Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


*** Kördüğüm gibi... ***

Kördüğüm gibi...

Kirletildi tüm değerler. Yapmacık baharlarla,suni lalezarlarla süslenmeye çalışılır oldu birliktelikler. Bu kirliliklerden aşk ve sevgide nasibini aldı günümüzde. "Sevmek dokunmaktır" diye bir felsefe ya da daha doğrusu bir safsata koydular ortaya. Böylece, yüreklerde değil bedenlerde gezinen şeyin adı sevgi oldu. Flört adı altında , özgürlük namına , iffet ayaklar altına alındı günümüzde. Adeta bekarlara has bir değer olarak sunuldu adı aşk ve sevgi olan kutsal değer. Evlilikler arasında ise eşler birbirlerine güzel sözlerle hitap etmeyi ayıp sayar oldular. Ya da,"yahu yaşımız başımız geçmiş artık" diyerek , aşkın ve sevgini gün olup sönmesi gereken bir olgu olduğuna inandırdılar kendilerini. Nişanlılık dönemi ya da evlilikler , denemek için yapılır oldu. "Yüretemez isek ayrılırız" diyerek , adeta ayrılmak için evlenilir oldu. Gerçek aşkın ve sevginin var olduğu yuvalarda hiç ayrılık olur mu? Ya da aşktan ve sevgiden kaynaklananhuzursuzluk olur mu hiç?

Canım... Cananım... Bitanem... Gibi sevgi ifadelerine ne kadar samimi davranıyoruz acaba? İnsan "Canım" dediği, benliğinden bir parça gördüğü, "Canımı candan öte can bil..." "Ruhum ruhuna,gönlüm gönlüne,yüreğim yüreğine dayanak..." "Kanın biterse kanım, kanım biterse gözyaşlarım var unutma" dediği sevgilisi ya da aşkını nasıl kırar,nasıl üzer. Söylemlerde samimiyet olsa , sevgililerin kalpleri kırılır mı hiç? O sevgi fısıltıları , dilden değilde yürekten kopup gelse , acılar ve çaresizlikler içinde kıvranır mı sevgili ? Bu derece yoğun olan bir sevgi , yürekte her geçen gün çoğalması gerekirken , sönüp gider mi ? Ve aşkın ayrılmaz parçası olan kıskançlıklar , yuva yıkmak yerine aşkı daha da alevlendirmesi gerekmez mi ? Yoksa kıskançlıklar da mı yapaylaştı dersiniz ?
Hayatının her sahnesini örnek almak zorunda olduğumuz Resulümüzün eşlerine olan sevgisinden haberdar mıyız ? Bu gün tüm edebiyatçıları susturacak , tüm sözde aşıkları kıskandıracak Resulümüz , eşleriyle şakalaşır ve onları sevdiklerini,nasıl bir aşk ile bağlandıklarını söylemekten hiç çekinmezdi. Aşkı sadece yüreğinde yaşatmaz dillendirirdi kimi zaman.

Hz.Aişe , kendisini tanıtırken , önce babasının ismiyle, "Ebubekir kızı Aişe" diyor ve ekliyordu; "Ben Allah'ın Sevgilisinin Sevgilisiyim." O Resulün sevgilisiydi. Bunu bilmesine rağmen sormadan edemezdi. "Ey Allah'ın Resulü, beni seviyor musun? " Allah Resulü bu ne biçim soru demiyor , sevmesem burda ne işim var demiyor. Cevap veriyor; "Evet Ya Aişe, tabi seviyorum!" Bununla yetinmiyor Hz.Aişe validemiz , dahasını da merak ediyor , acaba nasıl seviyordu? Hemen soruyor; "Beni nasıl seviyorsun?" Peygamberimiz sevgi tanımlamasını yapıyor sevgili eşine. İçten,samimi ve hayran kalınan bir ifadeyle; "Kördüğüm gibi..." Sevgiye bakın , aşka bakın. Açılmayan , çözülmeyen , kördüğüm gibi sevgi. Hz.Aişe aldığı bu cevap karşısında çok memnun kalmıştı. Ve her zaman da aldığı cevap kendisini daha da mutlu edeceğinden
sık sık sorardı; "Ey Allah'ın Resulü Kördüğüm ne alemde ? " O Yüve Resul, her defasında , Hz.Aişe'yi memnun eden cevabını veriyordu; "İlk günkü gibi..." O sevgi örneği Yüve Resul , beraber yemek yerken ilk önce Hz.Aişe'nin yemesini isterdi ve birşey içilecekse , önce Hz.Aişe'ye içirirdi , sonra kendisi içerdi. İçerken de , Hz.Aişe'nin içtiği yerden içmeye dikkat ederdi. Bir et yemeği yeniyorsa mutlaka Hz.Aişe'nin elindeki parçayı alır, onun ısırdığı yerden kendisi de ısırırdı. Resulümüzden eşlerine karşı davranış , aşk ve sevgi hususunda alacağımız daha nice nice örnekler vardır. Devam edelim. Bir sahabe , Amr b.As soruyor; "Ya Resulallah! Halkın sana en sevgilisi kimdir?" cevap geliyor; " Aişe..." Yani eşi... Yani sevgilinin Sevgilisi... O Resul ki birlikte sefere çıktıklarında, Hz.Aişe , kolyesini kaybetmişti. Peygamberimizde kolyeyi aramaya başladı ve
kolye bulunmadan ordan ayrılmak istemedi. Susuz kalmalarına , gece yarısı olmasına rağmen gitmedi Allah'ın Resulü. Ve öylece dizinde sabahladı. Hz.Aişe , kaybolan kolyesini , kaldırdığı devesinin altında bulmuştu. Kızmadı , darılmadı sevgilisine
Peygamber. O Yüce Resul, "Çocuklarımın anası dediği" , "Evimin hanımı" dediği Sevgili eşlerinden Hz.Hatice validemizin vefatına o kadar üzülmüştü ki , iki büklüm olmuştu. O yılın adını da koydu. "Hüzün yılı!" Var mı başka bir örneği dersiniz ? Eşinin ölüm yılını "Hüzün yılı" olarak adlandıran başka bir sevgili var mı ?

Alıntı

ben çok umutsuzum bu konuda. böyle sevgiler, aşklar kalmadı da zaten hani yinede olurmuki diye düşünüyorum.... ama umutsuzum. her şeyde olduğu gibi evliliği de sevgiyi de oyuncak ettiler. teşekkür ederiz kardeş yazıyı paylaştığın için.

ben çok umutsuzum bu konuda. böyle sevgiler, aşklar kalmadı da zaten hani yinede olurmuki diye düşünüyorum.... ama umutsuzum. her şeyde olduğu gibi evliliği de sevgiyi de oyuncak ettiler. teşekkür ederiz kardeş yazıyı paylaştığın için.

ya afedersiniz uykulu uykulu 2 tane gitmiş yorum kusura bakmayın


Tasavvuf

MollaCami.Com