Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Kafirlerin Cehennem Azabı-Cehennemde Hulud Meselesi

Bismillahir Rahmanir Rahim

Kur’an-ı Kerim, Küffarın Cennete Girmesini, Devenin İğne Deliğinden Girmesine Ta’lik Etmiş Ve Belagat-ı Kelamiyeye Aşina Olan Hiçbir Muhatabın Şüphe Etmeyeceği Üzere Bunu, Muhale (Vak-ı Olması, Kabil-i Mümkin Olmayan’a)Ta’lik Sadedinde Söylemiştir.

Kudret-i İlahiyye’ye Göre Deveyi Küçültüp İğne Deliğine Sokma Mümkündür Diye Söyleyip, Bu Suret-i Ta’lik’ten, Onlar (Kâfirler) İçin Duhulü Cennet Ümidini İstidlale Kalkışmak Azim Bir Hatadır.

İğne Deliğinin Küçüklüğüne Karşı Devenin Büyüklük Timsalinden Başka Bir Şey Olmadığına Dikkat Edilirse Kur’an-ı Kerim-in Tarz-ı Tebliği, A’zam (Büyük) ın Asgar (Küçük) a Duhulü Manasına Olarak, Bunun Da Kudret-i İlahiyye’ye Müteallik Olmayan Muhaalattan Olduğu Şüpheden Azadedir.

Şöyle Ki; İğne Deliği Küçük lük’ü Deve İse Büyük lük’ü Temsil Eder. Kur’an-ı Kerimin Tebliğ Tarzı Burada, Büyük Olanın Küçük Olana Girmesi Manasınadır Ki, Kudret-i İlahiyyeye Muteallik Olmayan Muhal İşlerdendir. Yani Kudret Buna Taalluk Etmez, Zira Bu Olacak Şey Değildir.

Mesela: Söyle Bir Sual-e ( Hz Allah Kâinat-ı Küçültmeden, Yumurtayı Büyültmeden, Büyük Olanı Küçük Olana İdhal Edebilir Mi? Denirse.)
Buna Cevap Hz Allah Acziyyet İle Vasıflandırılamaz, Lakin Söylenen Şey Olabilecek Şey Değildir.

İşte Ayet-i Kerime de Bu Kabildendir. Yani Gerçekleşmesi, Vaki Olması Mümkin Olmayana Bağlanmıştır.

Kudreti İlahiyye Deveyi Küçültebilir Diyor, Hâlbuki Küçüklük, Büyüklük, Mahiyette Dâhil Olmayan Avarızdan Ma’dud Olsa Bile,(Sayılsa Bile) Ayette Büyüklük Timsali Olmak Üzere Mezkûr Olan Devenin Mahiyetinde, Mahiyyeti Ebediyyesinde Büyüklük Dâhil Ve Muteber Olduğundan Küçüldükten Sonra Bunda, Deve Mahiyyeti Kalmaz.

Hz Allah Deveyi Küçültüp İğne Deliğini Büyültür Denilirse, Büyüklük Ve Küçüklük Mahiyette Dâhil Olmayan Sebeblerden Olsa Bile, Yani Bir Devenin Herkesin Kabul Ettiği Ve İlk Yaratılışında Ki Boyutlarda Olmaması Da Onun Deve Olmasına Mani Olmasa Bile, Büyüklük Devenin Aslına Dâhil Olmasa Bile,

Ayet-i Kerime De Ki Mezkûr Devenin Mahiyyetinde, Mahiyyeti Ebediyyesinde Büyüklük, İğne Deliğinin Mahiyyetinde, Mahiyyeti Ebediyyesinde Küçüklük Dâhil Ve Muteber Olduğundan, Küçüldükten Sonra Deve, Büyüttükten Sonra İğne Deliği Mahiyyeti Kalmaz.

Ayette Mahza Büyüklüğü Hasebi İle Mezkûr Olan Deveyi Küçültmeye Kadir Olan Cenab-ı Hakk Yoksa Muhaliyetini Anlatmak İstediği Bir Şey İçin Hâşâ İrade-i Misale Mi Kadir Olamamıştır?

Ayet-i Kerime-nin Böyle Manalara Telakkisinde, Hz Allah’ı Kudretinin Vüs’at-i İle Acze Düşürmeye Kalkışmak Derecesinde Muhalif Ve Ma’kus Bir Hareket Bulunduğunu Görmek Ve Anlamak Güç Bir Şey Değildir.

Şimdi: Bu Kadar Şiddetli Ve Ebedi Olan Azab-ı, Kudret-i İlahiyyeye Nisbetle Muhal Olmamakla Beraber, Beşerin Tahammül Etmesi Nazarından Bizimde Akl-ı Kasırımıza Sığmıyor. Lakin Ne Yapalım? Elimizden Ne Gelir? Ahkem-ül Hâkimin Ve Malik-i Yevmiddin Olan Hz Allah (Öyle Yapacağım) Diyor, O İnsanlara da: Tahammül Edebilirmisiniz? Diye Sormuyor. Bizim de Tav’an Ve Kerhen İnanmamız Gerekiyor.


