Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


MÎRAC

MÎRAC

"Cebrail,Kabe'nin kapisi yaninda bana imamlik etti.Ilk gün fecir dogarken sabah namazini, günes tepeden ayrilirken ögleyi,her seyin gölgesi kendi boyu olunca ikindiyi günesin üst kenari ufukta kaybolurken aksami,gün kararinca yatsiyi kildik.Ikinci günse sabah namazini hava aydinlaninca, ögleyi her esyanin gölgesi kendi boyunun iki kati olunca, ikindiyi hemen bundan sonraaksami iftar saatinde, yatsi namazini gecenin ilk üçte biri dolunca eda ettik.Cebrail aleyhisselam söyle dedi.Evvelki Peygamberlerin oldugu gibi senin kilacagin bes vakit namazin da eda edilecegi zaman budur.ümmetin günde bes kere namazlarini bu kildigimiz iki vaktin arasinda kilsinlar."

Mirac'dan Ümmetine Bes Vakit Namazi Hediye Getiren Sevgili Peygamberimiz Taif vahsetinden dönen Sevgili Peygamberimiz ve Haris bin Zeyd,Mekke'ye gece gelmislerdi.Sehir uykuda... Tek tek bazi evlerden zayif sari isiklar siziyor. Uzaklardan gelen circir böceklerinin sesi,bir nese vermiyor. Köpekler,gecenin yalnizligina dogru uzun uzun ama tedirgin havliyor. Gökyüzünün derinliginde ürperen yildizlar bir tehlikenin habercisi gibi.Her köse basi beklenmedik bir tuzak olabilir.

Bu sebeple Hace-i Kainat,sallallahü aleyhi ve sellem Zeyd radiyallahü anhi bir münasib yerde eve yollarken kendisi muhtemel takipçilerine karsi iz degistiriyor.

Mekke müsrikleri,Taif'de yapilanlardan ayrica cesaret buldukalari için her çilginligi fütursuzca isleyebilirler. Gece kanliginda yapilacak bir suikast...Hayir! Allah korusun...

Bunun için Peygamberimiz amcasinin kizi Ümmi Hani'nin kapisini çaliyor..Serin bir rüzgar hisirtisinin uyutugu gecede dikkat çekmeyen küçük tiklamalar.Bütün mekke gibi Ümmi Hani'nin evinin kaç kere daha vurulunca içerden beklenen ses isitildi. Ümmi Hani soruyor:

-Kim o?

-Muhammed! Amcan oglu..misafir kabul eder misin?

O,henüz müslüman degil ama bir büyük insanin kapisina gelmesinden son derece heyecanli.Aceleyle cevap veriyor:

-Kabul ne kelime...Senin gibi dogru sözlü,emin ve asil bir insanin su haneyi sereflendirmesinden kiymetli ne olabilir? Buyur.

Efendimiz tesekkür ederken Ümmi Hani hayiflaniyordu:

-Keske gelecegini bildirseydin; yemekler hazirlardim.Simdi yiyecek bir sey yok.Ne aksilik ama...tüh...keske önceden haberim olsaydi!...

"Halbuki O,öylesine izdirapli anlar yasadi ki üzüntü ve yorgunluktan yemegi hatirlayacak halde degil.Mecalsiz bir vaziyette..Ama bu halde bile tek seyi düsünüyor...Bir tek seyi: Allah'i ve O'nun razasini.

-Ne yiyecek istiyorum ne içecek. üzülme ve hiç bir sey için zahmet etme.Rabbime ibadet edecegim; O'na yalvaracagim kadar emniyetli bir yer olsa kafi.Baska sey lazim degil.

Ümmi Hani,Resulullah'a münasip bir yer gösterdikten sonra kendisine legen,ibrik ve namaz kilmasi için bir hasir verdi...Ve hayirli geceler dileyerek ayrildi.

Ev sahibesi simdi kendi odasinda düsünüyordu:

-Amcazademin düsmani çok.Onun buraya girdigini görmüs veya duymuslarsa mutlaka baskina kalkisirlar.Böyle bir sey yapilirsa serefim iki paralik olur.

