Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Osmanlı Cami Mimarisi

Yapımı yedi ay kadar süren Mescid-i Nebevî 100x100 zira (yaklaşık 48x48 m.) ebâdında mütevâzi bir yapıydı. Kıbleye göre sol tarafta Hz. Peygamber'in odaları sıralanıyordu. Arka kısmında üzeri hurma lifleri ve dallarıyla örtülmüş, fakir öğrencilerin barındığı Suffe bulunmaktaydı. İlk câmiler Mescid-i Nebevî örneğinde görüldüğü gibi sütunlu revakların çevrelediği bir avludan ibaretti. Bu plân Eyyûbîler'e kadar pek fazla bir değişikliğe uğramadı. Yeni milletlerin İslâm'ı kabul etmeleri ve onların mimarî anlayışının etkisi, fetihlerle ele geçirilen bölgelerin kültürel tesiri, coğrafî şartları, malzemenin sağladığı bir takım imkânlar câmi mimarisinde gelişmelere yol almıştır. İran, Maverâünnehr, Anadolu, Kuzey Afrika ve Endülüs'te gelişen câmi mimarisi Osmanlılar'da Mimar Sinan'la zirveye ulaştı. Osmanlı câmi mimarisinin başlıca üslûp ve ekolleri kısaca şunlardır:

a) Bursa Üslûbu (1325-1501): Ulu Cami.


b) Klâsik Üslûp (1501-1616): Şehzade Camii.


c) Yenileştirilen Klâsik Üslûp (1616-1703): Sultan Ahmed Camii.


d) Lâle Devri üslûbu (1703-1730): III. Ahmet Çeşmesi.


e) Barok üslûbu (1730-1808): Nuru Osmaniye Camii.


f) Ampir üslûbu (1808-1874): Ortaköy Camii.


g) Yeni Klâsik Üslûp (1874-1930): Valide Camii.



Klâsik Türk câmileri başlıca şu kısımlardan meydana gelir: Dış avlu, iç avlu, son cemaat mahalli, sahn, yan sofalar, mihrap. İç avlunun etrafı revaklı olup, orta yerde abdest almak için bir şadırvan bulunur. Arka duvara bitişik bölüm son cemaat mahalli olup, geç kalanların cemaatle namaz kılmalarını temin için mihrap yapılmıştır. Câmi içinde bulunan minber, mihrap, vaaz kürsüleri, müezzin mahfelleri bazı câmilerde padişahın namaz kılması için yapılan hünkâr mahfelleri birer sanat şaheseridir. Minareler ise bir ustalık ve zerafet sembolüdür.

kardeşim çok güzel bir paylaşım yapmışsın allah razı olsun...ellerine sağlık




Aşkta tıpkı ELİF gibidir, isminde gizlidir. Ama okunmaz, o olmadan da besmele sese gelmez, o herşeyin içindedir; hiç birşeyde görülmez

Kardeşim Hz.Allah (c.c) razı olsun ecdadımız ne güzel eserler yapmış değilmi,
Konuyla pek alaklı değil belki ama..
Kosova, Prizren'de Bayraklı Cami'in hikayesi ne hoş bir hikaye kimbilir diğer camilerin buna benzer ne güzel hikayeleri vardır..

Paylaşımın için teşekkürler..
selametle..

Amin kardeşlerim, Allah (c.c.) hepimizden razı olsun. Bende değerli yorumlarınız için teşekkür ediyorum.

Evet benim de bildiğim hikâyeler var camilerimiz ile ilgili. Mimar Sinan hayranıyım, sanatlarına imanlarını kattıklarından hayranım... Allah razı olsun onlardan...

"Kosova, Prizren'de Bayraklı Cami'in hikayesi ne hoş bir hikaye kimbilir diğer camilerin buna benzer ne güzel hikayeleri vardır.."

Kardesim bilmeyenler illaki vardir benim gibi , bir anlativerseydiniz,nedir hikayesi bu camiinin?Tesekkurler.Vesselam

Rabia Kardeşim Allah razı olsun.. Konu Osmanlıyla alakalı oldugu için güzel ve bu güzelligede paylaştıgın resimler de ayrı bi estetik katmış.. Rabbim dedelerimize layık torun olmaya bizlere nasip etsin..

" Ruhunu Kaybeden Cihanı Kazansa Ne Çıkar!!! "

Ellerinine sağlık arkadaşım Allah razi olsun Kosova, Prizren'de bayraklı camiinin hikayesini bilmeyenlerdenim sfaruk kardeşim sizden alalım hikayesini




--------------------------------------------------------------------------------------------------
...::Hiç bi edeb vasılı hüda olamaz::...

