Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Müridin mürşidine karşı dikkat etmesi gereken edepler

- Herhangi bir konuda Şeyhini aldatmamalıdır. O'na son derece saygı göstermelidir.
- O'nun öğrettiği zikir ile kalbini düzeltmeye çalışarak gafletten kurtulmaya çabalamalıdır.
-Bir konuda haklı bile olsa şeyhin sözünü ve gayesini anlamaya çalışmalı; ona karşı ölü yıkayıcısının eli altındaki ceset gibi olmalıdır.
- Şeyhi bir şey sormadan söz söylememelidir.
-Herhangi bir isteğini şeyhinden başkasına söylememelidir. Eğer mürşidine ulaşamazsa ve çok gerekliyse salih, eli açık ve takva sahibi kişilerden istekte bulunabilir.
- Ancak mürşidi aracılığıyla istek ve gayesine ulaşabileceğine inanmalıdır. Sevgisi başka bir şeyhe yönelirse kendi mürşidinden yarar göremez ve feyz kapısı kapanır.
-Mürşidinin kendi üzerindeki tasarrufunu kabullenerek emrine uymalı ve her konuda ona hizmet etmelidir. Çünkü arzu ve sevgi bu yolla oluşur ve ihlasla gönülden bağlılığın ölçüsü bu yolla anlaşılır.
- İbadetlerinde adetlerinde ve tüm yaptığı işlerinde mürşidinin isteğini kendi isteğinden üstün tutmalıdır.
- Mürşidin iyi ahlakına ve olgunluğuna güvenerek onun hoşlanmadığı şeyleri yapmaktan kaçınmalıdır.
-Kendi durumunu mürşidine açıkladıktan sonra bir şey istemeden verilecek karşılığı beklemelidir. Birisi şeyhine bir şey sorarsa kendisi cevap verme küstahlığında bulunmamalıdır.
- Mürşidinin bulunduğu toplulukta yüksek sesle konuşmamalıdır. Çünkü bu çok kötü edepsizliktir. Bize anlatıldığına göre bir gün İmamı Züfer abdest alıyordu, hocası İmam-ı Azam Ebu Hanife ( r.a) onun yanından geçti.İmam-ı Züfer ayağa kalkmayarak saygıda kusur etti. Bundan dolayı en üstün öğrenci olacakken derecesi en düşük kaldı.
- Mürşidinin hiç bir haline kalben dahi olsa karşı koymamalı ve içinde şüphe belirirse iyiye yormalı; iyiye yoramazsa kusuru kendinde aramalıdır.Musa ( a.s) ile Hızır ( a.s) arasına geçen olayı düşünmelidir. Çünkü mürşide karşılık vermek çok çirkindir ve bundan ortaya çıkacak perdelenmenin ilacı yoktur. Ayrıca tüm feyiz kapıları kapanır.
-Mürşidinin çare bulması için iyi veya kötü tüm olayları ona açıklamalıdır. Çünkü mürşit doktor gibidir; müridin halini öğrendiğinde onun sorununu düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışır. Bu nedenle nasıl olsa şeyhim benim sorunumu biliyor diye sorunu ona iletmemek doğru değildir. Çünkü bazen mürşit keşfinde yanılabilir. Velilerin keşfinde yanılması alimlerin içtihatda yanılması gibidir, yanılan da sevap kazanır. Şeriatın kurallarına uymadıkça keşiflere uyulmaz. Gerçek bile olsa bunlarla karar verilmez.
- Müridin şeyhine gönülden bağlılığı eziyetli ve sıkıntılı olduğunda bile bozulmamalıdır. Moral bozacak sözler, dedikodular ümidini kırmamalı; Allah'tan ( c.c)istediği feyzi ancak mürşidinin aracılığıyla elde edebileceğine inanmalıdır. Bunun için şeyhine olan sevgisi be bağlılığı kendi nefsinden, çoluk çocuğundan ve malında daha fazla olmalıdır.
-Mürşidinin yaptığı ibadet ve hareketlerin hepsini yapmaya kalkışmamalıdır. Çünkü mürşidinin bulunduğu hal ve derecesiyle ilgili bazı yaptıkları müride uygun düşmeyebilir.