Evet; gerçekten serefi iki paralik olurdu.Cünkü devrin adetine göre misafir en makbul sekilde yedirilir,içirilir ve her nevi tehlikeden korunur.Bunu yapamayan biri ise kimsenin yüzüne bakamaz.

Ümmü Hani,babasindan kalma kilici alarak disarida nöbet tutmaya basladi.Usul usul evin etrafinda geziniyor.

Yigit kadin,disarida güvenligi temin ederken Sevgili Peygamberimiz,abdest alarak yatsi namazini eda etti ve Rabbine yalvarmaya basladi.Af diliyor; Insanlarin iman etmesini niyaz ediyordu.Böylece bir hayli vakit geçti. Yorgunluk beser kudretinin son sinirlarina gelmisti ve O, bugün en kederli zamanlarindan birini yasiyordu...Uyuya kaldi.Ama kendine has üstünlüklerden biri olarak gözleri uyuyor,kalbi uyumuyor.

Bu eve siginmak çok mühim.

Bu yorgunluk çok mühim.

Bu uyku çok mühim....

Zira bunlar ilahi merhamete vesile ve tarihin en yüksek vak'alarindan biri olan Mirac'a sebep oldu...Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem'e bu benzersiz nimeti bahseden

Peygamberlik vazifesini aldigi andan su ana kadar senelerden beri büyük bir imtihanda.Insanligi hidayete kavusturmak için katlanilan yüzlerce,binlerce sikintiya baska kim nasil dayanabilir?...O,sallallahü aleyhi ve sellem, muazzam bir sabir,müthis bir tevekkül ve çelik gibi irade ile dayandi.En aleyhte,en tehlikeli,hatta hayati pahasina olan sartlarda bile üzerine aldigi büyük vazifeyi asla taviz vermeden ifa etti.Bunu ifa ederken de karsilastigi sikintilardan,çektigi çilelerden dolayi en ufak sekilde sikayetçi olmadi.Aksine kendini kusurlu gördü. Rabbinin rizasini kazanip kazanmama hususunda endiselendi; af diledi,insanlarin saadeti için dua etti.Arkadaslarini sabra ve en agir sartlarda bile sükre alistirdi.Her seyi ile mücessem; Islam ahlaki...

On seneden fazla bir zamandir dayanilmaz mesakkatlere tahammül eden böyle bir peygamber elbette ilahi mükafaatlara kavusacaktir.

Allahü teala,Cebrail aleyhisselama buyurdu:

-Sevgili Peygamberim çok üzüldü.Vücudu yarali,kalbi kirik. Ama o halde dahi düsündügü tek sey benim rizam.Bu sebeple git Habibimi bana getir.Yolunda olanlara hazirladigim cennet nimetlerini ve kendisine düsmanlik edenleri bekleyen azaplari görsün..O'nu bizzat ben teselli edecek ve kirik kalbini kendim tedavi edecegim..

Cenab-i Hak devam buyurdu:

-Bu geceki taat ve ibadetin,Sevgili Peygamberimi davet olsun.Kanatlarini cennet takilari ile süsle, hizmet kemerini tak,tacini giy.Melekler, semalari nur ile doldursun; sidk ve safa nöbetçileri sevinç kösünü çalsinlar.Sekiz cennet tezyin edilsin.Cehennem yumusak ve sakin olsun.denizler ve rüzgar hareketsizce dinlesinler.

Nuh,Ibrahim,Isa gibi Peygamberlerin ruhlari hazir olsun. Yeryüzündeki bütün kabirlerden azab kalksin.

Ilahi kelam devam ediyor:

-Git cennetten bir burak seç ve Resulüme var selamimi söyle ve davetimi bildir...