Allah sizden de razı olsun değerli kardeşlerim..

Selam ve dua ile..

sayenizde gözümüz gönlümüz açıldı.Nasıl da intişamla duruyor o asırlık eserler.Çok güzel hazırlamışsın.Emeğine sağlık

Caminin yapılış hikayesi şöyle..

GAZİ MEHMED PAŞA (BAYRAKLI )CAMİİ

Gazi Mehmed Paşa (Bayraklı) camii, Prizren’de muhteşem Osmanlı eselerinden biridir.
1798 yılında, zamanın Prizren valisi Rüstem Paşa, bütün camilerde beş vakit ezanın aynı anda okunması için, gündüzleri caminin âlemine bayrak çekilmesini geceleri ise fener yakılmasını emreder. Gündüz ezan vakitlerinde çekilen bayraktan dolayı adı Bayraklı Camii olarak anılır. Yapılışından bugüne kadar iftar vakitlerinde ilk kandiller bu camide yakıldığından Priznen halkı hala Bayraklı Camii’nin minaresinin kandillerine bakarak iftar etmektedirler.
Bu Camiinin hoş bir yapılış hikâyesi vardır. Camiinin banisi Gazi Mehmed Paşa, helal parayla bir cami yaptırmayı arzu eder. Bu camiyi Prizren’de yapmaya karar verir. Cami inşaatında kullanacağı paraların helal olduğunu test etmek ister.
Bir gün bütün altınlarını alıp Bitriça deresinin kenarına gelir ve altınların tamamını dereye ‘helal olanlar su dibinde kalsın, haram olanları su götürsün’ diyerek atar. Bir süre bekledikten sonra su dibinde kalan altın paraların helal olduğuna kanaat getiren paşa, dereden altınları toplar. Gönül rahatlığı içinde büyük bir şevkle caminin temelini atıp yapımına başlar.
Cami inşaatında çok sayıda işçi istihdam eden Gazi Mehmed Paşa, bir an önce inşaatın bitmesini ve caminin ibadete açılmasını ister. Bu gaye ile her gün inşaata gelir ve çalışmaları takip eder.
Bir gün, bir hadise üzerine, önce hamam yapılması icap ettiğini düşünen Gazi Mehmed Paşa, cami inşaatının durdurulmasını emreder. Böylelikle Prizren’de önce hamam, daha sonra cami inşa edilir. Hamamın inşaatından sonra, işçiler, planlanan süre içinde cami inşaatını da tamamlarlar.
1574 senesinde cami ibadete açılır.
Caminin açılış merasiminde Mehmed Paşa’nın emri üzerine, giriş kapısına büyük bir kilit takılır. Açılış gününde paşa, cemaatle birlikte kapıya yaklaşınca:
‘ey kilit bu cami helal parayla yapılmışsa kendiliğinden açıl, haram karışmışsa açılma’ der. Biraz sonra kilit kendiliğinden açılır. Böylece cami inşaatında haram para karışmadığı bir daha tespit edilir. Bu kilit hadisesi hamamın açılışında da aynen tekrarlanır.
Bir süre sonra Gazi Mehmed Paşa Camii’nin, minaresi ve kubbesi, yıldırım düşmesi neticesi hasar görür ve uzun bir süre tamir edilemez. Caminin devamlı cemaatinden bir zat, üç gece arka arkaya rüya görür. Rüyasında nurani bir zat caminin tamir edilmesi gerektiğini ve bu tamir için yetecek paranında cami avlusunda gömülü olduğunu ve gömülü altınların yerini de bildirir. Bu zat da rüyasını cami imamına anlatır, beraber giderler, gösterilen yeri kazarlar, altınları çıkarırlar ve yıllar sonra camiyi helal para ile tamir ettirirler.

Kaynak: Tarihi haikatler-
Çamlıca yayınları

Allah razı olsun s.faruk kardeşim, işte imanlarını katarak camii yaptırıyorlar derken bunu kastediyordum. Allah'ın rızasını gözetirken ne kadar büyük bir titizlik gösterilmiş. Bugünümüzü düşününce geçmişimize gıpta etmemek ne mümkün(?)

Siz de sağolun Ahmet Hilmi kardeşim, yüreğinize sağlık...

Allah razı olsun s.faruk kardeşim şimdi öğrenmiş oldum camiinin hikayesini








--------------------------------------------------------------------------------------------------
...::Hiç bi edeb vasılı hüda olamaz::...

Dualarınıza amin diyorum..
Cenab-ı Hak hepimizden razı olsun..

Sağlıcakla..


Serbest Kürsü

MollaCami.Com