Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Kadin Erkek sünneti ve HiV virüsü(AiDS) baglantisi

Rahman Rahim Allahin adi ile...
Allaha hamd olsun.
Selam olsun onun secmis oldugu kullarina
**********
Kadin Erkek sünneti ve HiV virüsü(AiDS) baglantisi.

Konuyu 2 kisimdan olusturdum 1.Kisimin bittiGi yerde 2.Kisim baslamakta.

1.Kisim; Din acisindan önemli olan Kadin Erkek sünneti, sünnetli doganlar, islam dinini kabul edenin sünnet olma acisindan yapmasi gerekenler aciklanmistir.SaGlam deliller ile

2. Kisim; Saglik acisindan önemi özellikle aids (HiV) virüsü ile ilgili sünnetin önemi.Uzmanlarin arastirmasi sonucu..

Saygi Sevgi hürmet bizden.

***
MSN: ilmiledunn@hotmail.com
***

1.KiSiM
*************
SÜNNET (Hitan)

Erkek üreme organinin uc kisminda bulunan deri parcasinin kesilmesi, hitan.

Kuranda *Sünnet* (hitan) ile ilgili bir ayet bulunmamakla birlikte, müslümanligin simgesi olarak kabul edilmistir. Gecmisi Hz. ibrahime kadar varan sünnet, cahiliye devri araplari arasinda da devam edegelen bir adetti. Araplarda hem kadin hem de erkekler sünnet edilirdi. Erkegin sünneti icin *hitan* kadinlarin sünneti icin *hafd* kelimesini kullanmaktaydilar. Ancak *elhitanan* ifadesi sünnet edilen yer anlamina hem kadin hem erkek icin müsterek kullanilir. Bunlarin birbirine degmesi gusulü gerektirir (Buhari, Gusl, 28; Müslim, Hayz, 8; Ebu Davud Tahare, 81, 83).

Rivayete göre sünnet, Hz. ibrahimin seksen yaslarinda kendine tatbikiyle baslamistir. Bir rivayete göre ibrahim (a.s)in Kuranda sözedilen bazi kelimelerle sinanmasi (elBakara, 2/124) temizlige dair sorularla olmustur. Bunlarin vücuda dair olanlari sünnet olmak, koltuk alti ve kasik killarinin kesilmesi, su ile istinca ve tirnaklarin kesilmesi gibi hususlardi.

Sünnet olmak insanin fitratindan kaynaklanmaktadir: Dogustan insan ruhuna yakisan hususlardan bir kismi sunlardir: Agzi su ile yikayip calkalamak, buruna su cekmek ve temizlemek. Biyiklari kesmek (veya kisaltmak), tirnaklari kesmek, koltuk altinin killarini gidermek, etekteki killari gidermek ve sünnet olmak* (Buhari, Libas, 51, 63, 64; Müslim, Tahare, 49; Ebu Davud, Tereccül, 16; Tirmizi, Edeb, 14).

Hz. ibrahimin seksen yaslarinda Kaddüm köyünde sünnet oldugu rivayet edilir (Buhari, Enbiya, 8; Müslim, Fedail, 151; Müsnedi Samiyyin, i, 88). Ebu Hureyreden gelen bir rivayette *Kaddüm* yerine *kadum* ifadesi kullanilmistir ki o zaman ifade *bir marangoz aleti olan keserle sünnet oldu* anlamina gelmektedir. Ayrica onun 70 veya 120 yaslarinda oldugu da rivayet edilmistir. Hz. ibrahim sünnet olmustur. israil ogullari arasinda cari olan Tevratin hükmü de böyle idi. isa (a.s)ya kadar böyle devam etmisken sonradan hiristiyanlar bu adeti bozmus ve *hitan*, kalbin guffesini (kalbi bürüyen perdeyi) atmaktir, seklinde yanlis bir yorumla sünneti birakmislardir (TecridiSarin Tercümesi, iX, 112).

Baska bir rivayette de söyle denilmektedir: *Hic kuskusuz ilk misafir edinen, ilk defa don giyen ve ilk kez sünnet olan Hz. ibrahimdir* (Muvatta, SifatunNebi, 4). Sünnet olmak ondan sonra bütün peygamberlerde ve onlara uyanlarda devam etmis, Peygamberimiz (s.a.s) peygamber olarak gönderilinceye kadar sürüp gitmistir.