Cebrail aleyhisselam, Cennete giderek kirkbin yildir bu ani bekleyen "Burak" isimli cennet atini buldu.Beyaz renkteki Burak'in alninda Kelime-i Tevhid yazili idi...hayvani alan büyük melek,bir anda Ümmi Hani'nin evine geldi.Bu sirada disarida bir kösecikte uykuya maglup olan Ümmi Hani,hiç bir seyin farkinda degil.Içeri giren Cebrail,uykuda olan Sevgili peygamberimizin önce usulcacik ayak tabanlarini öptü,sonra mübarek ayaklara yüzünü sürdü ve yastiginin kenarina ilisti.Cebrail'in kalbi cennet kafurundan ve kani olmadigi için dudaklari soguktu.bu sogukluk Resulullah'i uyandirdi.Hatemül Enbiya,uyanir uyanmaz insan seklinde gelmis olan vahiy melegini tanidi ve zamansiz ziyaretinden dolayi telaslandi:

SEN ÜZÜLME YETER KI

Sevindirdi Burak'i Allahin Sevgilisi,Ve lâkin bu sefer de, mahzûn oldu kendisi.Hak teâlâ,Cibrîle buyurdu ki: (Sor hele,Niçin mazûn duruyor Habîbim simdi böyle?)Cibrîl suâl edince,cevâben buyurdu ki:(Tam Burak'a binerken,hâtirima geldi ki,Zaîf ümmetimin de,yârin mahser yerinde,Böyle Burak olur mu acabâ önlerinde? "Elli bin sene" süren arsa-i Arasât'ta,Ümmetimin hâlleri nasildir o sâatta?

Bunca günâhlarini,yaya nasil çekerler? Sirât'i,o yüklerle acep nasil geçerler?"Otuz bin yil" sürecek o "Sirât köprüsü "ne,Giderken,binerler mi böyle Burak üstüne?)
Rabbimizden bir fermân geldi ki: (Ey Habîbim! Onlara,o yollari "Bir an" gibi ederim.Hem sonra onlara da,mahserde elbette ki,Buraklar gönderirim,sen üzülme yeter ki.)
Peygamber Efendimiz,bu "Müjde"yiRabbinden,Alinca,ferahlayip Buraka bindi hemen.Sür'atli bir hayvandi,hattâ bir adiminda,Gözün gördügü yere basiyordu âninda.

Evvelâ "Medîne"ye,sonra "Tûr-i Sînâ"ya,Ugrayip,ulastilar son"Mescid-i Aksâ"ya.Cebrâil,bir kayayi delerek parmagiyle,
Hemen baglayiverdi o Buraki o yere.Bâzi Peygamberlerin rûuhlari,o arada,"Insan" sekine girip,toplanmisti orada.Cemâatle namâza,ettiler sonra ikdâm,Lâkin kim olacakti, geçerek öne imâm? "Âdem", "Nûh" ve "Ibrâhim" adli Peygamberlere,Imâmlik yapmalari söylendi sira ile.Lâkin o Peygamberler,özür dileyerekten,Ictinâb eylediler imâmete geçmekten.

Cibrîl,"Habîbullah"i sürüp hemen ileri,Dedi ki: (Sen var iken, geçemez baska biri.)Peygamber Efendimiz,imâm olup o sâat,Namâz kiliverdiler birlikte iki rek'at.Sonra Resûl-i ekrem,o Burak üzerine,Binerek,yularini aldiginda eline,Cebrâil arz etti ki:(Serbest birak yulari,Zîra o,iyi bilir gidecegi yollari.)Kendisi buyurur ki: Göklere ilerledim,Bâzi garip seyleri müsâhede eyledim.Gördüm bâzi kimseler yere ekin ekerler,Tohumlar,hemencecik basak oluverirler.

Cibrîl söyle söyledi bunlarin hikmetini: (Ihlâsla yapanlardir bunlar ibâdetini.)Bâzisinin basini ezerlerdi ki yine,Gelirdi hemencecik tekrâr eski hâline.Suâl ettim Cibrîlden:(Nedir bunun hikmeti?)Dedi:(Terk edenlerdir Cum'a ve cemâati.)Bir kimseler gördüm ki,aç ve çiplak idiler,Atese atarlardi onlari zebânîler.Yine suâl ettim ki: (Kimlerdir bunlar acep?)

Dedi: (Zekât vermiyen zengindir bunlar da hep.)