- Şeyhinin emirlerini yorumsuz başkasına devretmeden hemen yerine getirmelidir. Geciktirirse veya yapmasa feyiz kesilir.
- Mürşidinin verdiği zikir, teveccüh ve murakabe gibi görevleri emrettiği şekilde yerine getirmelidir.
-Mürşidi ile birlikte bulunurken hareketlerine, sözlerine, sorduğu soruve verdiği cevaplarına dikkat etmeli; ileri- geri konuşmamalıdır. Zira böyle şeyhin büyüklüğünü ve saygısını müridin kalbinden gider.
-Mürşidiyle konuşacağı anları iyi ayarlamalı; verdiği cevapları can kulağıyla dinlemeli, konuşurken edepli ve haddini aşmadan kısa ve öz derdini anlatmalıdır.
- Mürşidinin kendisine açıklanan sırlarını gizlemelidir.
-Allah Teala'nın (c.c) mürşidi aracılığıyla kendisine bağışladığı keşif,keramet, hal ve düşünceleri şeyhinden saklamamalıdır.
-Uygunsuz kişilerin yanında mürşidinden söz etmemeli ve onun sohbetlerini anlatmamalıdır. Onlara ancak akılları ve anlayışları derecesinden açıklama yapabilir.
- Mürşide kapılanmak gerçekleştiğinde size Allah'u Teala'yı (c.c) tanımak ve bilmek için geldim demelidir. Şeyhi kendisini kabul ettikten sonra bir şey istemez, ancak hizmet eder.Böylece mürşidinin kendisini kabulü tam olur. Bu süre boyunca şeyhi birşey emrederse bildiği şey dahi olsa onunla uğraşmalıdır.
- Herhangi bir kimse şeyhine selam söylemek isterse, o görevi üzerine almamalıdır.
- Mürşidi ile beraberken başka şeylerle ilgilenmemeli, tam anlamıyla ona yönelmelidir
-Mürşidinin karşısında abdest bozmamalı, tükürmemeli, sümkürmemeli,nafile namaz kılmamalı, tesbih çekmemeli ve bir şeyle oynamamalıdır.
- Mürşidi emretmedikçe baş köşeye geçmemelidir.
- Mürşidin seccadesi, yatağı, kap ve kacağı gibi özel eşyaları kullanmamalıdır.
- Karanlık gibi zorunlu haller olmadıkça mürşidinin önünde yürümemelidir.
- Mürşidinden uzakta iken ilgiyi kesmemek için mektuplaşmalı, bu mektupları korumaya özen göstermelidir.
- Abdestsiz olarak şeyhinin yanında oturmamalıdır.
- Nehir gibi akarsu kıyısında abdest alırken mürşidinden üst tarafta bulunmamalıdır.
- Uzakta bulunsa dahi şeyhinin bulunduğu yöne ayağını uzatmamalıdır.
- Mürşidi bir şeyle uğraşırken veya elini tutup yakalayarak, çekerek öpmeye çalışmamalıdır.
- İzin almadan günlük tutma bile olsa karşısında bir şey yazmamalıdır.
- Şeyhinden olağanüstü halde ve keramet beklememeli ve istememelidir.
- Mürşidinin kendisine verdiği armağanlara özen göstererek ömrü boyunca saklamalı; hiç kimseye vermemeli ve satmamalıdır.
- Mürşidinin ahlakıyla ahlaklanmaya çalışmalıdır.
- Mürşidinin sevdiklerini sevmeli, hoşlanmadıklarından hoşlanmamalıdır.
- Mürşidi ayakta dururken kendisi oturmamalıdır. Sırtını şeyhine dönmemeli ve kapıyı vurarak sertçe örtmemelidir.
-Bir mürşit müridini tarikattan çıkarırsa tamamıyla ondan ayrılmaz.Çünkü böyle bir müridin başkasının aracılığıyla kurtulması imkansızdır.
- Benim mürşidim Peygamberden, sahabelerden, tabiin hazretlerinden daha büyüktür gibi düşüncelere sapmamalı ve konuşmamalıdır.
- Mürşidine gözünü dikip bakmamalı; o başka tarafa bakarken rabıta amacıyla göz ucuyla bakmalıdır.
-Mürşidiyle birlikte otururken manevi yarar sağlamak için kalbini onunkalbine bağlı bulundurmak gerekir. Çünkü, nispet ve feyiz şeyhinin sohbetiyle oluşur ve gafil olanlardan geriye döner, uyanık olanların kalbine girer. Manevi nispet dumanın yayılması veya yağmurun yapması gibi yayılır ve onu ancak ihlas ve ilahi sevgisi tam olanlar hisseder.
