Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


fethullah gülenin hafızlığı

ALİ BULAÇ
21.09.2006 PERŞEMBE

Papa, şiddet ve diyalog

Papa’nın İslamiyet’i ve Hz. Peygamber Efendimiz (sas)’i tezyif edici mahiyetteki konuşmasını nasıl yorumlamak lazım? Soğukkanlı düşünüp önümüzdeki dönemde beklenen gelişmeleri kestirmeye çalışmamız lazım.


Önce bir durum tespiti yapalım: Ben ortaöğrenimin birinci sınıfında iken rahmetli Seyyid Kutup’un kitaplarıyla tanıştım, ilk okuduğum kitabı “İslam’da Sosyal Adalet” idi. Sonraları diğer kitapları ve elbette en önemli eseri Fizilal ile tanıştım. 40 senedir Seyyid Kutup ve Mevdudi’yi tanıdığımı söyleyebilirim. Fakat hayatım boyunca ne şiddete ilgi duydum ne masum insanların hayatına kasteden siyasi amaçlı terörün İslami bir meşruiyete dayanacağını düşündüm. Aksine her zaman İslam ile terör arasında herhangi olumlu/meşru bir ilişki kurulmayacağını savundum, “İslam radikalizmi” deyiminin -fundamentalizm (köktendincilik), siyasal İslam ve şimdi İslamfaşizmi gibi tanımlamaların- dışarıdan Müslüman dünyaya sipariş edildiğini, modern dünyaya çok şey anlatan ve vaat eden İslami entelektüel, ahlaki, toplumsal ve siyasi uyanışa birer deli gömleği olarak giydirilmek istendiklerini yazdım.

Merhum S. Kutup-Mevdudi ve radikalizm arasında zorunlu bir bağ yok. Buna rağmen birileri bu türden bir bağ kurmaya çalışıyor. Bu fikri pompalayan merkezlerin kastı başka. Onlar bilinçli, sistemli ve ısrarlı bir biçimde Selefilik ile terör arasında illiyet bağı kuruyor. Bu önerme doğru olsaydı, İbn Hanbel ve Ebu Hanife’den M. Akif’e kadar sayısız mütefekkiri terörist saymak lazım. İşgal edilen toprakların savunulması, eğer “terör” sayılıyorsa, Afrika’dan Kafkaslara kadar bu meşru mücadelelere katılan Sufi tarikat ve hareketler de aynı sınıfa girer.

Bu, kendi başına örgütler kurup şiddet hareketlerine başvuranların kendilerini “Selefiler” şeklinde tanımlamadıkları anlamına gelmez. Bunlar yanında Selefilikle terör arasında hiçbir ilişki kurulamayacağını savunanlar da var. Tıpkı kendilerini Müslüman diye takdim edenlerin gözlerini kırpmadan şiddete başvurmaları gibi. Mensubiyet temel belirleyici değil. Terörün ortaya çıkışında başka faktörler belirleyici olmaktadır. Birilerinin Müslüman kimliğiyle şiddete başvurması İslamiyet’in bir şiddet ve terör dini olduğu anlamına gelmez. İşte Papa bunun farkında değilmiş gibi tamamen aktüel ve politik bir genellemeye eşlik ederek İslamiyet’i şiddetle bir arada tutmuş, Hz. Peygamber’in “kılıç”tan başka insanlığa bir şey getirmediğini söylemiştir. (Türkçe tam metni için bkz. www.b---------.com

“İslam ve şiddet/terör” söylemindeki şifreyi çözmek lazım. Sorun, İslamiyet’in şiddeti öngördüğü veya Müslümanların terörü tek ifade biçimi olarak seçtikleri sorunu değildir, sorun Müslümanlara şiddet ve terörün empoze edilmesi, başka ifade biçimlerine başvurmalarının önüne geçilmesidir. “İslam şiddeti öngörüyor veya Müslümanlar terör yapıyor” dendiğinde, aslında “Ey Müslümanlar terör yapın” denmek isteniyor. Tıpkı Huntington’ın “Medeniyetler savaşı çıkacak” demesinin aslında “Medeniyetler savaşı çıksın” demek istemesi gibi.