Türkiye gazetesi

Selametle

"Cebrail,Kabe'nin kapisi yaninda bana imamlik etti.Ilk gün fecir dogarken sabah namazini, günes tepeden ayrilirken ögleyi,her seyin gölgesi kendi boyu olunca ikindiyi günesin üst kenari ufukta kaybolurken aksami,gün kararinca yatsiyi kildik.Ikinci günse sabah namazini hava aydinlaninca, ögleyi her esyanin gölgesi kendi boyunun iki kati olunca, ikindiyi hemen bundan sonraaksami iftar saatinde, yatsi namazini gecenin ilk üçte biri dolunca eda ettik.Cebrail aleyhisselam söyle dedi.Evvelki Peygamberlerin oldugu gibi senin kilacagin bes vakit namazin da eda edilecegi zaman budur.ümmetin günde bes kere namazlarini bu kildigimiz iki vaktin arasinda kilsinlar."

Mirac'dan Ümmetine Bes Vakit Namazi Hediye Getiren Sevgili Peygamberimiz Taif vahsetinden dönen Sevgili Peygamberimiz ve Haris bin Zeyd,Mekke'ye gece gelmislerdi.Sehir uykuda... Tek tek bazi evlerden zayif sari isiklar siziyor. Uzaklardan gelen circir böceklerinin sesi,bir nese vermiyor. Köpekler,gecenin yalnizligina dogru uzun uzun ama tedirgin havliyor. Gökyüzünün derinliginde ürperen yildizlar bir tehlikenin habercisi gibi.Her köse basi beklenmedik bir tuzak olabilir.

Bu sebeple Hace-i Kainat,sallallahü aleyhi ve sellem Zeyd radiyallahü anhi bir münasib yerde eve yollarken kendisi muhtemel takipçilerine karsi iz degistiriyor.

Mekke müsrikleri,Taif'de yapilanlardan ayrica cesaret buldukalari için her çilginligi fütursuzca isleyebilirler. Gece kanliginda yapilacak bir suikast...Hayir! Allah korusun...

Bunun için Peygamberimiz amcasinin kizi Ümmi Hani'nin kapisini çaliyor..Serin bir rüzgar hisirtisinin uyutugu gecede dikkat çekmeyen küçük tiklamalar.Bütün mekke gibi Ümmi Hani'nin evinin kaç kere daha vurulunca içerden beklenen ses isitildi. Ümmi Hani soruyor:

-Kim o?

-Muhammed! Amcan oglu..misafir kabul eder misin?

O,henüz müslüman degil ama bir büyük insanin kapisina gelmesinden son derece heyecanli.Aceleyle cevap veriyor:

-Kabul ne kelime...Senin gibi dogru sözlü,emin ve asil bir insanin su haneyi sereflendirmesinden kiymetli ne olabilir? Buyur.

Efendimiz tesekkür ederken Ümmi Hani hayiflaniyordu:

-Keske gelecegini bildirseydin; yemekler hazirlardim.Simdi yiyecek bir sey yok.Ne aksilik ama...tüh...keske önceden haberim olsaydi!...

"Halbuki O,öylesine izdirapli anlar yasadi ki üzüntü ve yorgunluktan yemegi hatirlayacak halde degil.Mecalsiz bir vaziyette..Ama bu halde bile tek seyi düsünüyor...Bir tek seyi: Allah'i ve O'nun razasini.

-Ne yiyecek istiyorum ne içecek. üzülme ve hiç bir sey için zahmet etme.Rabbime ibadet edecegim; O'na yalvaracagim kadar emniyetli bir yer olsa kafi.Baska sey lazim degil.

Ümmi Hani,Resulullah'a münasip bir yer gösterdikten sonra kendisine legen,ibrik ve namaz kilmasi için bir hasir verdi...Ve hayirli geceler dileyerek ayrildi.

Ev sahibesi simdi kendi odasinda düsünüyordu:

-Amcazademin düsmani çok.Onun buraya girdigini görmüs veya duymuslarsa mutlaka baskina kalkisirlar.Böyle bir sey yapilirsa serefim iki paralik olur.

