Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


küçük bir derleme...

yazıya yapacağınız değerli yorumlarınızı bekliyorum...
__________________

Modern pedagojinin tespit ettiği bilimsel bir gerçek çocuklara şahsiyet verilmesi onlara küçük muamelesi yapılmamasıdır. Hiçbir ocuk kendisine “çocuğum” denmesinden hoşlanmamaktadır. “arkadaş” veya “kardeş” denilmesinden memnun olmaktadır. Şu halde çocuklara faydalı olmanın onları eğitmenin yolu, onlara büyük biriymiş gibi şahsiyet vermekten geçer.
Hz. Peygamberimiz çocuklara rastladığında onlara selam verirdi.

ÇOCUKLAR İÇİN YEMEK İÇMEK GİBİ BİR İHTİYAÇ OLAN DUYGU: İLGİ!
Çocukların hayatlarını anne ve babalarıyla aktif olarak yaşamaya ve birbirlerini tamamlamaya gereksinimleri vardır. Sadece fiziksel olarak birlikte olmak ocuğun arzuladığı bir birliktelik değildir.
Sevmek aynı mekânda olmaktan çok daha güçlü duygusal bağlılık, gönül ve fikir birlikteliğidir. Fiziksel birliktelikler, paylaşılan duygular, düşünceler yok ise bu gerçek bir beraberlik anlamını taşımaz. Aynı yemek masasında yemek yiyor olabilirsiniz. Eğer televizyon açık ise ve siz sürekli televizyon kanallarında geziyorsanız, çocuğunuzla değil televizyon ile iletişimdesiniz demektir. Yemek sırasında sürekli telefon görüşmesi yapıyorsanız gazete haberleri okuyorsanız ya da yemek saatinde gün içerisinde yerine getirilmeyen kuralların hesabını soruyorsanız sadece eşiniz ve kendinizle ilgili konuşuyorsanız, beraber yemek masasında oturmanın çocuk açısından nitelikli bir ilişki ifadesi olduğundan bahsetmek söz konusu değildir.
Tam tersi çocuk aynı mekânda olduğu halde “sen yoksun” mesajı aldığı için kendini değersiz hissedecek kadar da bu nitelikten olumsuz etkilenmiş olacaktır. Çocukların sadece ve sadece kendilerine ayırmış zamanlarda ebeveynleriyle birlikte olmak istediklerini unutmamak gerekir. Bu birçok kişinin tahmin ettiği gibi saatler süren beraberlik değildir.
Varlık içinde yokluk misali bu çocuklar anne ve babaları ile beraberken de anne babasızlığı yaşarlar. Çocuklarımızın bize, bizim de onlara ihtiyacımız vardır.
İlginin en önemli unsuru sevgidir. Sorokin sevgiyi şöyle tarif eder:
-“Sevgi; toplumsal kurumları yücelten, kültür esinleyen, Dünya’yı sıcak bir dost ve güzel bir evren yapan, insanların düşünce ve davranış biçimlerini değiştiren dinamik bir güçtür.”

SORUNLARI ÖNCEDEN FARKETMEK VE ÇÖZÜM YOLU BULMAK
Tarlaya ekilen ekinler arasında zamanla ayrık otu denilen ve ürüne zarar veren otlar büyür. Sağlıklı ve bol ürün almak, ekilenleri zarar etmeden biçmek için çiftçinin bu ayrık otlarından kurtulması şarttır. Fakat bu ayrık otlarının zamanında görülmesi ve bulunması şarttır. Boy atmış ekinler arasında büyüyen ayrık otları, uzaktan ilk bakışta fark edilmeyebilir. Çünkü boyları ekinlerden daha kısadır. Ancak ekinlerin boylarını geçerse fark edilebilir ki, bu durum çok olmakla birlikte hem ekinlere zarar verir hem de ayıklamak zaman ve daha çok çaba gerektirir.
İşini bilen, ayrık otları hakkında bilgi, tecrübe sahibi olan ve ayrık otlarını ayıklamak kadar öncelikle onları bulmanın önemini bilen çiftçi, ekinlerin büyümesinin ve her aşamasında ayrık otlarını bulmak için gözlemlerine devam eder. Hasat mevsiminde de en iyi ürün bu tarladan çıkar…
Şöyle bir örnekleme de yapılabilir; Bir buz dağını sadece görüldüğü kadarıyla algılayan ve düşünmeden hareket eden bir kaptan buz dağının görünmeyen kısmın oluşturduğu tehlike karşısında savunmasızdır. Bu durumda gemi buzdağının görünmeyen kısmına çarpacak ve batacaktır.

GÜÇLÜ BİR KARAKTERE SAHİP OLMALIYIZ. İŞTE BUNUN İÇİN GEREKLİ İPUÇLARI
16. asır İngiliz filozoflarından Francis BACON şöyle derdi;
—Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir.
—Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir.
—Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
—Bizi sevimli yapan, başkalarına yaptığımız öğütler değil, onu kendimiz de uygulamamızdır.

VEEE HOŞGÖRÜ…Hoşgörü, aklın, hikmetin aydınlattığı, sevginin şekillendirdiği bir duygudur, insanları ve yaşanan hayatı doğru olana yönlendirmek için ortaya konan bir değerdir. Hoşgörü adil olana yönlendirmek için ortaya konan bir değerdir. Hoşgörü, adil olmanın bir parçasıdır ve ikisi birden ahlak anlayışının unsurudur. Yalnız, hoşgörü boş vermek kayıtsız kalmak, görmezden gelmek değildir.
İşte size tarihimizden bir hoşgörü örneği:
Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fethinden sonra umulanların aksine büyük bir hoşgörü içerisinde gayri Müslim cemaatleri, kendi liderleri yönetiminde inanç ve ibadetlerinde serbest bırakmıştır.

çok güzel bir derleme olmuş kardeşim. ellerinize sağlık. inşallah bunları hayatımızın her anında uygularız.

teşekkür ederim... beğenmenize sevindim...
hayatta uygulama yapabilmek için öğretmek gerekir işte bunun için de yazmak gerekir :)

eğer herhangi bir eksiklik görürseniz söylemenizi isterim...
SAYGILARIMLA...


Aile ve Cocuk

MollaCami.Com