Peygamberimiz (s.a.s) bir baska hadislerinde söyle buyuruyorlar: *Dört sey var ki, bunlar peygamberlerin sünnetlerindendir. Sünnet olmak, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek* (Tirmizi, Ahmed b. Hanbel, Müsned,).

Rivayete göre, Peygamberlerin bazilari sünnetli olarak dünyaya gelmislerdir. Bunlarin sayisi 1017 kadardir. imam Suyuti bunlardan bir kismini bir siirle ifade etmistir. Bunlar Adem, Sit, Nuh, Sam, idris, Musa, Salih, Lut, Yusuf, Suayb, Yunus, Süleyman, Yahya ve Hz. isa (a.s)dir. Siirin sonu *Hatem*le biter ki maksat Hz. Peygamberdir. Hz. Peygamberin sünnetli dogduguna dair (bk. ibn Haldun, Mukaddime, istanbul 1970, ii, s. 400; Cevdet Pasa, Kisasi Enbiya, istanbul 1972, i, 59). Bazi rivayetlere göre ise dogumunun yedinci gününde dedesi bir ziyafet vererek onu sünnet ettirmistir.

islam öncesi Arabistanda sünnet bir Hijyen tedbiri olarak düsünülmüstür (M. Hamidullah, islam Peygamberi, cev. Salih Tug, istanbul 1973, s. 291). Araplarda sünnet bir temizlik ve güzellesme operasyonu olarak kabul edilir. Bundan dolayi sünnet karsiliginda *taharet* kelimesi de kullanilmaktadir (Karslizade Cemalettin, MedebetülHitan, istanbul 1252 H., s. 7).

Atasi Hz. ibrahimin bu güzel gelenegini Hz. Peygamber de devam ettirmistir. *O, sünnet hükümdari* olarak anilmistir. Buharinin vahyin baslangicina dair kitabinda Sam piskoposu ibnunNaturun bir ifadesine yer verir. Buna göre yildizlara bakarak kehanette bulunmada mahir olan Herakelias bir gece *hitan melikinin zuhur ettigini görür. Tam bu siralarda Hz. Peygamberin elcisi kendisine gelmisti. Elcinin kendisi de sünnetli idi*. Olay sünnetin islamin ilk müesseselerinden biri oldugunu göstermektedir.

Hz. Peygamber, ileri yaslarda müslüman olanlara, 80 yaslarinda da olsalar *Üzerinizdeki (islamin hoslanmadigi) fazla killari temizle, tras et ve sünnet ol* buyururdu (KenzulUmmal, i, 263).

Usaym b. Kelibin babasindan, onun da dedesinden naklettigi rivayete göre, dedesi demis ki: *Peygamberimiz (s.a.s)e geldim ve islamiyeti kabul ettim. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s) söyle buyurdular: Kendinden küfrün killarini at ve sünnet ol* (Ahmed ibn Hanbel iii, 415; Ebu Davud, Tahare, 129).

Sünnet olayi; *bir canliya aci cektirmek, ancak o canliya yarar saglar ve yarar canliya cektirilen acidan fazla olursa caizdir* seri kaidesine dayanmaktadir.

Sünnetin hangi yaslarda yapilacagina dair ortak bir görüs yoktur. Bölgelere göre 7 günlükten 13 yasina kadar degismektedir. Cocuklarin buluga ermeden sünnet ettirilmeleri babalarinin bir vazifesidir. Hz. Peygamber (s.a.s) torunlari Hz. Hasan ve Hz. Hüseyini dogumlarinin yedinci gününde sünnet ettirmisti.

Cocuk buluga erdiginde seriat hükümleriyle yükümlü bulunacak, ilahi buyruklara göre amel etmekle emrolunacaktir. O halde bu caga henüz girmeden sünnet olmali, sünnetli bir sekilde mükellef düzeyine gelmelidir. Böylece ibadeti, islamin cizdigi sekilde sihhat kazanir. Seriatin belirttigi ölcüde dosdogru olarak gerceklesir.