Bilakis Şöyle Buyuruyor !!!

‘’Ateşe Giriniz Tahammül Edebilseniz de Edemeseniz de Hüküm Ve Te’siri Olmamak Hususunda Müsavidir.’’(Sure-i Tur 52/16)
Cehennem Ehl-i Lisanından.
‘’Feryad Etsek de, Sabır Etsek de İkisi birdir. Bizim İçin Gidecek Başka Bir Yer Yoktur.’’ (Sure-i İbrahim 14/21)
Kur’an-ı Kerimin Yüzlerce Noktasında: Beni Ve Ayat-ı Beyyinatımı Tanımayanları Ve Yahut Benden Başka İlah Tanıyanları Azab-ı Ebedi de Bırakacağım, Mutlaka Onları Cehennemden Çıkarmayacağım… Diye Tekrar Tekrar Söylediği Halde… Biz:
<< Yok, Yok… Yapmaz, Öyle Şey Mi Olur? Buna Nasıl Dayanılır? Bizi Korkutmak İçin Öyle Söylüyor, Yalandır, Fakat Va’dinde Değilde Vaidinde Hulfetmesi Yani Azabından Dönmesi Kabilinden Olmakla Şerefli Bir Yalandır.>> Demeye Cesaret Edemiyoruz.

Sözüne İnanmayanların Duçar Olacağı Kendisinden Bahsedilen Azab-ı, Üzerimize Davet Etmiş Olmaktan Korkuyoruz.
O Kadar Tebligattan Sonra, Hala: << Yok, Yok…>> Denilebilirse, Hakikaten Tehdidini Yerine Getirecek Olduğu Takdirde, Bunu Anlatabilecek Bir Yol Yok Demektir. Cenab-ı Hakk Daha Başka Ne Türlü Söylese İnanacaklar İdi? Zira En Şiddetli Azab Tehdidi İle Dahi Hz Allah’ın Bundan Hulfunu Tecviz Edeceklerdi. O Zaman Azab-ı Ebediyi Anlatmaya Bir Tarık Bulunamazdı.

Hulf-u Vaid Meselesi.
(Hz Allah’ın Azabından Rucu’ Etmesi)

