Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Her gün ve gecenin şükrü nasıl eda edilir?

Sevgili kardeşim ŞER-İ;

Antr parantez sorduğum soruya verdiğiniz cevap için teşekkür ederim. Fakat açıkça belirteyim; alınganlığınızı inanın hâlâ anlayabilmiş değilim. İsterseniz bundan böyle ne sizin ne de hocanız ve ablanız olan kardeşinizle ilgili hiçbir tashihatta bulunmam.

Her şeye rağmen bu nazik cevabınız için ayrıca teşekkür ediyor ve önceki durumlarla ilgili hiçbir kırgınlığımın-dargınlığımın olmadığını, maksadımın da istihza ile yakından uzaktan alakasının bulunmadığını bilmenizi isterim.

Selam ve dua ile...
***
Değerli FARFA kardeşim;

Alla cümlemizden razı olsun. O dua Arapça metni olan bir dua değil. O anda içimden gelen ve tuşlara dökülüveren bir dua...

Bilginizi rica eder, ilginize teşekkür edirim.

Size de selamlar...

Konuya katkısı olur mulahazası ile..

Saygı ve hürmetlerimi sunarım.

Vesselam!

Sözler / Beşinci Dal / 2.Meyve

Eğer desen: "Şu küllî hadsiz nimetlere karşı, nasıl şu mahdut ve cüz'î şükrümle mukabele edebilirim?"

Elcevap: Küllî bir niyetle, hadsiz bir îtikad ile. Meselâ, nasıl ki bir adam beş kuruş kıymetinde bir hediye ile bir padişahın huzuruna girer ve görür ki, herbiri milyonlara değer hediyeler, makbul adamlardan gelmiş, orada dizilmiş. Onun kalbine gelir, "Benim hediyem hiçtir, ne yapayım." Birden der: "Ey seyyidim! Bütün şu kıymettar hediyeleri kendi nâmıma sana takdim ediyorum. Çünkü, sen onlara lâyıksın. Eğer benim iktidarım olsaydı, bunların bir mislini sana hediye ederdim."

İşte hiç ihtiyacı olmayan ve raiyyetinin derece-i sadâkat ve hürmetlerine alâmet olarak hediyelerini kabul eden o padişah, o bîçarenin o büyük ve küllî niyetini ve arzusunu ve o güzel ve yüksek îtikad liyâkatini, en büyük bir hediye gibi kabul eder.

Aynen öyle de, âciz bir abd, namazında “Ettahiyyâtü lillâh”(Bütün canlıların yaptıkları fıtrî ibadetler Allah'a mahsustur.)
der. Yani, bütün mahlûkatın hayatlarıyla Sana takdim ettikleri hediye-i ubûdiyetlerini, ben kendi hesâbıma umumunu Sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelseydi, onlar kadar tahiyyeler Sana takdim edecektim. Hem, Sen onlara, hem daha fazlasına lâyıksın. İşte şu niyet ve îtikad, pek geniş bir şükr-ü küllîdir.

Nebâtâtın tohumları ve çekirdekleri, onların niyetleridir. Hem meselâ, kavun, kalbinde nüveler sûretinde bin niyet eder ki, "Yâ Halıkım! Senin Esmâ-i Hüsnânın nakışlarını yerin birçok yerlerinde ilân etmek isterim." Cenâb-ı Hak, gelecek şeylerin nasıl geleceklerini bildiği için, onların niyetlerini bilfiil ibâdet gibi kabul eder. "Müminin niyeti, amelinden hayırlıdır," şu sırra işaret eder.

Hem, سُبْحَانَكَ وَبِحَمْدِكَ عَدَدَ خَلْقِكَ وَرِضَاۤءَ نَفْسِكَ وَزِنَةَ عَرْشِكَ وَمِدَادَ كَلِمَاتِكَ وَنُسَبِّحُكَ بِجَمِيعِ تَسْبِيحَاتِ اَنْبِيَاۤئِكَ وَاَوْلِيَاۤئِكَ وَمَلٰۤئِكَتِكَ
(Mahlûkatının sayısınca, Zâtına lâyık şekilde, Arşının ağırlığınca, kelimelerinin mürekkebi miktarınca hamd ederek Seni her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz. Bütün peygamberlerinin, evliyâlarının ve meleklerinin tesbihâtıyla Seni tesbih ederiz.)

gibi hadsiz adetle tesbih etmenin hikmeti, şu sırdan anlaşılır.


Hem, nasıl bir zâbit bütün neferâtının yekûn hizmetlerini kendi nâmına padişaha takdim eder; öyle de, mahlûkata zâbitlik eden ve hayvanât ve nebâtâta kumandanlık yapan ve mevcudât-ı arzıyeye halîfelik etmeye kâbil olan ve kendi hususi âleminde kendini herkese vekil telâkkî eden insan,

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعِينُ (Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz.)

der;bütün halkın ibâdetlerini ve istiânelerini, kendi nâmına Ma'bud-u Zülcelâle takdim eder.

Hem سُبْحَانَكَ بِجَمِيعِ تَسْبِيحَاتِ جَمِيعِ مَخْلوُقَاتِكَ وَبِاَلْسِنَةِ جَمِيعِ مَصْنُوعَاتِكَ (Bütün mahlûkatının bütün tesbihâtıyla ve bütün masnuâtının dilleriyle Seni tesbih ederiz.)
der; bütün mevcudâtı kendi hesâbına söylettirir.

Hem, اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ ذَرَّاتِ الْكَاۤئِنَاتِ وَمُرَكَّبَاتِهَا (Allahım! Kâinatın zerreleri ve onlardan mürekkeb varlıkların adedince Muhammed'e rahmet eyle.)

der; her şey nâmına bir salâvât getirir. Çünkü, her şey nur-u Ahmedî (a.s.m.) ile alâkadardır. İşte, tesbihâtta, salâvâtlarda hadsiz adetlerin hikmetini anla.

Sözler / Beşinci Dal / 2.Meyve

Değerli katkıların için teşekkürler sevgili HEMRE kardeşim...

Allah râzı olsun.

Selam ve muhabbetlerimle...


Blog Paylaşımları

MollaCami.Com