Fakat velinin görevi, cocugun sünnetini, onun dogumunun ilk günlerinde yerine getirmesi, düsünmesi ve böyle yapmanin daha uygun oldugunu bilmesidir. Böylece cocuk kendini tanimaya baslayip temyiz cagina geldiginde kendisini sünnet olmus bulur. ileride bundan ötürü kendi kendisini hesaba cekmez. icinde herhangi bir üzüntü ve ürküntü bulunmaz. Gercekten cocuk akletmeye baslayip esyayi asil anlamiyla anlamayi idrak edince kendisini sünnet engelini asmis olarak görmesi güzel ve kolay bir hava olusturur.

Sünnet organinin uc kismini örten derinin en azindan yarisinin kesilmesidir. Yaridan az kesilmesi halinde tekrarlanmasi gerekir. EbusSuud Efendi buna gerek olmadigi seklinde fetva vermistir (M. Ertugrul Düzdag, Seyhu iislam EbusSuud Efendi Fetvalari, istanbul 1972 s.35).

Bazi toplumlarda, kizlarda erkekler gibi sünnet edilirler. Daha cok gizli olarak icra edilen bu sünnet Misir, Arabistan ve Cavada yasayan müslümanlarin bir kisminda halen mevcuttur. Bu toplumlarda islamiyet öncesi de sünnetin varligi bilinmektedir. islamiyetin zuhuruyla islami bir anlam kazanmistir. Bütün islam dünyasi dikkate alinirsa azinlikta kalan yerel bir adet olarak görülür (A.J. Wensinck, Hiton, iA, Vli, s. 543).

Klitoris üzerindeki kücük bir parcanin kesilmesi olan, kadinlarin sünneti rivayete göre Hz. ibrahim zamanindan kalmistir ve ilk sünnet olan hanim Hz. Hacerdir (Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, cev. Z. K. Ugan, Ankara 1954, i, 371).

Hz. Peygamber, *Sünnet (hitan), erkeklere sünnet, kadinlar icin fazilettir* (Ahmed b. Hanbel, V, 75; Ebu Davud Edeb, 167; elFethurRabbani, XVii, 1312) buyurur. Bu sünnet, Ebu Hanife ve imam Malike göre mutlak sünnet, Ahmed b. Hanbele göre erkege vacib, hanimlar icin sünnettir. Safii erkek ve kadin arasinda vucub bakimdan bir fark görmemistir (elFethurRabbani, XVii, 1312). Cogunlugu hanefi olan Türklerde kadinlar sünnet edilmezler. EbusSuud Efendi kendisine yöneltilen; *Diyari Arapda avratlari sünnet ederler. Bu fiil sünnet midir?* sorusuna *elCevap: Müstehaptir* seklinde cevap vermistir (M. Ertugrul Düzdag, Serhulislam EbusSuud Efendi Fetvalari, istanbul 1972, s. 35).

Hattabi de; *Sünnet olmak fiili her ne kadar öteki sünnetler arasinda sayiliyorsa da ilim adamlarindan bir coguna göre vacibtir. Cünkü sünnet olmak hem dinin ve hem dindarligin siaridir. Müslüman kimsenin kafirden ayirdedilmesi buna baglidir. Savas alaninda öldürülenler arasinda sünnetli bir kimseye rastlanilirsa, digeri de sünnetsiz bulunursa, böyle bir durumda sünnetli kimse üzerine namaz kilinir, defni saglanir. islam kabristanina gömülür* demektedir.

Hasan Basri *Rasulüllah, (s.a.s) Efendimize uyarak bir cok kimseler islama girdi. Siyahi, beyazi, Romalisi, iranlisi, Habeslisi... Ama bunlardan hic birinin sünnet olup olmadiklari arastirilmadi. Sayet sünnet olmak vacib olsaydi, sözü edilenler sünnet olmadan islam dinine kabul edilmezlerdi* demektedir. Ancak bu delil sünnet olmanin ihtiyari oldugu ispatlayacak nitelikte degildir.

Zira araplar zaten kesinlikle sünnet olmakta idiler. Diger taraftan Yahudilere gelince, bunlar da kesin olarak sünnet olurlardi. Hristiyanlara gelince onlardan bir grubu sünnet olurken, diger bazilari da olmazdi. islam dinini kabul eden herkes, ister puta tapan arap olsun, ister yahudi, ister hristiyan olsun, islami prensiplerden birinin sünnet olmak oldugunu bilirdi. Bunu bildigi icin de islam dinini kabul ettikten hemen sonra boy abdesti aldiklari gibi sünnet olurlardi.