Hulf-u Vaid Meselesi Vakti İle İlm-i Kelamda da Mevzu-i Bahs Olmuştur. Vacib Teâlâ Hazretleri Hakkında Hulf-i Vaidi Tecviz Eden Ulema-i Meşhuradan ‘’İbn-i Kayyım Cevzi’’ <> İsimli Kitabında: <> Diye İddia Etmekle Büyük Bir Gaflet Eser-i Göstermiş Oluyorlar.
<< Fe La Tahsebenne Allah’e Muhlife Va’dihi Rusülehü İnnAllahe Aziyzün Züntikam>> (Sure-i İbrahim 14/47) Kavl-i Şerifinde Tekzibe Ma’ruz Kalan Rusül-ü Kiram-a Karşı Yapılan Vaad, Mükezzibine Karşı Vaid Mahiyyetinde Değil Midir?
Sonra << Ve Yesta’ciluneke Bil Azab-i Ve Ley Yuhlife Allahü Va’dehü>> Kavl-i Şerifini de Mi Va’de Hamledecekler. Sarahaten Azab Ayetlerinin İçinde Vaid Mukabili Olan Vaadin Ne İşi Olabilir.
Hulf-i Nefyeden Şu İki Ayet-i Kerime-de Vaad Tarifi Vardır, Vaid Tarifi Yoktur Diyecek Olan Bulunursa Ona ‘’Lugat Kitablarına Muracaatı Tavsiye Ederiz. Lisan-i Arab da Ta’birinin (Hayr Ve Şerr’e, Menfaat Ve Mazarrat’a) İsti’mal Olunduğunu Ayetlerden Anlamamış İse Lugatte Açıkca Görür.
Bunlarda Kifayet Etmez İse İşte Size Ta’biri İle Hulf Nefyeden Bir Ayet-i Kerime << Kale La Tahtasimuu Ledeyye Ve Kad Kaddemtü İleyküm Bil Vaiyd Ma Yübeddelül Kavlü Ledeyye Ve Ma Ene Bi Zallamil Lilabiyd>>
Bu Ayet-i Kerimeden Sonra Hz Allah’ın Vaidinde Durup Durmayacağı Bahsinde, Söz Anlayan İnsanlar İçin Tereddüde Mahal Kalmayacağı Kesindir.
Şayan-ı Dikkat Bir Nokta Daha Vardır Ki, Hulud Mes’elesinde <> Nazariyesine İstinad Etme Fikir Ve Hissi Beşeriyeti, O Kabili Tahammül Olmayan Azab-ı Ebediden Kurtarmak Arzusu İle Hâsıl Olmuştur.
Halbu Ki Hulf-u Vaid Nazariyyesi Demek, Vacib Teâlâ Hazretleri Hakkında Bunun Caiz Olması, Yani Vaidinden Hulf Edip Etmemesinin İhtimal Dâhilinde Kalması Demekdir. Bu Anlayışa göre Hz Allah Hulud-u İçine Alan O Vaidatından Dönerse Ne A’la! Ya Dönmezse Buna Nasıl Tahammül Olunacak? Tarzında Ki İşkâl Yine Avdet Eder.
Ba’zı Fikirlerin Saplanmış Olduğu Bu Müşkil Şüphe-i Def’ İçin, Azab-ı Ebedinin İhtimal Dâhilinde Bile Kalmayarak Suret-i Muhakkaka da Bertaraf Olması Lazımdır Ki Bunuda
Hulf-u Vaid’in Cevazı Değil Vucubu Temin Edebilir. Bu İse Mümteni’dir.
Bizim, Daire-i Tahayyül Ve Tahammülümüze Sığmadığı Yani Bize Güç Geldiği İçin Muhal Bir Şey Gibi İnkâr Etmek İstediğimiz o Azab-ı Ebedi Hakkında bakınız Hz Allah Şöyle Buyuruyor.
<<İnnellezine Keferuu ve Zalemüü Lem Yekünillahü Liyağfira Lehüm ve La Liyehdiyehüm Tarikan İlla Tarika Cehenneme Halidine Fiyha Ebeda Ve Kane Zalike Alallahi Yesiyraa>> (Sure-i Nisa- 4/168)
Yüce Meali: Küfreden Zalimleri Hz Allah Kat’iyyen Mağfiret Etmeyeceği Gibi Ebediyyen Muhalled Olacakları Cehennem Yolundan Başka Bir Yolada Sevk Ve İrşad Etmez. Onlar Hakkında Yapılacak Olan Bu Muamele Cenab-ı Hak İçin Kolay Bir Şeydir.
Hz Allah’ın Beyanatını, Bir Tarafa Bırakıp da İşine Gelen Ve Tahmin Ve Takdirine Muvafık Olan Ciheti kabul Edenler Hakkında Şöyle Buyuruyor.
< < < <
Şurası da Nazar-ı Dikkate Alınmalıdır Ki, Dünya hayatının Şedaidi de Lezaizi de Ahirete Nisbetle Hiç Mesabesindedir. Çünkü Dünya Halis Ve Hakiki Olmak Üzere ne Dar-i Ni’mettir, Ne Dar-i Mihnettir. A’zami Derecede Saadetler Ve Felaketler Ahirette Görülecektir.
Azab-ı Ebedinin Tahammül Edilemez Bir Hal olduğuna Bakıp da Adem-i Vukuuna Hüküm Eğleyeceklerine, Bundan Kendi Mezheblerine Bir Delili Akli Daha Doğrusu Delili Vehmi İstihrac Etmeye Kalkışacaklarına Su Mühim Nokta-i dikkate alsalar Daha Münasib Olurdu.
Şöyle Ki…
Hikmet-i Teşriiyye Küfr Kapısının kapanmasını İktiza Eder. Binaen Aleyh Küffarın Kurtulması Şeriatların İnzaline Ve Enbiyaya İttiba’a Ve Onlara Uyma Vazifesindeki Kat’iyyete Münafidir. Hz Allah’ın Gönderdiği Peygamberi Tanımak Kat’iyyen lazim İse Tanımayanların Cezası, Bazılarının İstediği Gibi Tahammül Edilir bir Ceza Değil, Bilakis Tahammül Edilemez bir Ceza Olmalıdır.

Küfrü irtikab eden kafirler,azab-Cehennem'de ebedi kalıcılardır.Cehennem'de kaldıkları müddet,asla azapları tahfif olunmaz.Onlar,azabtan kurtulmaktan ümitlerini keserler.Binaenaleyh daima muazzeb olurlar.Biz onlara zulmetmedik;velakin onlar kendileri zalim oldular.(Cehennem azabını ebedi kılmakla ve azabı hafifletmemekle Biz,onlara zulmetmedik;velakin onlar,küfür gibi azim bir cinayeti irtikab etmekle ve hukuk-ı ibada tecavüz etmekle kendi nefslerine zulmettiler.Çünkü,cezanın büyüklüğü,cinayetin büyüklüğü nisbetindedir) Ehl-i Cehennem, üzerlerine vakı' olan azaba tahammülleri kalmayınca,Cehennemin bekçisi Malik'i çağırırlar ve derler ki:''Ey Malik! Rabbin Teala bizi öldürsün ki,azab-ı Cehennem'den halas olalım.Zira,tahammülümüz kalmadı.''(Rivayette vardır ki,,bin sene Malik'i böyle çağırırlar.Bin sene sonra Malik onlara şöyle cevab verir:) 'Siz Cehennemde kalacaksınız''(1)

Bu ayetlerde, kafirlerin azablarının üç cihetle şiddeti beyan olunmuştur.

Birincisi:Azabın ebedi olmasıdır.
İkincisi:Azabın tahfif(hafifletme) olunmamasıdır.
Üçüncüsü:Azabtan kurtulmaktan ümid kesmeleridir.

Bunun her üçü de azab üzerine azabtır.(2)

(1):Zuhruf Suresi,74-77
(2):Hulasatü'l Beyan

_______________________________________________________________________

Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.


Kuran. Kerim ve Tefsir

MollaCami.Com