Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Ateşte Açan Çiçekler Kenti.*.*.Kütahya.*.*.



Hayme Ana, geleneğe göre Ertuğrul Gazi'nin annesi, Osman Gazi'nin ninesi Güdüz Alp'in ise hanımıdır. Türbesi Domaniç ilçemize bağlı Çarşamba Köyü'ndedir. Hayme Ana Oğuzların Bozok kolunun (Gün Han'ın oğullarından) Kayı Boyuna mensup bir Türkmen (Yörük) kızıdır. Kayı Boyu önce Ankara'nın batısındaki Karacadağ yöresine yerleşmiştir.(Ankara'nın batısındaki Haymana ilçesi adını bu hanımdan almıştır.) Osmanlı Obasının Söğüt ve Domaniç'e yerleşmesiyle belli bir dönem devlet idaresini eline aldığından ve devletin kuruluşunda oynadığı hayati rol sebebiyle "DEVLET ANA" olarak anılmıştır. 1250 li yıllarda aşiret reisliğinin Hayme Ana'ya ait olduğu söylenmektedir. Yine bir yayla mevsiminde (muhtenelen Eylül ayında) Hayme Ana Hakkın rahmetine kavuşmuş, Çarşamba Köyü'nde tepenin üstündeki yaylayı gören kısmına gömülmüştür. Hayme Ana'nın vefatından sonra, gömüldüğü yerin etrafı duvarlarla çevrilmiştir. II. Abdülhamit devrinde, Çarşambalı bir köylü evinde sakladığı dedesinden kalma deri üzerine yazılmış bir vesikayı köye gelen birine okutur. Vesikanın Hayme Ana'ya ait olduğu ortaya çıkar. Görevli İstanbul'a giderek Yıldız Sarayı'na varır ve vesikayı padişaha ulaştırır. II.Abdülhamit vesikayı inceletip bir heyeti buraya gönderir. Büyük ninesi Hayme 'ın kabrini buldurarak üzerine bir türbe ve külliye yaptırır. Türbenin üzerinde bulunan mermer kitabe de:

"Şahin şeh-i ali hasep, hakan-ı mebrük'ün-nesep,
Abdülhamit Han kim anın lütfunda alem müstefit,
Gazi'i meydanı vega cennet mekan Ertuğrul'un,
Olmuş idi vaktaki bu sancakta ikbali bedid,

Şu Domaniç yaylasını aldıkta dest-i miknete,

Ehli hilafa evvela çekmişdi ol seddi sedid,

Gazi merhumun imiş bu Hayme Ana maderi,

İtsun garik-i mağfiret daim anı Rabbi Vahit,

Şah'ı Cihan bu türbeyi yaptırdı ol merhumeye,

Eyyam-ı ömrü şevketin kılsın Canab-ı Hak mezid

Bir padişaha itmemiş Allah bu hayrı nasip,

Şimdiye dek geçmiş idi tarihden asr-ı medid,

Vali iken Mahmud kulu, nazm eyledi tarihini,

Kıldı bu rana türbe-i bünyad Han Abdülhamit.

Ketebehü İbrahim (sene 1306) Hakkı Bursavi.

Kütahya'da tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar çok çeşitli medeniyetler ve devletler hüküm sürmüştür. Ev sahipliği yaptığı bu medeniyetlerin hemen hepsinden pek çok kültürel değer günümüze miras olarak kalmıştır.
Friglerden günümüze kadar ulaşan binlerce barınma ve korunma amaçlı mağaralar, erken Hıristiyanlık dönemi şapel ve kiliseleri, Romalılardan kalan Aizanoi antik kenti, ilk hali Bizanslılardan kalan Kütahya Kalesi, Selçuklulardan kalan Hıdırlık Mescidi, Osmanlı İmparatorluğunun kurulduğu topraklar olan Domaniç, Germiyanoğullarından kalan Vacidiye Medresesi ve II.Yakup İmaret Külliyesi, etnik kültürün son şahidi Yeni Mahalle Rum Ortodoks Kilisesi, Osmanlılardan kalma Ulu Camii, Adliye Binası (Eski Hükümet Konağı) ve Kütahya Lisesi ile Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı ve Başkumandan Meydan Savaşı'nın kazanıldığı Dumlupınar ve Altıntaş - Zafertepeçalköy'deki Şehitlikler ve Anıtlar bu topraklarda yaşayan medeniyetlerin bizlere bıraktıkları kültürel mirasın ilk akla gelenleridir.