Bu durumda sorumlu mevkideki insanların, kanaat önderleri ve İslam bilginlerinin ısrarla “İslam ile terör arasında hiçbir ilişki yoktur” demelerinden ve diyaloğu öne çıkarmalarından daha makul ne olabilir? Diyalog, çatışma zeminini engeller. İlişkiler tümüyle koparılırsa, savaş notaları verilmiş olur, bu da “İslam terörü” söylemi üzerinden askeri ve politik operasyonlar yürüten küresel güçlerin işine gelir. Papa bu küresel sürecin içinde yer almıştır, bu doğru. Ama mesela Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hayrettin Karaman Hoca gibi ne olup bittiğini çok iyi gören zatlar “yine diyalog” dediler ki, bu Müslümanların basiret ve ferasetlerinin dipdiri olduğunun göstergesidir. Bence de büyük bir komplonun önüne geçmenin en doğru yolu, “diyalog kapılarının açık tutulması”dır. Diyaloğun cevazını Papa vermiyordu ki, onun vazgeçmesiyle bu iş sona ersin. Diyaloğa inanan sayısız Hıristiyan var. Bundan sonra bu sürecin başını İslam çekecek, dünyanın hızla büyük bir felakete doğru gidişini büyük endişe ile gören erdemli insanları kendi şemsiyesi altında konuşmaya, müzakere etmeye ve yeni Hilfu’l-fudullar akdetmeye davet edecektir.



20.09.2006

acizane birisi olarak bu sitede bu konular yerine kendimizi islam yolunda motive edecek konular yazarsak daha doğru olacağını düşünyor siteye gönül verenlere hayırlı bir ömür diliyorum

Amin..

Fethullah Gulenin hafizligina laf eden yazar Fatiha suresini eksiksiz okursa bende kendisini destekleyecegim her hususta... ole bilip bilmeden dalkavukluk yapmayalim lutfen..

http://www.gencadam.net/content/view/187/1/

Bu insanlar sizin hakaret ettiğiniz insanlar sayesinde hidayeti bulmuşlar oyle ayak ayak üstüne atip dalkavukluk edenler ona bına laf atanlar sayesinde değil...

fethullah gülen hocaefendi bir çok insanın bu dini sevmesine vesile olmuş mümtaz bir şahsiyettir gerek yok din adamlarını kusurlarını arayıp eleştirler yazıalar yazmaya valla bu işleri yapıp bedava dergi dağıtanlar var zaten din alimleri veya gruplar hakkında aleyhte yazı yazanlar

fethullah gülen hocaefendi bir çok insanın bu dini sevmesine vesile olmuş mümtaz bir şahsiyettir gerek yok din adamlarını kusurlarını arayıp eleştirler yazıalar yazmaya valla bu işleri yapıp bedava dergi dağıtanlar var zaten din alimleri veya gruplar hakkında aleyhte yazı yazanlar

Lütfen karistirmayin.1. Nurculuk,iman kuran hizmeti demektir.Sahislara baglanmaz zira sahislar fanidir.Risale-i Nur talebelerinin asil vazifeleri sünnet-i seniyyeyi ihyadir ve kurani rehber ittihaz ederler bir diger vazifeleride imanlarini kurtarmak ve baskalarininda imanlarina kuvvet verecek sekil calismaktir.Bu vazife omuzlarina ihsan-i ilahi tarafindan konulmustur ve sahabe mesleginin ahir zamandaki cilvesidir.
2. Fethullah hoca efendi adi üzerinde alimdir ,hocadir.
3. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri ise imanlarini kurtaran milyonlarca nur talebelerininde sehadetiyle sahib-i zamandir.Asrin en büyük müceddidir. Marifettullah´daki en derin ve müskil meseleleri tam halletmis ,her soruya cevap vermis,dinin yüz tilsimini kesf,izah ve hüccet ve bürhanlarla isbat etmistir.Misal olarak tilsim-i kainatin üc muammasi(izah ve isbatlari 29.Söz 30.Söz ve 24.Mektup´ta gayet parlak bir surette halletmis kimin süphesi varsa acsin okusun),kader ve cüz-i irade tam halledilmis, münkirlerin itiraz edip ilistikleri ayetler ve hadisler daha pek cok sirlar ve hakikatlar ispat ve izah edilmistir.Böyle kutsi bir hizmete lakayit kalmak taraftar olmamak kar-i akil degildir.
4. Said Nursi, kürt degildir.Mirza Bediüzzaman (Imam Rabbani r.a. mektubatinda bu ismi kullanmistir) seyit ve seriftir,Türk düsmani degildir bilakis bütün ömrünü Türklerin icinde gecirmis en kesretli ve fedekar talebeleri hep Türklerden olmustur hem dindar bir Türkü lakayit yüz kürde tercih ederim demistir.
5. Asir, ahir zamandir cok dehsetlidir insanlar küfür ve dalalet batakliginda bogulurken ve oluk oluk cehenneme akarken, zamanin islam deccali olan süfyani tanimamak cok büyük bir echeldir.
6. Kainatta en yüksek hakikat imandir, imandan sonra namazdir, namaz kilmayan haindir. Hainin hükmü merduddur reddedilir.
7. Cennet ucuz degil cehennemde lüzumsuz degildir.Cennet adam istedigi gibi cehennemde adam ister.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com