Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Kültürümüzde çift isim ve lakab geneleği

Kültürümüzde çift isim ve lakap geleneği

Halis ECE, http://forum.ankebut.net/showthread.php?t=11272, halisece@gmail.com


Osmanlı örfünde, âdet ve geleneğinde soy adı bulunmadığından ve başka sebep ve düşüncelerden dolayı, doğan çocuklara ekseriyetle çift isim verilmiştir. Buna rağmen aynı ismi taşıyan kişileri birbirinden ayırt etmek için lakap, ünvan, soy ve sülâle adı birlikte kullanılmıştır. Ancak atalarımız, hiçbir zaman çocuklarına “Muhammed” ismini koymamışlar; onu yalnızca iki cihan sultânı Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz için kullanmışlardır. Bu mübârek ism-i şerif anıldıkça da “salavât-ı şerîfe” okumayı ihmâl etmemişlerdir.

Ecdâdımız çocuklarına büyük insanların isimlerini koyduklarında, onlara sıradan da olsa ikinci bir isim daha verirlerdi... Zira terbiye ve telkinlerine rağmen çocuk, şayet taşıdığı ismin büyüklüğüne halel getirecek hareketlerde bulunursa, kendisini bir daha o asil isimle çağırmazlardı. Bu tatbîkat, çocuk idrâk çağına geldikten sonra, kendisine hitap edilen ismi istikametinde vaziyetini muhâfaza ve kontrol edebilme imkânını temin ediyordu. Büyüklerden birinin ismini taşımak elbette ki büyük mes‘ûliyet ister. Meselâ “Fâtih” ismi zâhirde çok güzeldir. Ancak bu ismi taşımak, İstanbul’u fethetmek kadar zordur. Zira hiçbir mü’min, bu ismi taşıyan birinin, söz gelişi, herkesten küfür işitmesini, ahlâksız, düzenbaz, esrarkeş, alkolik veya sigara müptelâsı bir insan olmasını istemez. Bu hâli, Hz. Fâtih’e hakaret addeder...

Çocuğa çift isim koymanın bir faydası da, ileride kendisine isim seçme hakkı tanımaktır. Bilfarz ömrünün herhangi bir devresinde, cemiyette aynı ismi taşıyan ayıplı birisi çıkar ve o da isminden utanmaya başlarsa, diğerini kullanabilsin.

Türk örf ve âdetlerinde lakap kullanma an‘ânesi/geleneği ise oldukça yaygındır. İnsanlar bilhassa gençlik yıllarından itibaren bir lakapla anılmaya başlarlar. Bu lakabın “iyi ve güzel” olması arzusu, ister istemez sahibine de müsbet yönde tesir eder. Zira kişide menfî bir hareket, kötü bir huy, hayatının hangi devresinde yahut kaç yaşında olursa olsun, kendisine o yönde bir lakap taktırıverir.

Osmanlı paşalarının, vezirlerinin pek çoğu, o mevkilere yükseldikten sonra aldıkları lakaplarla tarihe geçmişlerdir. Meselâ eski bahriye nâzırlarındran bir Hasan Rahmi Paşa vardır. İsmini yazarken H. Rahmi yazar, halk da bunu Harâmi Rahmi (Paşa) diye okurmuş. Hâl ve hareketlerinde harâmilik olmasa, kimsenin ona bu lakabı yakıştıramayacağı âşikârdır...

Kezâ Sultan II. Abdülhaümid Han rahmetullâhi aleyh zamanında, jandarma eriyken müşirliğe kadar yükselip Yıldız ve Beşiktaş muhâfızlığı yapan Yedi-Sekiz Hasan Paşa da öyledir. Bu zât da okuma-yazması olmadığı için imza atması gerektiğinde Osmanlıca yedi (v) ve sekiz (^) rakamlarını yazar, arasını da bir çizgi ile birleştirerek gûya Hasan yazmış olurmuş.

Yine Abdülhamid Han zamanında uzun yıllar Paris’te kaldıktan sonra İstanbul’a elde baston dilde pardon ile dönen Şerif Paşa’ya, herkes önceleri Fransızca güzel mânâsına gelen “bo” kelimesiyle “Bo Şerif” demiş. Sonraları ise kendisi bu saygıyı yitirince, lakabı “Boşherif”e dönüvermiş.
***

Öyleyse sevgili okuyucular;

Siz siz olun, çocuğunuz doğunca sağ kulağına ezan, sol kulağına da kaamet okuduktan sonra –tâbir câizse bir ezan hakkı için, bir de kaamet hakkı için olmak üzere– çift isim koymayı ihmâl etmeyin.

sa. Allah razı olsun çok güzel bir yazı. Mevlam çocuklarımızı ve gençlerimizi 'boşherif'likten korusun.. :))

Amin!
demeyi unutmuşum :)

Osmanlı paşalarının, vezirlerinin pek çoğu, o mevkilere yükseldikten sonra aldıkları lakaplarla tarihe geçmişlerdir. Meselâ eski bahriye nâzırlarındran bir Hasan Rahmi Paşa vardır. İsmini yazarken H. Rahmi yazar, halk da bunu Harâmi Rahmi (Paşa) diye okurmuş. Hâl ve hareketlerinde harâmilik olmasa, kimsenin ona bu lakabı yakıştıramayacağı âşikârdır...