-Mürşidiyle birlikte otururken gönlü engin ve iç huzuruyla olmalıdır.Bunu sağlamak için gözleri kapayıp sanki başının üzerinde duran kuşu ürkütmeyecek şekilde kıpırdamadan durmalıdır.
- Zamanı öğrenmek için iki de bir saatine bakmamalı; içine sıkıntı gelince şeyhin yanında çıkıp gitmelidir. - Mürid, şeyhinin çocukları, akrabalar ve komşuları yanında da edepli, saygılı ve vefalı olmalıdır.
-Mürşid kendisini yemeğe çağırdığında, mürid güzel yemekler veiçecekler, rahat yataklar isteğinde bulunmamalıdır. Hazırlananı yemeli;bulunduğu yerde yatmalı ve bu durumu nispet alması için büyük bir devlet ve nimet saymalıdır. Bu sırada bir kusur işlerse Cenab-ı Hakk'a(c.c) istiğfar etmelidir.
- Hizmet ederken gerek mürşit, gerekdiğer müritler, gerekse de misafirler için yaptığı hizmetin nispet bakımından eşit olduğuna inanmamalıdır.
- Mürşidiyle herhangi bir konuda görüşmek isteyen onun boş ve uygun zamanı kollamalı;
-Mürid mürşidinden herhangi bir şey veya hizmet istememelidir. Sadece hastalık, sıkıntı gibi durumlarda bilgi verilir. Mürşit ister dua eder,isterse etmeyebilir.
- Mürşidi başkalarıyla konuşurken, yanına sokulmamalıdır. İzin isteyeceği zaman evinden çıkmasını istememeli; çok acil işi varsa uygun bir şekilde haber göndermelidir.
- Sabah namazından güneş doğuncaya kadar ve akşam yatsı namazları arasında özel görevleri olduğundan mürşidiyle konuşmamalıdır.
- Mürit herhangi bir yerde sohbet etmesi gerekirse mürşidiyle ilgili konuşma yapmalıdır.
-Mürşidini ziyaret geldiğinde kendi başına ne kadar kalacağına kararvermemelidir. İstek ve arzusu olduğu sürece orada kalmalı ve gitmekararını mürşidine bırakmalıdır.
- Mürşidini kabul etmeyen kişilerle bir arada bulunmamalıdır.
-Mürşidle sohbet ederken tespih çekmemeli ve bir şeyle oynamamalıdır.
-Mürşid herhangi bir konuda yasaklama getirirse ( bir yere gitmeyi, birşeyi yemeği, bir şey yapmayı yasaklarsa) üzülmemeli, aksine benim yararım içindi diye sevinmelidir.
- Gördüğü rüyaları kendi yorumunu önemsemeden mürşidine anlatmalı, onun yorumuna göre davranmalıdır.
-Mürid nefsini bütün yaratıklardan hor görmelidir.Nefsi için bir kimse ile iddia görmemelidir,üzerinden geçmiş hakları ödemelidir.
-Bir kimseye öfkelenmemeli,çünkü öfke ile elde edilen kalbin nurunu söndürür.Müridlerin mücadele ve münakaşaya girmemeleri lazımdır.çünkü unutkalnlık ve ruha bunaltı verir.Eğer mürid öfkelenmişse Cenab-ı hak'tan mağfiret ve karşısındakinden da özür taleb etmelidir.Her ne kadar haklı dahi olsa.

PAYLAŞIMIN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER ÇOOOOK GÜSEL BİR YAZI :)

Bir mürşit müridini tarikattan çıkarırsa tamamıyla ondan ayrılmaz.Çünkü böyle bir müridin başkasının aracılığıyla kurtulması imkansızdır.

Bu ifade ile,özellikle kurtulması imkansızdır. ifadesi ile ne anlatılmak istenmektedir?
_________________________________________________________________________



Andolsun Zikirden sonra Zebur'da da :''Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır'' diye yazmıştık.(Enbiya,105)


Tasavvuf

MollaCami.Com