Yukarida Useym b. Kelibin dedesinin Peygamberimize gelerek, *Kesin olarak islami sectim, müslüman oldum* deyince, Rasulüllah (s.a.s) kendisine; *O halde küfrün killarini kendinden temizleyip at ve sünnet ol * buyurmasi ve Zühri yoluyla rivayet olunan; Kim islama girerse, yasli da olsa sünnet olsun* anlamindaki hadis, bu hükmü pekistirmektedir.

Peygamberimiz (s.a.s) ise, ümmetini sürekli hayirli ve mutlu sonuc getiren islere yöneltir ve onlari baskasindan secip ayiracak hususlari ögretirdi. islenip islenmediginin derinligine inmek, arastirip kontrol etmekle yükümlü degildi. Onun bu konuda izledigi yol, islama girenleri dis halleri ile kabul etmek ve degerlendirmekten ibaretti. Gizli hallerini ise Allaha birakirdi.

islam hukuk otoritelerinin sünnet fiilinin gerekli bir ibadet olmasindaki sebep ve illetleri söyle göstermislerdir: Sünnetsiz kimse abdestini ve namazini bozmaya kendisini arzetmis olur. Cünkü kesilmedik kalan deri, cinsel organinin bas kismini tümüyle kapatmaktadir. idrar altina girince onu temizlemek hayli güctür. Böyle bir durumda saglikli bir temizlik ancak sünnet olmaya baglidir. Bundan ötürü gerek selef (öncekiler) olsun gerekse halef (sonrakiler) olsun bir coklari sünnetsiz kimsenin imamligini uygun görmemisler ve yasaklamislardir. Fakat tek basina kildigi namazlarda ise, devamli idrari damlayan kimse gibi özür sahibi sayilir.

Sünnet ameliyesi konusunda cehalet sonu sebep olunan, özür ve ölüm olaylarinda diyet uygulanmistir (ibn Ebi Seybe, elMusannef, Diyet, 130; V/420; Abdurrezzak, elMusannef, iX, 470).

Sünnet olayinin, tib ilminin ilerlemesiyle hikmet degeri daha iyi anlasilmistir. Erkeklerin sünnet olmadigi toplumlarda rahim hastaliklari orani, sünnet olan toplumlara göre cok daha fazladir.

Sünnetin dini acidan büyük hikmeti oldugu gibi, bir cok saglikla ilgili yararlari da vardir. Bilim adamlari ve özellikle tip doktorlari bunun olumlu sonuclarini belirtmislerdir. Bu hususlarin en önemlilerinden bir kismi sunlardir:

Sünnet fitratin yani yaratilisin esasidir. insanin dogustan buna ihtiyaci vardir. islamin bir prensibi ve seriatin da ünvanidir.

Sünnet, Rabbimizin Hz. ibrahim (a.s)in diliyle mesru kildigi, hakka yönelik dinin tamamidir. Yani bunun tamamlayicisidir. Bu öyle bir dindir ki, kalbleri tevhid, birlik ve iman boyasiyla boyamis, bedenleri fitratin özellikleri olan sünnet olmak, biyik kesmek, tirnaklari kesmek, koltuk altindaki killari gidermek gibi özelliklerle bezemistir.

Rabbimiz söyle buyuruyorlar:

*Sonra da Biz, Hanif olan, müsriklerden olmayan ibrahimin dinine uy, diye sana vahyettik* (enNahl, 16/23).

Bir diger ayette de söyle buyurulmaktadir; *Allahin dini boyasi ile boyandik. Boyasi Allahdan daha güzel kim vardir? Biz ancak Ona ibadet ederiz* (el Bakara, 2/138).

Sünnet müslümani digerlerinden ayirir.

2.KiSiM
*************
Simdide tip ve cinsellik yönünden inceleyelim..

1)islam hukuk otoritelerinin sünnet fiilinin gerekli bir ibadet olmasindaki sebep ve illetleri söyle göstermislerdir: Sünnetsiz kimse abdestini ve namazini bozmaya kendisini arzetmis olur. Cünkü kesilmedik kalan deri, cinsel organinin bas kismini tümüyle kapatmaktadir. idrar altina girince onu temizlemek hayli güctür. Böyle bir durumda saglikli bir temizlik ancak sünnet olmaya baglidir. Bundan ötürü gerek selef (öncekiler) olsun gerekse halef (sonrakiler) olsun bir coklari sünnetsiz kimsenin imamligini uygun görmemisler ve yasaklamislardir.

