar tenkid edilmelidir.
Sen sünnete aykırı her günahı, isyanı, aşırılığı, bidati yap, sonra ben dişimi misvakla temizliyorum diye caka sat. Olmaz böyle bir şey.

Mehmet Şevket Eygi

kardaşim güzel bir paylaşım yapmışsın ALLAH c.c razı olsun ders alınacak bir çok maddeler var yapabilmeyi nasip etsin h.z mevlam


Aşkta tıpkı ELİF gibidir, isminde gizlidir. Ama okunmaz, o olmadan da besmele sese gelmez, o herşeyin içindedir; hiç birşeyde görülmez

Amin Jade kardeşim Rabbim cümlemizden razı olsun... Ebeden Daimen..

" Ruhunu Kaybeden Cihanı Kazansa Ne Çıkar!!! "


Güncel & Siyasi Olaylar

MollaCami.Com