Allah cc bizi ve neslimizi haramilikten ve haramilerden korusun.

Ellerine sağlık kardeşim.. Çok güzel ve faydalı bir paylaşım olmuş. Halis hocamız zaten bildiğimiz ve yazılarını zevkle okuduğumuz bir üyemiz. Ona da teşekkür.. Ama merak ettim bu yazıyı buraya neden kendisi koymamış.. Gerçi kendi bileceği bir iş ama sanırım bir cevabı da olmalı..

Selam ve dua ile..

HALİS HOCAMA VE ANKEBUT KARDEŞİMİZE TEŞEKKÜRLER.. ALLAH RAZİ OLSUN. ÇOK HOŞ VE BİR O KADAR DA ÖNEMLİ BİR KONUYA DEĞİNİLMİŞ. BÖYLE ORİJİNAL YAZILARIN DEVAMINI DÖRT GÖZLE BEKLİYORUZ.

Hocam adına hepinize teşekkürler. Allâh râzı olsun.

***

Değerli Alparslan YILDIRIM kardeşim,
Halis Hocamın kendisine bu yazıyı koymak istediğim yönündeki arzumu bildirdim. Yoğun olmaları hasebiyle kendisinden ben ekleme izni istedim ve kırmayıp verdiler. Halis Hocam'ın yazıları benim için önem arzeder. Öyle ki, başka bir sitemizde sırf kendisine ait bir bölüm açarak orada yazılarının tamamını toplamaya başladım. Oldukça hoş bir bölüm oldu. Sanal âlemde sayın Hocamın yazılarının topluca bulunduğu bir başlık açmak oldukça isabetli de oldu.

Selam ve sevgiler...

Allah razi olsun çok güzel bir yazı..

Başta yazıyı burada aktaran kardeşimiz ANKEBUT-57 olmak üzere, değerlendirmede bulunan ve güzel dualarını esirgemeyen bütün üyelerimize teşekkür ediyorum.

Rabbim cümlemizden razı olsun.

Selam ve muhabbetlerimle...

Allah razı olsun yazandan ve bu sitede paylaşandan ellerinize sağlık..

fakat yazıların altına veya üzerine değil yazarların ve kaynakların isimlerini yazıyı siteye eklerken olması gereken yerlere yazalım sitenin kurallarına riayet edelim...

teşekkürler...



kardesım cok tesekkur ederızz..cok anlamlı bir konuya degınmısınız..Hz.Allah razı olsun

--------------------------------------------------------------------------------------------------
...dünyaya hop hop, zop zop için gönderilmedik...

İlgin için ben teşekkür ederim sevgili mat_ogret kardeşim...

Allah sizlerden de razı olsun.

Selam ve dua ile...
***

Maalesef Adıgüzel'e gene bir şey hatırlatmam gerekecek:

Bir başka yerden iktibas olunan yazının yazarı da, yayınlandığı yer de yazının üstünde gösterilir. Bunun "site kuralları"yla filan bir alakası da tenakuzu da yoktur. Bir daha da silmeye kalkışma! Bu yaptığın en azından "saygısızlık"tır, bilesin. Bu yazı, sen ve senin gibi bazılarının yaptığı türden bir çalma-çırpma metoduyla değil, değerli bir üyemiz tarafından, tamamen benim iznim ve müsaademle, ilk yayınladığım siteden buraya aktarılmasıdır. Bunun usûlü budur. Bana cevap vermeye de kalkışma. Bu bir polemik mesajı değil, ihtardır. H. E.

teşekkürler sayenizde bir şey daha öğrendim.size de halis bey çok teşekkürler

Sevgili berrincabuk;

Mukabil teşekkürler... Rabbim cümlemize rızasına muvafık istifade ve istifazalar nasip eylesin. Keza onlarla rızası istikametinde amelden-davranabilmekten de mahrum bırakmasın.

Selam ve dualar...

Elinize sağlık ankebut kardeşim, halisece beyin birazönce okuduğum yazısında işlediği konuyla birbirini tamamlamış sanki.. Allah her ikinizden de razi olsun.


Aile ve Cocuk

MollaCami.Com