Evet; gerçekten serefi iki paralik olurdu.Cünkü devrin adetine göre misafir en makbul sekilde yedirilir,içirilir ve her nevi tehlikeden korunur.Bunu yapamayan biri ise kimsenin yüzüne bakamaz.

Ümmü Hani,babasindan kalma kilici alarak disarida nöbet tutmaya basladi.Usul usul evin etrafinda geziniyor.

Yigit kadin,disarida güvenligi temin ederken Sevgili Peygamberimiz,abdest alarak yatsi namazini eda etti ve Rabbine yalvarmaya basladi.Af diliyor; Insanlarin iman etmesini niyaz ediyordu.Böylece bir hayli vakit geçti. Yorgunluk beser kudretinin son sinirlarina gelmisti ve O, bugün en kederli zamanlarindan birini yasiyordu...Uyuya kaldi.Ama kendine has üstünlüklerden biri olarak gözleri uyuyor,kalbi uyumuyor.

Bu eve siginmak çok mühim.

Bu yorgunluk çok mühim.

Bu uyku çok mühim....

Zira bunlar ilahi merhamete vesile ve tarihin en yüksek vak'alarindan biri olan Mirac'a sebep oldu...Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem'e bu benzersiz nimeti bahseden

Peygamberlik vazifesini aldigi andan su ana kadar senelerden beri büyük bir imtihanda.Insanligi hidayete kavusturmak için katlanilan yüzlerce,binlerce sikintiya baska kim nasil dayanabilir?...O,sallallahü aleyhi ve sellem, muazzam bir sabir,müthis bir tevekkül ve çelik gibi irade ile dayandi.En aleyhte,en tehlikeli,hatta hayati pahasina olan sartlarda bile üzerine aldigi büyük vazifeyi asla taviz vermeden ifa etti.Bunu ifa ederken de karsilastigi sikintilardan,çektigi çilelerden dolayi en ufak sekilde sikayetçi olmadi.Aksine kendini kusurlu gördü. Rabbinin rizasini kazanip kazanmama hususunda endiselendi; af diledi,insanlarin saadeti için dua etti.Arkadaslarini sabra ve en agir sartlarda bile sükre alistirdi.Her seyi ile mücessem; Islam ahlaki...

On seneden fazla bir zamandir dayanilmaz mesakkatlere tahammül eden böyle bir peygamber elbette ilahi mükafaatlara kavusacaktir.

Allahü teala,Cebrail aleyhisselama buyurdu:

-Sevgili Peygamberim çok üzüldü.Vücudu yarali,kalbi kirik. Ama o halde dahi düsündügü tek sey benim rizam.Bu sebeple git Habibimi bana getir.Yolunda olanlara hazirladigim cennet nimetlerini ve kendisine düsmanlik edenleri bekleyen azaplari görsün..O'nu bizzat ben teselli edecek ve kirik kalbini kendim tedavi edecegim..

Cenab-i Hak devam buyurdu:

-Bu geceki taat ve ibadetin,Sevgili Peygamberimi davet olsun.Kanatlarini cennet takilari ile süsle, hizmet kemerini tak,tacini giy.Melekler, semalari nur ile doldursun; sidk ve safa nöbetçileri sevinç kösünü çalsinlar.Sekiz cennet tezyin edilsin.Cehennem yumusak ve sakin olsun.denizler ve rüzgar hareketsizce dinlesinler.

Nuh,Ibrahim,Isa gibi Peygamberlerin ruhlari hazir olsun. Yeryüzündeki bütün kabirlerden azab kalksin.

Ilahi kelam devam ediyor:

-Git cennetten bir burak seç ve Resulüme var selamimi söyle ve davetimi bildir...