=>devam edecek=>

Kütahya, müzeler açısından zengin bir ildir. Arkeoloji Müzesi, sahip olduğu eserler açısından emsalleri arasında önemli bir yere sahiptir. Çini Müzesi, Türkiye ve Dünyadaki ilk olma özelliğine sahiptir. Kossuth Müzesi, tarihi değerinin yanı sıra etnografya müzesi olarak da nitelenebilecek bir konumdadır. Ayrıca İlimizde Tavşanlı Belediye Müzesi ile Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Zafer Müzesi de bulunmaktadır.

Avukat Sadık ATAKAN tarafından düzenlenen evde, son 200 yılın en güzel çinileri sergilenmektedir. Değerli çini ustalarının eserlerinin görülebildiği ev, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü oluşturmaktadır



Kütahya-Eskişehir karayolunun 26. km'sindeki Sabuncupınar'dan başlayıp Ovacık Köyüne kadar, İlin doğusu boyunca uzanan ve büyük bölümü çam ormanları arasında kalan alana "Frig Vadisi" denilmektedir.

Frig Vadisi iki ana bölümde incelenebilir. Birinci bölüm; Sabuncupınar, Fındık, İncik, İnli, Söğüt mağaralarının bulunduğu kuzey bölümüdür. İkinci bölüm ise, daha güneydeki Ovacık Köyü, İnlice mahallesi ve çevresidir.

Kütahya'nın doğusunda, eski bir yanardağ olan Türkmen Dağı'nın tüfleri ile örtülü olan Frig yaylaları, eski çağlardan beri çeşitli kavimler tarafından iskan edilmiştir. Volkan
tüfünün kolay işlenebilir bir kaya çeşidi olması, bölgenin en eski halklarından biri olan Frigler'in, bunları oyma ve yontma yoluyla çeşitli amaçlar için kullanmalarını sağlamıştır. Frigler'in ana tanrıçası Kybele'ye adanmış açık hava tapınakları ile savunma amaçlı yapılar, en çok göze çarpan eserler arasındadır. Bunların yanında Roma devrinde kayaları oymak suretiyle meydana getirilmiş çeşitli barınaklar, mezar odaları, ağıl ve ahır olarak kullanılan mekanlar, sarnıçlar ve ambarlar da bulunmaktadır. Erken ve Geç Bizans devirlerinde ise bunlara ilaveten kilise ve şapeller de inşa edilmiştir.

Frig Vadisi'nin ikinci bölümü ise Kütahya'ya 55 km. uzaklıkta bulunan Ovacık Köyü'nün İnlice Mahallesi'nin doğusunda başlayan çam ormanları arasındadır. Bölgenin bilinen tarihi M.Ö. 900-600 yıllarında Frigler, daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından kullanıldığı şeklindedir. Frig Vadisi'nde kayalara elle oyulmuş kaya mezarlar, kiliseler ve sığınma-barınma amacıyla kullanılmış yüzlerce mağara bulunmaktadır.

kütahya gercekten cok güzel bir il..gormek nasıp olmadı ama hakkında anlatılanlar,söylenenler,resımlerı ve en önemlisi 59 gun Büyük Bir Zata ev sahipliği yapmiş gönuller sehrıdır..Mevlam gormeyı nasip etsin..konu ettiğiniz için tesekkur ederız..emegıne saglık

------------------------------------------------------------------------------------------------
“..İmamı Rabbani evlatları güzeldir, imanlar güzeldir, kalpleri güzeldir.."
"..yok ki Lokman da çare, tesellim dergah benim..
sevgilim, kara sevdam, tabibim Allah benim.."


Kültür ve Toplum

MollaCami.Com