2) Sünnet olayinin, tib ilminin ilerlemesiyle hikmet degeri daha iyi anlasilmistir. Erkeklerin sünnet olmadigi toplumlarda rahim hastaliklari orani, sünnet olan toplumlara göre cok daha fazladir.

3) Sünnet olmanin saglik acisindan da pek cok faydalari vardir. Bazi doktorlara göre kanser ihtimalini bile azaltmaktadir.
4) Erkek cocugun bedeninden alinan o kücücük deri parcasinin tibbi faydalari günümüzde anlasildikca, özellikle bati toplumlarinda sünnet orani belirgin bir sekilde artmaya basladi. Bugün ABDde yeni doganlarin sünnet olma orani yüzde 65 Bu sayinin karsiligi ise 1 milyon 200 bin bebek demektir.

5) Sünnet üzerinde arastirma yapan uzmanlar erkeklerde sünnet ile alinan derinin mukozal oldugunu, agzin ve burnun ic kisimlarinda yer alan deri ile ayni özellikte oldugunu belirttiler. Bu mukozal deride yogun derecede Langerhan hücreleri yer aldigi ortaya cikti. Langerhan hücreleri ise bilindigi üzere HiVADiS in hedef sectigi akyuvarlari yogunlukla barindiran ve HiVnin giris kapilari olarak nitelendirilen hücrelerdir.

Harvard Üniversitesinden Arastirmaci Uzman Edward G. Green Washington Timese verdigi demecte aynen söyle diyor: * HiV virüsü hedef hücreleri olan Langerhan hücrelerini arar ve yerlesir, bu hücreler ile HiV virüsü arasinda anahtarkilit iliskisi vardir.*

Kuzey Afrika Gelisim toplulugu AiDS Ölcme ve Derecelendirme Komitesi Baskani Dr. Jimmy Gazi sünnet olmamis bir erkegin, sünnetli bir erkege göre hastalikli bakterileri tutma oraninin cok yüksek oldugunu ve bunun da sünnet derisinin varligindan kaynaklandigini acikladi. Bu da cinsel temasla AiDS virüsü kapma riskinin daha yüksek olmasi anlamina geliyor.

Sünnet olmak riski azaltiyor

Faydalari fark etmis olan Hiristiyan aleminde sünnet hizla yayilmakta, ABDde yüzde 5560larda, ingiliz kraliyet ailesinde bile cocuklar dogar dogmaz sünnet ediliyor.

Birkac sene önce, bizim gazetelerde Avrupali doktorlardan naklen AiDS ile ilgili bir makale yayinlanmisti. Bu makalede, gayri mesru birlesmelerin AiDSe sebep olabilecegi ve AiDSten korunmak icin nikahsiz birlesmelerden uzak durmak gerektigi söyleniyordu. Ayni makalede, AiDSe yakalanmamak icin yapilan 7 tavsiyeden biri de sünnet olmakti.

6) Vakit gazetesindeki bir makalesinde Ali EREN sünnet olanlarin erken bosaldigini iddaa eden bir bayana cevaben söyle yaziyor.

Uzman doktorlardan, erken bosalmanin sünnetlilerde degil, aksine sünnetsizlerde oldugunu belirtmislerdir.Bunu bilmiyor veya görmemezlikten geliyor galiba demektedir...

Allah razi olsun kardes

evet bilgilenme açisindan önemli bir konu gerçekten Allah (c.c.) razi olsun.

Allahü Teala Sizdende razi ve memnun olsun..

Ben şahsen sünnetin sadece erkekler için geçerli olduğunu zannediyordum.
Şimdi biz hanımların da sünnet olması gerektiğini öğrenince çok şaşırdım açıkçası.
Şafii mezhebine tabii bir hanım olarak sünnet olmalı mıyım?
Eğer sünnet olmam lazımsa nerede yaptırabilirim?
Cevabınız için şimdiden Allah razı olsun.

islamda kadınlara sünneti de nereden çıkarttınız?


Fıkıh & ilmihal

MollaCami.Com