Cebrail aleyhisselam, Cennete giderek kirkbin yildir bu ani bekleyen "Burak" isimli cennet atini buldu.Beyaz renkteki Burak'in alninda Kelime-i Tevhid yazili idi...hayvani alan büyük melek,bir anda Ümmi Hani'nin evine geldi.Bu sirada disarida bir kösecikte uykuya maglup olan Ümmi Hani,hiç bir seyin farkinda degil.Içeri giren Cebrail,uykuda olan Sevgili peygamberimizin önce usulcacik ayak tabanlarini öptü,sonra mübarek ayaklara yüzünü sürdü ve yastiginin kenarina ilisti.Cebrail'in kalbi cennet kafurundan ve kani olmadigi için dudaklari soguktu.bu sogukluk Resulullah'i uyandirdi.Hatemül Enbiya,uyanir uyanmaz insan seklinde gelmis olan vahiy melegini tanidi ve zamansiz ziyaretinden dolayi telaslandi:

SEN ÜZÜLME YETER KI

Sevindirdi Burak'i Allahin Sevgilisi,Ve lâkin bu sefer de, mahzûn oldu kendisi.Hak teâlâ,Cibrîle buyurdu ki: (Sor hele,Niçin mazûn duruyor Habîbim simdi böyle?)Cibrîl suâl edince,cevâben buyurdu ki:(Tam Burak'a binerken,hâtirima geldi ki,Zaîf ümmetimin de,yârin mahser yerinde,Böyle Burak olur mu acabâ önlerinde? "Elli bin sene" süren arsa-i Arasât'ta,Ümmetimin hâlleri nasildir o sâatta?

Bunca günâhlarini,yaya nasil çekerler? Sirât'i,o yüklerle acep nasil geçerler?"Otuz bin yil" sürecek o "Sirât köprüsü "ne,Giderken,binerler mi böyle Burak üstüne?)
Rabbimizden bir fermân geldi ki: (Ey Habîbim! Onlara,o yollari "Bir an" gibi ederim.Hem sonra onlara da,mahserde elbette ki,Buraklar gönderirim,sen üzülme yeter ki.)
Peygamber Efendimiz,bu "Müjde"yiRabbinden,Alinca,ferahlayip Buraka bindi hemen.Sür'atli bir hayvandi,hattâ bir adiminda,Gözün gördügü yere basiyordu âninda.

Evvelâ "Medîne"ye,sonra "Tûr-i Sînâ"ya,Ugrayip,ulastilar son"Mescid-i Aksâ"ya.Cebrâil,bir kayayi delerek parmagiyle,Hemen baglayiverdi o Buraki o yere.Bâzi Peygamberlerin rûuhlari,o arada,"Insan" sekine girip,toplanmisti orada.
Cemâatle namâza,ettiler sonra ikdâm,Lâkin kim olacakti, geçerek öne imâm? "Âdem", "Nûh" ve "Ibrâhim" adli Peygamberlere,Imâmlik yapmalari söylendi sira ile.Lâkin o Peygamberler,özür dileyerekten,Ictinâb eylediler imâmete geçmekten.

Cibrîl,"Habîbullah"i sürüp hemen ileri,Dedi ki: (Sen var iken, geçemez baska biri.)Peygamber Efendimiz,imâm olup o sâat,Namâz kiliverdiler birlikte iki rek'at.Sonra Resûl-i ekrem,o Burak üzerine,Binerek,yularini aldiginda eline,
Cebrâil arz etti ki:(Serbest birak yulari,Zîra o,iyi bilir gidecegi yollari.)Kendisi buyurur ki: Göklere ilerledim,Bâzi garip seyleri müsâhede eyledim.Gördüm bâzi kimseler yere ekin ekerler,Tohumlar,hemencecik basak oluverirler.

Cibrîl söyle söyledi bunlarin hikmetini: (Ihlâsla yapanlardir bunlar ibâdetini.)Bâzisinin basini ezerlerdi ki yine,Gelirdi hemencecik tekrâr eski hâline.Suâl ettim Cibrîlden:(Nedir bunun hikmeti?)Dedi:(Terk edenlerdir Cum'a ve cemâati.)Bir kimseler gördüm ki,aç ve çiplak idiler,Atese atarlardi onlari zebânîler.Yine suâl ettim ki: (Kimlerdir bunlar acep?)

Dedi: (Zekât vermiyen zengindir bunlar da hep.)

Türkiye gazetesi

Selam Sevgi ve Dua Ile


Sahabe-i Kiram

MollaCami.Com